17.12.2008

Gökhan Emreciksin uzerine


Bu oyuncuyu ilk defa gecen hafta Besiktas macinda seyrettim. Ankaragucu'undeki diger oyuncularin yetenegi sinirli oldugu icin kendi basina bir seyler yapmaya calisti durdu. Top ayagina yakisan bir futbolcu ve sanirim sag kanatta oldukca etkili. Eksileri yeterince hizli ve mucadeleci olmamasi. Tabi bunlar sadece bir maclik degerlendirmeler. Fenerbahce'nin ihtiyaci daha hizli oyuncular, o yuzden devre arasinda gelse bile takimin genel seklini degistirecegini zannetmiyorum.
Devamı - Gökhan Emreciksin uzerine

Futbol'un Cirkin Yuzu


Radikal'in bugunku haberinden:
"Hakem hatalarını protesto etmek için Federasyon’a siyah çelenk bırakan Trabzonsporlu taraftarlar ‘Ermeni Oğuz’a Trabzon’da soykırım’ sloganı attı. ‘Yasinlerle çıktık yola Ogünler çok yakında’ pankartını organizasyon komitesi kaldırttı"
Devamı - Futbol'un Cirkin Yuzu

5.12.2008

Lincoln ‘terbiyesizliğini’ Avrupa’ya taşıdı!

Lincoln’ün Hacettepe maçında topu sektirerek mesafe kat etmesi(dikkat edin; eğlencesine değil, bir yandan rakip kaleye yaklaşıyor sektirerek) bazılarını deli etti.Neden?..Hacettepe futbolcularıyla empati kurup “kendileriyle” dalga geçildiğini mi düşündüler acaba?.. Bu doğruysa, Türk Futbol yorumculuğu adına büyük bir adımdır ve her ne kadar sonuçları “linç girişimine” benzese de olaya “empati” gibi insani bir boyut katılmıştır.

Darısı o yorumların muhataplarının, o yorumları dinleyenlerin başına. Yorumcunun empati sırası bir gün onlara da gelir umalım.

İkinci şık... Teknik direktör Arıca’nın Lincoln’ü ayağının altına almak amaçlı hamlesini “verimli bir yol” olarak görmüş olabilirler. Malum; İpsiz Recep, Kurtlar Vadisi, Adanalı, silahlı külahlı türünden maço modeller her daim revaçta bu ülkede. Reyting ve tiraj meselesi... Lincoln de henüz fanatikleri oluşmamış bir futbolcu... Sıfır risk... Vurun abalıya!Milleti manyak kabul edip ayak uydurmaya mı çalışıyorlar yoksa?

Her ne haltsa...Lincoln, “toplum düşmanı bir şımarık” ilan ediliverdi top sektirdiği için. Bazıları halı sahada üstüne para vererek ter dökerken, seyir zevki adına milyonlarca euro ödenen futbolcuyu “şov yaptığı” için parçalamak ne kadar akıl kârıdır bilemem.Bildiğim; varsa rakibi rencide edecek bir durum, “centilmenlik dışı harekete karşı kart” kuralı işler be sevgili yorumcum... Bu hiddet ve şiddette, aynı sahadan şov bile yapamadan geçenlerin kıskançlığı tetikleyici olabilir mi acaba?

Neyse... Bunlar fikir cimnastiği. Benim asıl iddiam, Lincoln’ün o sektirmeleri şov olsun diye yapmadığı!..Evet... Kasıt yok, içsel coşku varmış Lincoln’de!...Oynama keyfinin dışavurumu. Zihin tarafından engellenemeyen fiziksel patlama ve onun yarattığı sıra dışı görsellik... Özel bir yeteneğin kaynama noktası. İspatı?..Hertha Berlin maçı.Hacettepe karşısında kaynadı, Berlin’de fokurdadı Lincoln!Son günlerde coşmuş kısacası... Hacettepe ilk işaretleriymiş.Var mı şimdi asabı bozulan?Beni şaşırtan, rakip bile kızmadı Lincoln’e...Daha da garibi, bir tane yorumcumuz çıkıp “Adamları kendi sahasında ezmek ayıp değil mi... Nedir öyle ot yoldurmalar, kesmeler, topuklar, bacak araları falan” demedi.Hacettepe’ye ayıp, Hertha Berlin’e müstahak öyle mi?Sizin zamanınızda, eski işinizde belki!.

Sahi nerede bu empati sahibi yorumcular?..Neden “Bu Lincoln’ün Berlin’de yaptıkları yüzünden eşek sudan gelinceye kadar dayak yemesi gerekirdi” gibi bir cümle kurmuyorlar?Bütün takıma bulaştırıyor “terbiyesizliğini”!Bakın... Eski futbolcuların, hakemlerin futbolu yorumlamasına karşı değilim. Ama futbolu düşünce sistematiği ile değil günlük hatta anlık hezeyanlarla rötuşlamaya kalkışmamalılar... Orasını burasını kendi kafalarına göre yontmasınlar... İnananlar çıkar. Çünkü yazmaya/konuşmaya başladıkları andan itibaren başka bir mesleğin kapsama alanına giriyorlar ki, o mesleğin kendine göre kuralları var. Yaparlarsa, ortaya çıkacak “eser”, en çok kendi devirlerindeki kadar güzel ve başarılı olur... Bunun adı ilerleme değil gerilemedir.

Ercan Guven

Devamı - Lincoln ‘terbiyesizliğini’ Avrupa’ya taşıdı!

2.12.2008

Stresli Okçu

"´Biz futbolcular‚ sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı‚ ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp‚ sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz Stres bu ülkede‚ sabahın altısında kalkanlar içindir‚ lanet olsun ki.´"

D.A.Maradona
Devamı - Stresli Okçu

UEFA Kupası - Şükrü Saraçoğlu

Devamı - UEFA Kupası - Şükrü Saraçoğlu

30.11.2008

HELAL OLSUN

Kıtalararası Şampiyon Galatasaray!
Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Kıtalararası Şampiyonayı namağlup kazanarak şampiyon oldu ve bir kez daha tarihe geçti.Galatasaray, günün ilk maçında son şampiyon Perth Wheelcats'i (Avusturalya) 78-48 mağlup ederek moral buldu. Antrenörümüz Sedat İncesu rotasyanda tüm takıma şans verdi. Özellikle tüm ikinci yarıyı Türk oyuncularla oynayan Galatasaray'da forma giyen herkes Japon izleyicilerden büyük alkış aldı.Turnuvada üçüncülük maçı Perth Wheelcats ile Kanada temsilcisi British Colombia'ya mağlup olan Japon Miyagi Max takımı arasında oynandı. Ev sahibi ekip Avusturalyalıları farklı mağlup ederek turnuvada 3. olma başarısını gösterdi.Galatasaray ile Biritish Colombia arasındaki final maçı ise nefesleri kesti. Bir gün önce rakibini 67-53 mağlup eden Avrupa Şampiyonu takımımız maça iyi başlayamadı. Birinci periyotta rakip takımdan Patric Anderson'un sayılarına Peter Tucek ile karşılık veren Galatasaray, daha sonra karşılaşmada dengeyi sağlayarak birinci periyodu 12-11 önde tamamladı. Karşılamada ikinci periyot da büyük çekişmeye sahne oldu. Kanada temsilcisinde David Engin'in de devreye girmesiyle Galatasaray ilk yarıyı 31-32 geride bitirdi.Karşılamada ikinci yarı henüz başlamış ve bir sayılık fark British Colombia lehine iken talihsiz bir an yaşandı. Rakip takımın önemli oyuncularından Patrick Anderson, sol elinin üstüne düştü ve maalesef bu oyuncunun sol eli kırıldı. Bu dakikadan sonra, sahada daha da hırslanan Kanadalı oyuncular farkı 6 sayıya kadar çıkardı. 4. Periyot başlarken skorbord 49-55lik British Colombia üstünlüğünü gösteriyordu.Bu kritik anda mola alan antrenörümüz Sedat İncesu, önce oyuncularını sakinleştirdi ardındanda Ferit Gümüş, Peter Tucek, Serdar Andaç, İsmail Ar ve Matt Scott beşini sahaya sürdü. Bu oyuncular hem defansta hemde hücumda muhteşem bir performans göstererek karşılaşmadaki farkı eritti. Matt Scott'ın rakibini üst üste üç pozisyonda top kaybına zorlaması, Peter Tucek, Ferit Gümüş, İsmail Ar ve Serdar Andaç'ın da kiritik topları sayıya çevirmesiyle Galatasaray maçı 77-62 kazanarak namağlup şampiyon oldu.Peter Tucek 32 sayıyla final maçının en skorer ismi olurken, Justin Eveson 14, İsmail Ar ve Ferit Gümüş 8'er ve Serdar Andaç da 6 sayıyla skora katkı yapan isimlerdiGalatasaray bu sonuçla Avrupa Şampiyonu olarak geldiği Japonya'dan dünyanın bir numarası olarak dönüyor. Salı akşam saatlerinde, 18:00 sularında Atatürk Havalimanı'na inecek olan Galtasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Kıtalararası Kupayı taraftarlarıyla birlikte havaya kaldıracağı anı bekliyor
Devamı - HELAL OLSUN

