Emre Belözoğlu Türkiye'ye döndü cümlesi artık iyice bir yerine oturdu ve Emre yine milli maçlar öncesi ve sonrası saha dışı çeşitli olaylar vesilesi ile haber olmaya başladı. Ama artık eski zamanlardan farklı bir durum var ki Emre'yi çok zor durumda bırakıyor; Emre Belözoğlu artık Fenerbahçe'nin sözleşmeli futbolcusu. Emre eskiden yaptığı agresif hareketler sonrası tümüyle olmasa da Galatasaray taraftarının ve camiasının önemli bir bölümünün desteğini arkasında haklı olarak hissediyordu. O Galatasaray'ın çocuğu idi. Fatih Terim ve Hagi agresif ekolünde büyümüş ve doğal olarak onlardan feyz alan, doğruluğu insanlara göre değişen ve 1996-2000 arası döneme bakıldığında başarılı olduğu kanıtlanmış sistemin en genç öğrencisiydi.
Her ne kadar Okan Buruk ile beraber takımına para kazandırmadan Inter'e transfer olmuşsa da benim gözlemlediğim Emre'nin "bizim oğlan" kimliğinin çoğu sağlam Galatasaray'lı tarafından desteklendiği şeklindeydi. Hatta zihinlerin uzak bir köşesinde de olsa bir süre sonra Emre yuvasına geri dönecek ve kaldığı yerden devam edecekti.
Burada araya Aziz Yıldırım'ın Emre'ye olan aşırı ilgisi ortaya çıktı ve bonservis olarak normal, oyuncuya verilen yıllı ücret bazında çok pahalı bir şekilde Emre Fenerbahçe'nin oyuncusu oldu. Ve asıl kıyamet o zaman koptu o gerçek Galatasaray'lıların çoğunun yüreğinin kenarı epeyce bir sızladı. Ama bu sayı Fenerbahçe'li olup ta yüreği sızlayanlardan çok ta farklı değildi açıçası. Yıllardır düşman olunun anlayışın en başarılı öğrencisi nefret edilen Fatih Terim'in manevi oğlu sarı lacivert çubukluyu giyecekti.
Bu imza ardından çok başka bir süreç başladı modern futbola daha yatkın az fanatik daha çok futbol aşığı Fenerbahçe'liler kendilerini yavaş yavaş alıştırırken duruma Galatasaray forumları kaotik bir küfür kıyamet içinde çalkalanıyordu.
Araya Euro 2008 girdi ortalık duruldu Galatasaray güzel transferler yaptı, Fenerbahçe'liler dur bakalım nasıl oynayacak bu diye meraklandılar. Ta ki Emre bir takım yaramazlıklar yapmaya başlayana kadar.
Emre Hıncal Uluç ile takıştı ardından Gökdeniz ile yumruklaştı geyikleri çıktı. Artık yeni bir polemik için ortam hazırdı ve medya çok çeşitli kollardan saldırmaya başladı avının üstüne. Buraya kadar herşey sıradan, herşey diğer futbolculara da yapıldığı gibi. Farklı olan ise bu durumdaki her futbolcunun bir hamisi olması. Bu hami de genelde o futbolcunun oynadığı takımın camiasıdır, taraftarı, yöneticisi, spor yazarı.
Emre için bu saydıklarımdan sadece yönetici kısmı oyuncusunu savunmak için ciddi bir hareket yaptı; Fenerbahçe resmi sitesi ağır bir dille konuştu Uluç'a. Peki ya sokaktaki adam, biz? Ağırlıklı tüm Galatasaray'lı forum ve bloglar fırsatı bulmuş ve doğal olarak Emre üzerinden yüklenmelere başlamışken kendimi Fenerbahçe futbolcusunu çok savunmaya istekli bulmadım ki biliyorum pek çok Fenerbahçe taraftarı bunu hissetti, Emre'yi savunacak mantıklı veya mantıksız iki çift laf etmek gelmedi içinden Fenerbahçe'linin...