26.11.2008

(Sizi de) Bekliyoruz!!!

Devamı - (Sizi de) Bekliyoruz!!!

Galatasaray'da Neler Oluyor?

galatasaray.org:

Karl Heinz Feldkamp Teknik Danışman olarak tekrar Galatasaray'da...

Devamı - Galatasaray'da Neler Oluyor?

Fenerbahçe:1 Porto:2


Yazacak çok birşey yok aslında. Kayıtsızca oturdum TV'nin karşısına Hollanda Dijital TV'sinde bu maç için İngilizce seçenek yoktu Hollandaca yerine Ertem Şener denen insanı tercih ettim ki ne desem boş gecenin en kötüsü kesinlikle oydu. Ne umutlu ne umutsuzdum ama ilk 10 dakika şöyle bir hareketlendirdi beni ardından bu seneki klasik çöküş... Takımda oynayan çok mücadele eden az adam vardı. Gökhan, Uğur ve Yasin dışında mücadele eden görmedim açıkcası bir de ilk on dakika gazıylşa Emre... İlk ikisi oldukça iyi oynadı Uğur'un pili sonlara doğru bitti. Yasin'e kızanları hiç anlamıyorum adam silah mı dayadı birilerinin alnına beni takıma transfer edin sonra önemli şampiyonlar liginde oynatın diye. Bugün beni de çıakrsalar sahaya Yasin'den bin kat kötü oynarım ama benim iyi niyetinden Fenerbahçeliliğimden kimse şüphe edebilir mi? Bu sene gecen sene de yanımızda olan şansımız da bizi terketti.

İyi niyetle çok savundum Güiza'yı ama elle tutulacak bir yanı yok bu arkadaşın taşra golcüsü işte İspanya'nın taşrası biraz daha afilli duruyor...

Şimdi sahaya baktım diziliş aynı, düzen aynı takım nerdeyse aynı geçen seneyle ne neyi değiştirdik, neden getirdik bu Aragones'i. Kezman'ın yerine neden pahalı bir dublörünü aldık Türkiye transfer rekoruyla...

Kezman'a az kızmadık geçen sene ama Aurelio'dan sonra en çok koşan adammış Şampiyonlar Liginde...

Neyse durum bu, ha Beşiktaş maçı ne mi olur büyük ihtimal alırız gibi duruyor takım o kadar kötü ama o kadar da değil...
Devamı - Fenerbahçe:1 Porto:2

24.11.2008

Ankaragücü:0 Fenerbahçe:0

Bu sene ne zaman maç seyredemeyecek durumda olsam kötü birşeyler oluyor ve puan kaybediyoruz. Blog okuyucuları: 'ne o puan kaybedince yazı yok' diyebilir ama bu haftasonu Amsterdam dışındaydım ufak bir tatil için. Sonradan öğrendim ki Fenerbahçe olarak hocasından futbolcusuna kadar bir puana seviniyormuşuz hemde resmi sitede. Bu durumda ben neden tatilimin ufakta olsa bir bölümünü üzülerek geçirdim canım. Yoruma gelirsek Ankara deplasmanında bir puan iyidir iyi(!)...
Devamı - Ankaragücü:0 Fenerbahçe:0

19.11.2008

Ryan Giggs'den bir Istanbul Hatirasi

"being ready for what they're going to throw at you, sometimes literally, is crucial if you're to succeed in europe. galatasaray had the worst fans. when we played them in the champions league 1993, two or three thousand fans were waiting for us at the airport, two days before the game, late on in the evening, with "welcome to hell" banners. their reaction is so fiery, and it's hard to deal with because you don't feel safe, even at the hotel. the galatasaray supporters were ringing rooms and threatening us with this, that and the other. I was rooming with paul ince and he started swearing at them. i was thinking "what are you doing?" they started beeping their car horns outside the hotel and letting off sirens. it was a nightmare, but you've got to expect it.it's similar in greece because the olimpiakos and panathinaikos fans are fanatical. they throw flares onto the pitch, which isn't something you see in the premiership. the manager always briefs us on what to expect from the fans abroad, but the only way to get used to it is through experience. i was 18 when we played that galatasaray game, so I was forced to learn quickly. after that atmosphere, it all seemed easy. it couldn't get any worse that that, and now I actually relish playing in hostile areas."
Devamı - Ryan Giggs'den bir Istanbul Hatirasi

CONAN ERDAL KESER

Devamı - CONAN ERDAL KESER

Galatasaray'li Ridvan Dilmen

''Cocuklugumdan beri Galatasarayliyim diyen Ridvan, Galatasaray'a haber gondererek alin beni dedi''

Emre Belezoglu'nu niye bu kadar sahiplendigini simdi anladim:)))
Devamı - Galatasaray'li Ridvan Dilmen

Maradona vs. Terry Butcher

Terry Butcher:

“I don’t have a Maradona doll at home that I stick pins in. Although, maybe I should get one. I can never forgive him for what he did. It was probably the best chance England had of winning the World Cup since 1966.”

Maradona:

"I don't understand why Butcher has this attitude,"

"England won a World Cup (1966) with a goal that never crossed the line, so it's not fair that people should judge me."

"I'm not going to lose any sleep over it. If Butcher doesn't shake my hand, I'll still be alive tomorrow."
Devamı - Maradona vs. Terry Butcher

Özledim...

Kaptan iyilişemiş ve takımla çalışmalara başlamış. Objektiflikten uzak bakış açımla benim için hayatımda gördüğüm en büyük futbolcu... Onu tribünde görmek bile yüzümü gülümsetip güven veriyor...

Devamı - Özledim...

18.11.2008

Gökhan Gönül

Giderek geçen seneki üst düzey performansına yaklaşıyor. Sezon başı adeta tanınmaz haldeydi. Gördüğümüz problemin Lamborghini değil Deivid de Souza'nın yokluğu olduğu. Geçen senenin ortalarından itibaren çok kilit bir yere oturdu Deivid... Gelecekten umudum çok olmasa da en azından bir takım güzellikleri görmek haftasonları maçı beklerken içimde kıpırtılar olmasına neden oluyor...
Devamı - Gökhan Gönül

10.11.2008

Yetersiz Kadro - Derin Kadro

Bu aralar Çemberimde Gül Oya adlı eski diziyi seyrediyorum. Daha önce yerli dizi kültürüm klasikler dışında olmadığından benim için yeni bir keyif. Geçen bölümde şöyle bir cümle geçti:

'Bize öğretilenleri yaşıyoruz'

Hakikaten öyle belli birşey söylüyoruz ve buna inanıyoruz.

Maç öncesi hangi kanalı açsam kimi dinlesem, hep aynı lakırdılar ilk onbir kurmakta zorlanan Fenerbahçe ve her mevki için alternatifli seçenekleri ile Galatasaray. Çok güzel hakikaten böyle gözükebilir. Bir de 'çok sakat var çok' cümlesi de çokça popüler.

Aşağıdaki karşılaştırmada ne kadar tarafsız olmaya çalışsam da kendimce iyi bir Fenerbahçe'li olduğumdan doğrulardan sapabileceğimi düşünüyorum ancak bu kesinlikle fanatikliğe dönüşmeyecek. Ha olur da size mantıksız gelirse, bu benim futbol bilgisizliğimdir. Şimdi tek tek bakalım bu iki takımın dün geceki on birlerine ve alternetiflerine...

İki takımda çok benzer dizilişlerle oynuyorlar buna 4-4-1 veya 4-2-3-1 diyebilirsiniz.

Kaleci: Volkan Demirel, Türkiye Ulusal Futbol takımı kalecisi ne kadar hataları olsa da Türkiye'nin sayılı Avrupa'nın kalburüstü kalecilerinden biri. Morgan De Sanctis parlak olmayan bir kariyer İtalya'nın üçüncü kalecisi... Burada iki tarafın birbirine çok bir üstünlüğü yok. Keza yedekler Volkan Babacan ve Aykut Erçetin arasında da ciddi bir farktan bahsedemiyoruz.

Sağ Bek: Gökhan Gönül, geçen sezonun en parlak isimlerinden biri modern futbolun kanat savunucusu özellikerini barındırıyor. Sezon sonu geçirdiği sakatlık sonrası düşen oyununu üç maçtır yükesltiyor. Sabri; vasat bir oyuncu futbol zekasının üstünlüğünden bahsetmek mümkünde değil maçlık parlamalar yapabiliyor. Açık ara Gökhan... Galatasaray'ın sağ bek için yedeği yok gibi gözüküyor buna karşılık Fenerbahçe'de Önder Turacı hazır ve sanırım tüm alternatiflerinden daha iyi...

Sol Bek: Roberto Carlos, giderek düşen dalgalı bir performans çok çok büyük bir isim maç içinde ufak bölümlerde parlamalar. Hakan Balta, vasat bir sol bek iyi yer tutma, daha çok stoper özellikli. Burda çok bariz bir üstünlük göze çarpmıyor... Yedeklerde ise Wederson ve Volkan Yaman var ki sanırım Wederson daha iyi bir seçim olur.

Stoper: Burası tartışılabilinir ancak benim beğendiğim iki stoper. Lugano Uruguay kaptanı ve Brezilya'da en iyi defans ve hatta en iyi oyuncular arasına giren bir adam. Edu zaman zaman Brezilya için oynayan orta sahadan dolayı hata yapabien bir stoper. Servet ve Emre Aşık Türkiye içi oldukça iyi havadan etkili yerden zayıf iki stoper. Burda Fenerbahçe bence öne çıkıyor en iyi ihtimalle eşit idyebiliriz. Alternatifler Can ve Yasin oldukça başarısız buna karşın Emre Güngör geçen sezon iyi bir grafik çizdi. Yasin hakkında umudum devam ediyor çok fazla bir fark yok iki takım arasında...

Açıklar: İki takımda da açıklar bazen sağda bazen solda oynadığından tek bir başlık altında bakmak lazım. Deivid de Souza, geldiği sezonun günah geçisi geçen sezonun Avrupa'da bile parlak isimi. Colin Kazım gelişme gösteriyor ancak disiplinsiz. Uğur Boral biraz Tuncay biraz ondan daha az geçen senenin parlak oyuncularından ama istikrarsız. Burak Yılmaz, Wederson, Carlos, Ali Bilgin ve Gürhan yer yer burada yer alıyor. Galatasaray'ın belki de en güçlü yanı burası. Arda oldukça iyi ama istikrar ve üzerine aşırı yük binme sorunu var, Uğur Boral'dan kat kat iyi ancak aynı onun gibi bir maç var iki maç yok. Kewell geldiğinden beri oldukça iyi ligin çok üstünde bir adam ama Deivid ile arasında dağlar kadar fark yok. Aydın, Volkan Yaman, Hasan Şaş var yedekler arasında. Bu mevkide Galatasarayiın iki üst düzey adamı varken Fenerbahçe'de bir buçuk.

Orta Saha'nın Ortası: Fenerbahçe'nin elindekiler Emre, Selçuk, Deniz, Josico ve Maldonado. Galatasaray'da Mehmet Topal, Meira, Linderoth, Barış, Ayhan... Sırf isimlere bakmak yeterli çok büyük bir fark yok. Fark yaratacak iyi bir oyuncu olan Linderoth ise devamlı sakat... Emre'den bahsetmeye gerek yok, umrım istikrarlı bir biçimde oynar...

Ofansif Orta Saha: Alex vs. Lincoln, tartışmaya gerek yok ancak Lincoln bu sene çok çok iyi ama yine de bariz Alex...

Forvet: Güiza, Semih, İlhan karşısında Ümit Karan, Baros, Nonda... Çok az Galatasaray ağır bassa da öyle aman aman bir fark görmek pek mümkün değil...

Buyrun efendim geniş kadro ile dar kadronun kendime karşılaştırması? Hani efendim nerede büyük fark? Hani sakatlar? Medyanın yönlendirmesi ile yaşıyoruz hepimiz çoğunlukla ve hayat o kadar hızlı ki artık çok düşünmeden diyoruz ki Fenerbahçe'nin kadrosu çok dar? Nasıl dar kardeşim demiyor mu kimse o kadro geçen sene Çeyrek Final oynadı sadece Aurelio ve beğenilmeyen Kezman gitti yerine alınanlar ortada. Fenerbahçe'nin kanımca tek problemi orta sahanın ortasında istikrarlı bir ikli olmaması. Her maç farklı ikili yüzünden takım toparlanamıyor. Yorumlarınızı bekliyorum...
Devamı - Yetersiz Kadro - Derin Kadro

9.11.2008

Geldiler 2#



Devamı - Geldiler 2#

Geldiler...

Devamı - Geldiler...

Bekliyoruz 3#

Devamı - Bekliyoruz 3#

Bekliyoruz 2#

Devamı - Bekliyoruz 2#

7.11.2008

Bekliyoruz...

70'lerden bir gol sevinci...

Bu arada Fenerbahçe'nin çorapları bu seneki bayrak formayı andıryor şiddetli şekilde...


Kaynak: www.turkfutbolu.net
Devamı - Bekliyoruz...

Obama vs. Cimbom

Galatasaray'ı kutlarken Fotomaç efsanesini de boş geçmiyoruz...
Devamı - Obama vs. Cimbom

6.11.2008

Size Baba Diyebilir miyim?