Emre'nin şu an sırtını dayayabileceği Fatih Terim'in dışında pek kimsesi yok üç beş Fenerbahçe taraftarı dışında ki o üç beş taraftarın da ne kadar orada durcağı meçhul. Emre'nin önünde iki yol var; ya topunu oynayacak ve iki üç sene sonra Fenerbahçe'nin futbolcusu Emre'den Fenerbahçe'li Emre olma yoluna gidecek ya da eski öğretisi yolunda gidip Aziz Yıldırım'ın dayanma sınırına kadar topunu oynayacak ve yokolacak.
Kısacası Emre'nin yalnızlığı pusu kurmuş yollarına beklemekte...
Her ne kadar Okan Buruk ile beraber takımına para kazandırmadan Inter'e transfer olmuşsa da benim gözlemlediğim Emre'nin "bizim oğlan" kimliğinin çoğu sağlam Galatasaray'lı tarafından desteklendiği şeklindeydi. Hatta zihinlerin uzak bir köşesinde de olsa bir süre sonra Emre yuvasına geri dönecek ve kaldığı yerden devam edecekti.
Burada araya Aziz Yıldırım'ın Emre'ye olan aşırı ilgisi ortaya çıktı ve bonservis olarak normal, oyuncuya verilen yıllı ücret bazında çok pahalı bir şekilde Emre Fenerbahçe'nin oyuncusu oldu. Ve asıl kıyamet o zaman koptu o gerçek Galatasaray'lıların çoğunun yüreğinin kenarı epeyce bir sızladı. Ama bu sayı Fenerbahçe'li olup ta yüreği sızlayanlardan çok ta farklı değildi açıçası. Yıllardır düşman olunun anlayışın en başarılı öğrencisi nefret edilen Fatih Terim'in manevi oğlu sarı lacivert çubukluyu giyecekti.
Bu imza ardından çok başka bir süreç başladı modern futbola daha yatkın az fanatik daha çok futbol aşığı Fenerbahçe'liler kendilerini yavaş yavaş alıştırırken duruma Galatasaray forumları kaotik bir küfür kıyamet içinde çalkalanıyordu.
Araya Euro 2008 girdi ortalık duruldu Galatasaray güzel transferler yaptı, Fenerbahçe'liler dur bakalım nasıl oynayacak bu diye meraklandılar. Ta ki Emre bir takım yaramazlıklar yapmaya başlayana kadar.
Emre Hıncal Uluç ile takıştı ardından Gökdeniz ile yumruklaştı geyikleri çıktı. Artık yeni bir polemik için ortam hazırdı ve medya çok çeşitli kollardan saldırmaya başladı avının üstüne. Buraya kadar herşey sıradan, herşey diğer futbolculara da yapıldığı gibi. Farklı olan ise bu durumdaki her futbolcunun bir hamisi olması. Bu hami de genelde o futbolcunun oynadığı takımın camiasıdır, taraftarı, yöneticisi, spor yazarı.
Emre için bu saydıklarımdan sadece yönetici kısmı oyuncusunu savunmak için ciddi bir hareket yaptı; Fenerbahçe resmi sitesi ağır bir dille konuştu Uluç'a. Peki ya sokaktaki adam, biz? Ağırlıklı tüm Galatasaray'lı forum ve bloglar fırsatı bulmuş ve doğal olarak Emre üzerinden yüklenmelere başlamışken kendimi Fenerbahçe futbolcusunu çok savunmaya istekli bulmadım ki biliyorum pek çok Fenerbahçe taraftarı bunu hissetti, Emre'yi savunacak mantıklı veya mantıksız iki çift laf etmek gelmedi içinden Fenerbahçe'linin...
Emre'nin şu an sırtını dayayabileceği Fatih Terim'in dışında pek kimsesi yok üç beş Fenerbahçe taraftarı dışında ki o üç beş taraftarın da ne kadar orada durcağı meçhul. Emre'nin önünde iki yol var; ya topunu oynayacak ve iki üç sene sonra Fenerbahçe'nin futbolcusu Emre'den Fenerbahçe'li Emre olma yoluna gidecek ya da eski öğretisi yolunda gidip Aziz Yıldırım'ın dayanma sınırına kadar topunu oynayacak ve yokolacak.