Bana ve benim gibi düşünen milyonlarca kişiye göre Süleyman Seba için yürek sözlüğündeki tanım "Beşiktaşlı olmaktır." Ama kendisine sorsanız bunu asla kabul etmez çünkü onun da kendine göre Beşiktaş olma tanımı ve bunun vücud bulduğu biri var.

"Süleyman Seba Special" gecemde sağdan soldan bulduğum muhtelif röportaj ve kayıtlarını izliyordum Başkan'ın. (Herkesin Büyük Başkan olduğu bugünler sadece Başkan demek sanırım yeterli olur kendisine.) 2003 yılında 100. yıla denk gelen şampiyonluğu kazanmadan önce kendisiyle yapılan bir röportajda iki kısa görüntü dikkatimi çekti. Birincisi, kendisini parasızlık ve yabancı transferlerdeki hatalarından dolayı eleştiren karikatür. O karikatür, Başkan'ın evinde kazandığı sayısız ödül, plaket vb. eşyanın ortasında duruyor. İkincisi ise, Büyük Başkan'ın (Hakkı Yeten), Başkan'ı alnından öpen meşhur fotoğrafın yağlıboya imitasyonu. Hani, hayatta anlar vardır ya, herşey birbirine bağlanır, bir anda kafandaki herşey berraklaşır; işte o iki görüntünün geçtiği on saniye ben de sebasız geçen 10 yılı da bir anda berraklaştırıverdi.

Karikatür doğası gereği insanla dalga geçen bir sanat. Yani karikatüristin eline düştün mü madara olacağın kesin fakat ince bir iş karikatür mesleği, herkes yapamıyor, bakan herkes de önündeki gerçeği kaldıramıyor. Hatırlayınız, pek sevgili başbakanımız mizah dergisine dava açmıştı kendi karikatürü yapıldı diye. (Sonra aynı derginin cevap olarak hazırladığı fotomontaj serisi ise aradaki zeka farkını ortaya koydu, tabiri caizse 1. golün sevincini yaşarken 2.si geldi.) Gerçi problem sadece Mr. Prezidınt'ta değil, ülkemizin teknik direktörü de kendisini eleştiren zatın bıyıkları ile cinsel münasebetlere girmeyi düşünüyor. Ülkemde fikrini söylemenin bedeli, "ulusual suspect" ya da "dinci" olmak, hiç bir şey olamazsan "Soros"çu olmak. Tabi bu iklimde, adamın birinin, ki yaşı ve yaptıkları gereği şu an ki muadilleri gibi tahammülsüz olması beklenirken, kendisiyle dalga geçilen bir karikatürü baş köşesine koyması, hiç bir olmasa, kendisine duyduğu saygı ve güvenin göstergesidir ki bunu uzun zamandır onun bulunduğu pozisyonlardaki adamlarda mumla arar olduk. (İlk başta onun yaptığı işlerin diyecektim aslında ama farkettim ki onun yaptıklarını hep kimse yapamamış. )

Hadi tamam, bahsettiğimiz kişilik eleştiriye açık olsun, hatta şunu düşünsün, "Ben zaten yapacağımı yaptım, erişilmez, ulaşılamaz pozisyondayım. İsteyen istediğini düşünsün, karikarüst yaptığı şeyle dalgasını geçtiğini sanıyorsa, ben de onun naif niyetiyle böyle dalga geçerim" diye düşünerek odasına assın. Fakat bahsettiğim 2. kare herşeyi tamamlar nitelikte...

Bizim kuşak için Süleyman Bey hep beyefendiliğin, Beşiktaşlı olmanın simgesi olmuştu. Kendisi Klüplerüstü bir kişiydi, bugün Fenerbahçeli'lerin, Galatasaraylı'ların "Ben xxx taraftarıyım ama Beşiktaş'a karşı da hep sempatim olmuştur." demesinin meali şudur: "Abicim, ben kendimi bildim bileli Süleyman Seba'yı tanıdım Beşiktaş'ın başında. Onun hali, tavrı, mütevaziliği benim de Beşiktaşa karşı, bizi yenip şampiyon olsalar da ben yine de çok üzülmem, en azından xxxxx'in şampiyon olmasından iyidir." Yani Süleyman Bey bizim çok bira içince bahsettiğimiz o Beşiktaşlı olma duruşunun sembolü idi. Sadece sembol değildi tabi, milyonlarca taraftara sahip, pek çok şirketle yarışır bütçesi olan bir takımın 16 yıl kesintisiz ve muktedir başkanı olmuştu. Çoğu insanın başını döndüren bir gücün başında, sessizce, ama kendini ve gücünü bilen bir şekilde başkan olarak kaldı. Yaptığı çok iyi işler oldu, yaptığı yanlışlar oldu, doğru zamanda yanlış şekilde bıraktı başkanlığı ama hep Başkan olarak kaldı. Gittikten sonra da ağzından tek bir kötü söz çıkmadı Beşiktaş hakkında. Kendi tabiri ile "5 yaşında geldiği" klübünden, hayattaki tek aşkından üzülürek ama kabullenerek ayrılığı, gitti.

Bunu yapabilmesindeki anahtar işte o ikinci karedeki yağlıboya resim. Biz belki onu Baba'mız olarak belledik ama o da Baba Hakkı'yı belledi yüreğinde. Tıpkı, samimi müslümanların evinde baş köşesinde Kuran durması gibi, o da evinin baş köşesine bu tabloyu koydu. Kafasından ne zaman sorular geçse, ikilemde kalsa bu tablo ile dertleşti kimbilir, "Sen olsan ne yapardın" diye sordu içten içe, işte sorduran şey, tıpkı günah işlemesine ramak kala, masasındaki Kuran'ı görüp, vazgeçen sofunun naifliğindeki gibi, yansıdı Başkan'a. Haddini bildi, duruşunu bozmadı, o da insan değil miydi, keyfini ve sınırsız gücününün keyfini süremez miydi? Bunları düşündüğü anda alnını öpen adamın, atacağı tokatı hissetti içinde. Karşısındaki adam "Baba" idi çünkü, ana "merhamet" , "karşılıksız sevgi" ise, baba da "vicdan" demekti. Dememiş miydi ecnebi yazar "Babalarımızın yüzünü unuttuğumuz zaman, vicdanımızı da gömeriz". İşte Başkan Baba'sını unutmamıştı. O yüzden de bize Baba'lık edebildi.
Devamı - Size Baba Diyebilir miyim?

Altı Yıl Önce Altı Kasım

Devamı - Altı Yıl Önce Altı Kasım

Arsenal:0 - Fenerbahçe:0

Değişik bir maç oldu, yazdığım maç öncesi kadroları tutmadı. Deivid yedek, Alex'siz Fenerbahçe iki defansif ortasahsıyla sahadaydı. Fenerbahçe geçen seneye en yaklaşan futbolunu oynadı mantelite ve tempo acısından, hızlı ve genç Arsenal'i kontrollü oynayarak yavaşlatmak istedi ve başardı. Başarırken tabi birinci faktör Volkan, Şans ve Selçuk oldu. Aragones'in bilinçli tercihi midir bilinmez, Fenerbahçe'nin zayıf karnı iki santrahaın arasına atılacak topları engelleme de Selçuk başroldeydi ve İstanbul'daki gibi bir durum ortaya çıkmadı.

Benzer şekilde bu tempo Fenerbahçe'nin maçı neredeyse pozisyonsuz tamamlamasına neden oldu. Aklımda kana bir tek Uğur çaprazdan şutu var. Lugano Edu çok başarılı idi. Önlerindeki istikrarsızlık ve yetersiz oyunculardan dolayı bu iki iyi adamın bu kadar eleştirilmesi dokunuyor bana. Selçuk'un yanında Emre olsa kazanmak için bir şansı olabilirdi Fenerbahçe'nin. Ayrıca insan hayal etmeden duramıyor geçen seneki Fenerbahçe bu Arsenal'den kesin dört puan büyük ihtimal altı puan alırdı...

Iki bekten Roberto Carlos en kötü maçını oynadı sakatlanıp çıkması belki haftasonu için avantaj olur. Gökhan da geçen seneden sahneler izletti bize umut verdi... Semih inanılmaz mücadeleci bir ortasaha oyuncusu gibi oynarken Güiza benim gözümdeki kredisini hızla tüketmeye devam ediyor.

Yazmadan edemeyeceğim o Van Persie ne pis bir adamdır... Bu arada Semih'in kolunun Sivestre'ye 'çarpması' pek bir suni geldi bana...
Devamı - Arsenal:0 - Fenerbahçe:0

5.11.2008

Football Manager 2009

Blog'a yazmadığım zamanlardakı en bomba olay FM 2009 demsunun çıkması idi. İlk izlenimler 3 boyutlu maç izleme ekranının gayet güzel olduğu, yenilenen transfer modülü hakikaten söylendiği gibi eskiden imkansız olan transferleri makul ve gerçekçi rakamlarla gerçekleştirilebilinir hale getirmiş. Ancak sakatlık belası geri dönmüş gibi gözüküyor. Bir maçta beş diğer maçta üç futbolcu en az bir ay olmak üzere sakatlandı. Umudumuz 14 Kasım'da çıkacak gerçek versiyonda bu mevzunun çözülmesi. Demoyu oyunun resmi sitesinden indirebilirsiniz.

Devamı - Football Manager 2009

Arsenal - Fenerbahçe

Yaklaşık üç haftadır Blog'a yazmıyorum bunda sevgili biraderimin ziyarete gelmesi, işler biraz gezme gibi nedenler var. Bu üç hafta Fenerbahçe için iç karartıcı olmaktan ileri gidemedi yine. Maalesef Daum'un takımının tükenişi devam ediyor Bülent Abi bunu Tuncay Ruhu olarak yazmış geçenlerde.

Arsenal deplasmanında Fenerbahçe bu akşam... Taraftar için rahat maç pek bir beklenti yok. En azından benim için. Çook eksik denilen Arsenal'iın kadrosu bir FM'ci için mükemmel denebilir. Fenerbahçe'de Deivid ilk on birde gözüküyor maç öncesi yayınlanan kadrolarda:

Arsenal: Almunia, Toure, Silvestre, Song (Sagna), Clichy, Fabregas, Diaby, Denilson, Bendtner, Van Persie, Vela
Fenerbahçe: V.Demirel, Lugano, Edu, Gökhan, R.Carlos, Josico, Selçuk, Kazım, Uğur, Deivid, Güiza
Devamı - Arsenal - Fenerbahçe

1.11.2008

Ligue 1 Sampiyonluk dagilimi:


St Etienne: 10
Nantes: 8
Marseille: 8
Lyon: 7
Monaco: 7
Stade de Reims: 6
Bordeaux: 5
Devamı - Ligue 1 Sampiyonluk dagilimi:

Ligue 1


Ligue 1'i severim cunku 2.ci ligden cikmis bir takim iyi (iyi demek pahali demek degil) kurarsa sampiyon olma sansi oluyor. Yada 1 sene once sampiyon olmus bir takim ertesi sene kume dusme potasinda olabiliyor. Lyon'un son senelerde yaptigi cikis bu soylediklerimi son 7 senedir degistirsede Ligue 1, bana hep farkli bir heyecan vemistir.

Bakalim Lyon bu senede sampiyon olabilecek mi?

Ben 4 buyuklerin yoneticilerinden biri olsam Toulouse, Nancy, Nice gibi takimlari iyi takip edip 22-23 yasinda futbolculari Lyon-Marseille gibi takimlar kapmadan transferlerini gerceklestirirdim. Bu konu hakkinda en somut ornegi Fenerbahce icin verebilirim. Orta sahasinda oynayan Aurelio gibi bir futbolcuyu kaybetmissin, elinde Maldonado var iken 33 yasinda Josico'yu transfer ediyorsun! Onun yerine Toulouse'dan Achille Emana'yi transfer etmek dusunulse bir cok sorununu cozebilirdi. (Fenerbahce'li yoneticelerin kendilerine sormalari gereken soru su olmali: Betis yonetimi Aurelio'yu transfer etmis iken ustune Emana'yi transfer ediyorsa bizim transfer politakimizda bir yanlislik olmali...)
Devamı - Ligue 1

31.10.2008

Günde 10 Bin Ekmek Yiyen Adam


Biliyorsunuz Fatih Terim'in yeni maaşı geçen haftalarda çok konuşulmuştu. Merakımdan dolayı, internet diye bir şey varmış arkadaşlardan söyledi, oradan bakıp bazı teknik direktörlerin maaşlarını buldum ve Fatih "The Angry Turk" Terim ile kıyaslama imkanı buldum.

Premier League

Arsene Wenger (Arsenal) £4.5m
Kevin Keegan (Newcastle) £4m
Alex Ferguson (Man Utd) £3m
Harry Redknapp (Portsmouth) £3m
Mark Hughes (Man City) £3m
Roy Keane (Sunderland) £3m
Rafael Benitez (Liverpool) £2.5m
David Moyes (Everton) £2.5m
Alan Curbishley (West Ham) £2m
Alex McLeish (Birmingham) £1.6m
Steve Bruce (Wigan) £1.6m)
Paul Jewell (Derby) £1m
Steve Coppell (Reading) £1.5m

Serie A

Jose Mourinho (Inter Milan) £7m
Carlo Ancelotti (AC Milan) £3.6m
Luciano Spalletti (Roma) £1.6m
Cesare Prandelli (Fiorentina) £1.2m
Claudio Ranieri (Juventus) £1.2m
Walter Novellino (Torino) £800,000
Stefano Colantuono (Palermo) £720,000
Edy Reja (Napoli) £560,000
Walter Mazzarri (Sampdoria) £480,000
Delio Rossi (Lazio) £440,000
Marco Giampaolo (Cagliari) £400,000
Pasquale Marino (Udinese) £400,000
Luigi Del Neri (Atalanta) £360,000
Gigi Cagni (Empoli) £360,000
Silvio Baldini (Catania) £280,000
Domenico Di Carlo (Parma) £280,000
Gian Piero Gasperini (Genoa) £240,000
Andrea Mandorlini (Siena) £200,000
Massimo Ficcadenti (Reggina) £200,000
Fernando Orsi (Livorno) £160,000

Others

Fabio Capello (England) £4.5m
Jurgen Klinsmann (Bayern Munich) £2m
Giovanni Trapattoni (Rep Of Ireland) £1.5m

(2007 rakamları ile yaklaşık yıllık maaşlarmış, bonuslar, bayramlarda çıktıkları ekstralar dahil değilmiş.)

Fatih Terim ise ayda 260.000 YTL + SSK + Yol & Yemek alacakmış. Şu an pound 2.5 YTL civarlarında seyrettiğine göre 105,000 pound oluyor Fatih "The Everyting is samting happened" Terim'in aylık maaşı.

Yabancılar kendilerini daha zengin göstermek için hep yıllık maaşlarını söyler ya, biz de öyle yapalım sonuçta burada bahsettiğimiz herhangi biri değil, bir okkazyon insanı:

105,000 pound X 12 = 1,260,000 ingiliz sterlini etti. (Pound 12 ile çarpılınca sterline dönüşür.)