Kısacası Emre'nin yalnızlığı pusu kurmuş yollarına beklemekte...
1 yorum:
Sen biliyorsun ama bilmeyenler icin Galatasaray'li oldugumu belirtmek isterim.
Ilk once bizim oglan kimligini biraz tartismak gerek oldugunu dusunuyorum. Emre ve Okan'in Atv kameralari baka baka milyonlarca Galatasaray taraftarina dalga gecersine hayir, biz kesinlikle Inter'e imza atmadik yalanini uydurduklari gunu unutmam mumkun degil. Benim ve bir cogu Galatasaray taraftari icin onlar Gs'dan ayrildiklari gun bitmistir. Bu sekilde dusunen cogu Galatasaray taraftari icin Emre icin cok iyi bir futbolcu ama takimimda kullerinden dogan Mehmet Topal'i tercih ederim sozlerini duyabilirsiniz. (Malesef Emre son 5 senedir istatistikleri iyi futbolcudur amanin yanina birde sakat kelimesini koydurdu)
Zeytinburnun'dan zamanin iyi bir parasina alt yapiya transfer olmus daha sonra A takimina cikmis iyi &kotu gs tarihinde yer edinmis ve Fenerbahce'ye transfer olana dek kendisi dahil Ben omrum boyunca, Galatasaray'li Emre olarak anilmak istiyorum (Yardim kampanyasinda 50.000 $ bagis yapti) laflarini soyleyen birini karsi tarafin cubuklu formasini giymesini ici cizlamayan taraftar yokdur hayir diyen varsada bana gore kendisi bile bilmiyordur.
Ancak, icimizin ciz ediyor olmasi demek Fenerbahce icin muhtesem bir transfer oldugunu gostermez. Sahsi gorusum Aziz Yildirim nedeni kimsenin bilinmedigi bir sekilde ne zaman nerde patlayacagi belli olmayan bir saatli bir bombayi kulubun icine sokmustur. Maddi olarak bakmak istersek kariyeri dususde olan ama henuz 26 yasinda olan Milan Baros'u 3 sene alacagi dahil 7.9 Milyon euroya getiren parcali formaya karsilik cubuklu formali tribunlerden katil Emre, Pic Emre tezahuratlari yapilan ve gs'dan nefret edilme sebeplerinden biri ve ustune son 5 senedir ust uste 3 mac yapmayan birine 15 milyon euro vermek (bonservis+3 yillik alacak) ne kadar akilcidir onu Fenerbahce arkadaslarimiza birakiyoruz.
Hakan Sukur'un Fettullah iliskinden rahatsiz olmayan Galatasarayli azdir diye dusunursek ayni iliskilerini surduren birini Fenerbahce camiasina almanin sonuclarini ilerki zamanlarda hep beraber gorecegiz. Bunun ilk meyvesini Belcika'ya attigin golden sonra santraya gelip secdeye yatmasini ornek olarak gosterebiliriz. Bu hareketi Hakan Sukur yapsaydi bugun basinda cok farkli bir gundem konusuluyor olacakken Fenerbahce'li Emren'in yapmasini nedense gundeme bile getirilmedi.
Kisacasi Emre hayatinda yaptigi yanlis secimlerin (bunun icinde menajer, arkadas, cemaat iliskileri) cezasini cekecek ve cekmeye devam edecektir.
SK
Fenerbahce'ye transferin once yazildigi icin objektif olduguna inandigim Flyingdutchman'in yazilarini okumani tavsiye ederim.
http://vliegendenederlander.blogspot.com/2007/09/biz-sporcunun-hangisini-seviyoruz-acaba.html
http://vliegendenederlander.blogspot.com/2008/09/hincal.html
Yorum Gönder