Tersten bir okuma yaparsak, hangi takımlar bu maaş skalasının altında bir ücreti kabul edebiliyor
İngiltere'de sadece Derby County....
İtalyada ise Milanlar ve Roma dışında bütün klüpler.
Milli takımlarda da İrlandayı bile çalıştıramıyor, içimizdeki irlandalılara rağmen.

Ya tersi tersten okursak, yukarda bahsi geçen teknik direktörlerden kaç tanesi Fatih Terim'in maaşına burada Milli Takımı çalıştırmayı, Hıncal'la falan muhatap olmayı ister?

"Asgari ücretin bilmem kaç lira olduğu bu memlekette,insanlar evine ekmek götüremezken, adam çuvalla para alıyor" edebiyat tarzı olarak ilginçtir, güzeldir, insanı hüzünklendirir ama eskimiştir.

Üstat da bunu farkettiği için dememiş miydi "I dont look back, I look (elleri ile de gösterir) front."

Fatih Terim'in maaşı ile ayda 371.000 ekmek alınabilmektedir. Günde 10bin ekmekten fazla etmektedir ki şüphesiz bu kadar ekmeği bir kişinin yemesi insan bünyesine zararlıdır.

Peki Fatih Terim Türkiye'nin en çok kazanan kişisi midir? Şüphesiz hayır. Fakat tanınmış insanlar arasında aylık geliri deklare edilmiş yegane insanlardan biridir.

Peki adamın maaşı konusundaki safsatanın sebebi nedir?

1. Adanalı olması. Yani TC vatandaşı olması. Üstelik de öyle zengin bir aileden falan gelmeyip, çalışarak, didinerek, çene kaslarını gererek bir yerlere gelmesi ve iyi para kazanması anlaşılamamaktadır. Yoksa yabancı teknik direktörler gelir, bu paranın bir kaç mislini kazanır, ama yabancı olduğu için yabancıdır işte, otobüs yolculuğun kapıkuleye kadardır, sen vize kuyruğuna girerken o kimliğini gösterir geçer.

2. Değerinin olması... Berberde saçı kesilirken eğlencelidir tabi "Ulan bu Fatih Terim'de bir halt bilmiyor. Koyacaktı Ümit'i kadroya. Abicim yok yaw, bizden teknik direktör falan çıkmıyor." geyikleri... Derken asker arkadaşı gözüyle baktığı adamın aldığı maaşı duyunca arasındaki ulaşılmaz mesafeyi idrak eder bünye. "Fatih"in çok para aldığını biliyordur, zaten kendisi dışında herkes çok para kazanıyordur, yoksa bu kadar lüks araba olur mu memlekette, diye düşünür. Ama "çok" belirsiz bir değerdir, analitik düşünmeyen zihin için tavşan kanı çay ayarındadır. 260.000 YTL diyince veresiye veren bakkal kafası çalışmaya başlar, düşünür, taşınır, yaw kendisi ayda 1000 ytl'ye talim ederken bu adam nasıl bu parayı kazanıyordur? Adaleti yok mudur bu dünyanın? Ulan futbolcu olmak vardı, sonra da teknik direktör.... Ah be ah, oğlum çayım bitti, tazelesene, efkar yaptık şurada...

3. Futbolu 21 kişinin bir topun peşinden koştuğu koca bir zaman kaybı olarak zihniyet. Dur ayol, yoksa 22 kişi miydi, zaten hiç anlamadım bu ofsayt olaylarını.

Bir an için kendinizi FM dünyasında düşünün. İşiniz yok pek çok takıma başvuruyorsunuz. Sizinle ilgilenen iki takım var ve aynı maaşı veriyor. Derby County ve Türkiye Milli Takımı. Siz de Türkiye Milli Takımını seçiyorsunuz. (Ama aklınız hep milanda, çünkü oyunun başında milan'ı almışsınız fakat oradan kovulmuşsunuz daha takımı tanımadan.)

Ama Ertugrul Özkök ne demiş, "Hadi itiraf edin kendinize, Türkiye Milli Takımını FM'de çalıştırmak size gurur verse de, gönlünüzde hep Derby'i alıp orada genç yeteneklerle Premier Lig şampiyonluğunu koşmak yatıyor değil mi?"

Sonuçta FM dünyasında eve günde 10 bin ekmek götürme kaygısı yok...
Devamı - Günde 10 Bin Ekmek Yiyen Adam

16.10.2008

PRO EVOLUTION SOCCER 2009


1 seneden beri dunyadaki tum pescilerin bekledigi gun geldi. Hafta ici piyasaya cikmasina ragmen, Hollanda'da dukkanlarin 17.30'da kapanmasindan ve benim o saatde isden cikmamin imkansiz oldugundan dolayi alamadigim oyunu sehirde calisan Royal Stix'in bana buyuk bir kiyak yaparak almasi ile bu aksam kavusacagim. 9 Aydir tek basima bir tek mac yapmayan ben aksama kac mac yapacagimi tahmin bile edemiyorum....

Bundan guzeli bu oyunu Amsterdam'da en cok oynadigim ve su an Ukrayna'da yasayan 2 yakin arkadasimin yarin gelecek olmasi bize bol pes 2009'lu ama uykusuz bir haftasonu gecirtireceginden eminim...

Esimin de, bir proje icin yurt disinda olmasi sinirlarimizi zorlamak icin iyi bir test olacaktir....
Devamı - PRO EVOLUTION SOCCER 2009

14.10.2008

Duran Toplar - Futbol

İçinde bulunduğumuz milli maç haftası günümüz futbolunun çok önemli bir yönünü artık yadsınamaz şekilde gözümüze soktu. Gerek bizim maç gerek diğer maçlarda duran toplardan sonucu gelen goller ve oluşan pozisyonlar direk skora ve puana etki etti.

Peki bunu nasıl analiz edebiliriz. Çok basit aslında, artık gitgide gelişen tıp, antreman ve beslenme sekilleri sayesinde fiziken çok kuvvetli futbolcular, azalan teknik futbolcular. İki taraflı yüksek temponun oyunu sıkıştırması, düşen maç başına gol ve pozisyon oranları.

Teknik ekipler yıllarca hep daha da problem yaratan bu olaya çözüm olarak duran topları buldu. Antremanların ciddi bir bölümü duran top sıransında yerleşim ve duran toplara ayrıldı. Çünkü bu kadar sıkışık alanlarda oynanan maçlarda duran topla bulunan bir gol ya puan ya da çılıp güzelleşen bir oyun demekti.

Türkiye bu duran top mevsuzu ile yoğun olarak Daum'un Fenerbahçe döneminde tanıştı. Benim 32 senelik hayatım boyunca gördüğüm en etkili Fenerbahçe Teknik Direktörü olan Daum'un özel antremanları ve bu oyunlara çok uygun futbolcularla (Kullananlar: Van Hooijdonk, Alex Vuranlar: Nobre, Luciano, Servet, Tomas, Önder, Edu, Lugano) çok başarılı oldu Fenerbahçe. Ama çok nefis Türk yorumcuları hep küçümsedi Fenerbahçe'nin bu yönünü (bunu konu Fenerbahçe olduğu için değil anlayışı göstermek için söylüyorum). Çok az kişi hariç pek çok yorumcu ve futbol adamı(!) sanki şansla atılmış goller pozisyonlar olarak gördüler bunu. Fenerbahçe galibiyetlerine 'amaan iki durun top iki gol' diye baktılar.

Şimdi hayretle gördüğüm şey ismini yazıda kullanmadığım bu insanların tam tersi şekilde ilk paragraflarda yazdığım verileri kullanarak duran topların futboldaki önemini anlatıyorlar ve ben de hala ağzı açık onları dinliyorum.

Hep değişime ve yeniliğe karşıyız ve daha kötüsü ileriyi görenlerle dalga geçiyoruz...
Devamı - Duran Toplar - Futbol

Milli Takım -Kendine ve Takımına Saygı

Milli maç arasında doğal olarak hep milli takım, Fatih Terim, oyuncular tartışılıyor progrmalarda, tek rol çalan Mustafa Denizli ile Beşiktaş oldu...

Bosna Hersek maçını seyretmedim, fazladan 10 dolar vermek istemedim... Ama hemen maçın ardından evde çıkan tüm kanallarda yorumları ve ropörtajları dinlemeye calıştım. Çıkan ortak fikir takımın ikinci yarı çok iyi mücadele ettiği ve geleceğe dair umut verdiği. Bu herkesin anlaştığı bir konu idi, bir diğeri ise sakatlıklar ve bunun sonucunda sahaya çıkan genç kadro. Hadi yorumcuları anlamak mümkün ama Milli Takımın kendi oyuncularının, 'çok eksiktik bugün ona göre haaa' tarzı yorumları o kadar çoktu ki canımı sıktı. Sen birlikte sahaya çıktığın ve beraberce bir takımın parcası olduğun arkadaşların hakkında bu şekilde konuşursan yorumcudan ve taraftardan nasıl saygı beklersin bu konuda. Galibiyetle sonuçlanmış umut veren bir maçtan sonra bunu söylüyorlar. Hele Servet, erdemli ve dolu konuşmaya çalışan tavrı ile hiç örtüşmeyen konuşmalar yaptı bu konu ile ilgili. Benimle aynı düşünceleri bir spor yazarı daha paylaştı çok benzer kelimerler televizyonda ama içerki odada iş yaptığımdan kim olduğunu göremedim. Oyuncularımızın fiziki ve futbol altyapısı kadar genel eğitim altyapıları da yetersiz olduğundan ortaya çıkıyor bu manzara... Sen sahaya çıkan gencecik çocuklara eksik demeyeceksin artık. O genç dediklerinin yaşındakiler geçen sene EPL ve ŞL kazanan takımın bir nuamralı yıldızı oluyor.

Aynı şekilde spor yazarları da benzer şarkıları söylüyolar hem de üst notalardan sert sert, arkadaşım siz genç yaş ortalamalı Arsenal'i bir gün önce örnek verip sonra bu milli takımı eleştirirsen tabiki internetle elinde her tür bilgi olan nesilden saygı bekleyemezsin.

Çok doluyum arkadaşlar:)
Devamı - Milli Takım -Kendine ve Takımına Saygı

13.10.2008

Anketler

Geçen hafta iki anket koyduk Blog'a birisi geyik diğeri UEFA kuraları sonucu Galatasaray'ın gruptan çıkma şansı üzerine... Cevaplar aşağıda:


Galatasaray'ın geçmiş senelerdeki Avrupa performansı ve bu sene İsviçre takımınından yenen 4 gol insanları ürkütmüş gibi gözüküyor, zor olacak maçlar, sakatların iyileşmesi ve takım savunmasının oturması gruptan çıkartabilir Galatasaray'ı ancak mevcut durumla zor...

Parmakarası terlik konusunda ise kıl payı yenilikçiler önde, giyenler ve giymeyenler eşit gibi gözüksede üç tane de potansiyel var. Aslında bu ankete belirleyici olarak yaşı da koymak gerekirdi sanırım...
Devamı - Anketler

Ayhan Bermek, Açık Oturum, Lig TV

Dün akşam yemek sonrası kanalları gezerken Lig TV'de Açık Oturum diye bir programa rast geldik eşimle seyredelim dedik. Programda bir Milli Takım tartışması, ismini bilmediğim genç bir sunucu, Ayhan Bermek, Bülent Korkmaz ve Ömer Güvenç. Sondan başlamak gerekirse Ömer Güvenç Şansal Büyüka akımının tam bir temsilcisi ve onun bir kopyası gibi, haz vermeyen görüşler yaparken, hiç sevmediğim çok saydığım Bülent çok yerinde çok güzel tespitler yaptı. Gelelim Ayhan Bermek Beyefendiye. Kendisi öncelikle Maksim'e çıkacakmış gibi bir ceket giymiş tüm program gözümüzü ceketin parıltılarından alamadık.

Gelelim işin acı acı gülümseten kısmına, kendisi yaklaşık yedi sene Fatih Terim'le Milli Takım'da mesai arkadaşlığı yaptığını söyledi. Türk futbolunda bu kadar uzun süre bu kadar önemli görevlerde bulunmuş bir insanın yaptığı yorumu aklımda kaldığı kadarıyla aktarıyorum:

'... Artık Türkiye değişti, Türk futbolcuları değişti. Artık yurtdışına gidip hemen bir ay sonra dönmek yok, artık orada kalıcı olmaya olmaya başladılar bizim çocuklar. Bakın mesela Nuri, Altıntop kardeşler, Mevlüt, Nihat ve Yıldıray... Bunlar artık orada kalıcı...'

Ben ne diyeyim Ayhan Bey sana...

Bu arada eşim fazla detaya girmeden iyi bir futbol izleyicisidir. Kendisi Ayhan Bey'i izlerken krize girdi, siz bu programları izlerken nasıl dayanabiliyorsunuz bu yorumlara diye...

Devamı - Ayhan Bermek, Açık Oturum, Lig TV

Ata Demirer - Fenerbahçe yorumu

Oldukça eski bir video ama çok başarılı... Haftaya güzel başlayalım ters uğur yapalım bu video ile Kocaeli'de biçilmiş kaftan kötü gidişi tersine çevirmek için...

Devamı - Ata Demirer - Fenerbahçe yorumu

12.10.2008

Çifte Hüsran

Fenerbahce bugun basketbol kadinlar ve erkeklerde iki kupayi birden kaybetti. Erkek takimi yenilmesine ragmen onemli eksikleri ile umut verirken, kadinlar Galatasaray karsisinda maalesef farkli yenildiler. Galatasaray resmi sitesinin uzun zamanlar sonra amator branslari hatirlamasi da manidar. Bir kac yildir suren maglup karakterlerini bu macla birazcik kirabilmisler.

Fenerbahce genelinde ise isler her yonde kotu gidiyor. Bunun bitecegi bir yer olmali gibi dusunutoyorum, aksi taktirde hafta sonlar diger aktiviteler icin fazldan zaman bulacagim...

Salon:
Atatürk
Hakemler: Engin Kennerman , Fatih Arslanoğlu , Alper Özgök
Fenerbahçe Ülker: Green 21, Mirsad 8, Giricek 18, Vidmar 2, Serhat, Oğuz 12, Smith 2, Preldzic 2, Damir 11, Rasim 3
Türk Telekom: Serkan 20, Tutku 11, Winston 7, Dudley 9, Lang 14, Wright , Asım 2, Blakney 14, Bekir 6, Barış Özcan
1. periyot: 22-24
Devre: 45-40 (Türk Telekom lehine)
3. periyot: 54-57
Mac: 83-79
Beş faulle çıkan: 39.54 Smith (Fenerbahçe Ülker)
SALON: Ankara Atatürk Spor Salonu
HAKEMLER: Aytuğ Ekti-Özlem Yalman
FENERBAHÇE(55): Emilie Gomis 2 ( 3 ribaund, 1 asist), Esmeral Tunçluer 10 (4 ribaund, 3 asist), Nalan Ramazanoğlu 6 (2 ribaund), Nevriye Yılmaz 9 (6 ribaund), Matee B Ajavon 12 (4 ribaund, 1 asist), Tammy Sutton-Brown 12 (4 ribaund), Melike Bakırcıoğlu, Kristen Newlin 4 (9 ribaund, 1 asist).
GALATASARAY(71): Tuğba Palazoğlu 10 (2 ribaund, 1 asist), Bahar Çağlar, Işıl Alben 10 (6 ribaund, 8 asist), Taj Mc-Williams Franklin 10 (6 ribaund, 1 asist), Yasemin Horasan 8 (6 ribaund, 1 asist), Marina Kress 8 (7 ribaund), Kübra Siyahdemir, Seimone Augustus 23 (4 ribaund, 4 asist), Esra Şencebe 2 (3 ribaund, 1 asist)
1. PERİYOT: 14-20
2. PERİYOT: 16-16
3. PERİYOT: 16-22
4. PERİYOT: 9-13

Not: Fotograflar ve mac ozetleri
www.fenerbahce.org 'tan alintidir.
Not 2: Yazıyı eşimin bilgisyarında yazdığımdan Türkçe karakter kullanmadan yazmak zorunda kaldım.
Devamı - Çifte Hüsran

11.10.2008

ŞAMPİYON GALATASARAY

Ligde 9'u ust uste olmak uzere toplam 11 şampiyonluk elde eden ve bu sampiyonluklarin 7 tanesini ust uste yenilmeden elde eden Galatasaray, 2005 yilinda kume duserek buyuk bir skandala imza atmis idi. Gecen sene kadrosu cok dar olmasina ragmen sampiyonlugu son macda kaybeden takima basketbolun Hagi'si olan Seimone Augustus'u takima kazandiran yonetimi tebrik eder efsanenin geri dondugunu mujdeleyebilirim.

Maca 1 antreman yapip cikmis olan bir cok oyuncusu olan Galatasaray ilerleyen haftalarda oyuncalarin birbirlerini tanidiktan sonra Avrupada da cok is yapacagini dusunuyorum.

Galatasaray 71 - Fenerbahçe 55

Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Galatasaray ile Fenerbahçe, Ankara Atatürk Spor Salonu'nda karşı karşıya geldi. Takımımız maçtan 71-55 galibiyetle ayrılarak 16. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nın kazanan taraf oldu. Galatasaray bu kupayı tarihinde 7. kez müzesine götürme başarısı göstererek, bayan basketbolunda kupayı en çok kazanan takım unvanını ele geçirdi..

PERİYOTLAR

1. PERİYOT: 20-14
2. PERİYOT: 16-16 (36-30)
3. PERİYOT: 22-16 (58-46)
4. PERİYOT: 13-9 (71-55)
Devamı - ŞAMPİYON GALATASARAY

10.10.2008

Ateşli Milli Ara ve Skibbe

Sanırım Galatasaray henüz etik değerlerini Beşiktaş kadar kaybetmediği için başka yolar izliyor hedefe varmak için... Galatasaray yönetimi Skibbe'nin yardımcıları Ümit Davala ve Edwin Boekamp'ı görevden almış.Bakalım Skibbe yönetimin istediğini yerine getirecek mi? Ne milli takım arasıymış arkadaş Fenerbahçe'de de Rıdvan sesleri...
Devamı - Ateşli Milli Ara ve Skibbe

#8 - Sekiz Numaralı Forma

9 Numaralı forma ve 11 Numaralı forma yazılarından sonra sıra 8 numarada...

8 numaralı formanın kalbimizdeki en büyük sahibi Rıdvan Dilmen. Hatta biraderin (Juoppo) bu sene aldığı çubuklunun üstünde '8 Rıdvan' yazıyor. Futbolculuk hayatı talihsiz bir adamdı Rıdvan. Hem kendi için hem izleyen bizler için bir özlem oldu onu 8 numarayla yeşil çimde görmek. Futbolunu seyretmekten eksik kaldığımız yanları şimdi kalite yorumlarıyla televizyonda dolduruyor... Daha sonra bu formayı çok kişi giydi ve Rıdvan'dan sonra en çok Rapaiç'e yakıştı o forma ardından hiçbir kalıcı isim giymedi sekizi ve iki sezondur CKR biraz olsun sahibi gibi sekiz numaranın... Ve 1990 yılından itibaren Rıdvan'la hatırladığımız bu formayı kimler giymiş:

1990-1991 Sezonu: Rıdvan Dilmen bu sezonda sekiz numaralı formasını Şenol Çorlu, Turhan Sofuoğlu ve Şenol Ustaömer ile paylaştı...
1991-1992 Sezonu: Rıdvan'ın sıkça sakatlandığı zamanlarda 1991-92 sezonunda iki yabancı Gerson ve Piotr Soczynski bekçilik yaptı...
1992-1993 Sezonu: Rıdvan kutsal çubukluyu sadece Gerson'la paylaştı bu sezon...
1993-1994 Sezonu: Tayfur Havutçu, Uche ve Kemalettin Şentürk sekiz numarayı dönüşümlü olarak giydiler...
1994-1995 Sezonu: Kemalettin Şentürk artık formanın sahibiydi ve İlker Yağcıoğlu ve Brian Nielsen de terletti formayı.
1995-1996 Sezonu: Tarık Daşgün ve Kemalettin bu szon sekiz numaralı formayı paylaşan oyunculardı.
1996-1997 Sezonu: Bülent Uygun, Saffet Sancaklı, Erol Bulut, Selahattin Özbir
1997-1998 Sezonu: Erol Bulut, Mustafa Doğan, Faruk Yiğit, John Lesiba Moshoeu
1998-1999 Sezonu: Murat Yakın, Metin Diyadin, Dimas
1999-2000 Sezonu: Sergen Yalçın, Metin Diyadin, Ogün Temizkanoğlu
2000-2003 Sezonu: Milan Rapaiç
2003-2004 Sezonu: Erhan Albayrak
2004-2005 Sezonu: Murat Hacıoğlu
2005-2006 Sezonu: Zafer Biryol
2006-2007 Sezonu: -
2007-2009 Sezonu: Colin Kazım

(Kaynak: www.tff.org)
(2000 senesi öncesi her sezonun 1-10-20-30. haftalarının kadroları incelenmiştir)
Devamı - #8 - Sekiz Numaralı Forma

9.10.2008

Teknik Direktör Pazarı 3#

Ben tatildeyken Engin İpekoğlu'nun yerine Yılmaz Hoca gelmişti, netten görmüştüm, şimdi de Mustafa Denizli kesinleşti Ertuğrul Sağlam yerine. Sağlam için de Ankaragücü dedikoduları ve bakalım Lig TV mi Ankaragücü mü?

Bu sene en devamlı serilerden biri olacak TD Pazarı sanırım...

Devamı - Teknik Direktör Pazarı 3#

Sinan kaç Mustafa eder...

Mustafa Denizli'nin gelişi ile Sinan Engin de sağlık sorunlarını neden göstererek görevinden ayrılmış. Kendisine geçmiş olsun diyoruz ve kendisi özleyen Türkbükü Divan'daki yerine bekliyoruz. Bu arada Sinan kaç Mustafa eder acep?

Not: Başta babam olmak üzere tüm Beşiktaşlıların sevincini tüm içtenliğimle paylaşıyorum... Geriye kaldı bir kişi...
Devamı - Sinan kaç Mustafa eder...