Luce bunu da yaptı. İster zengin takımı diye geçiştirin, ister "o kadar brezilyalı bende olsa ben de yapardım" diye düşünün, sonuçta
16. kupasını alır mı dedik, aldı...
Aslında çok da farklı değildi Luce'nin oyun taktiği, burada oynattığı gibi oynattı Shaktar'ı: defans kurgusunu iyi kur, ilerde teknik becerisi yüksek adamlarına serbestlik tanı, sabırlı ol, az ama öz pozisyon yarat, cezasahasında gereksiz kalabalık yaratıp, takımın kontrollü oyununu bozma... Werder Bremen, Diego'nun yokluğunda, duran toplara güvendi, golü de komik bir şekilde buldu, fakat Srna + 5 Brezilyalı formülü Luce'yi zafere götürdü. Futbolun eski Doğu Bloku Ülkelerinde yeniden yükselişinin Zenith'den sonra ikinci tacını Shakhtar aldı. Avrupa'nın en iyi takımları Şampiyonlar Ligi'nde birbirleriyle kıyasıya rekabete girerken, eski komünist- yeni oligark ülkeler Avrupa Futboluna arka kapıdan giriverdiler! Platini akıllı adam, bunların olacağını öngörmüş olacak ki, UEFA Kupası'nın formatını gelecek seneden itibaren değiştirmeye karar verdi. Belki Kupa 2'de artık Şampiyonlar Ligi kadar rekabetli ve bol kazançlı olur, belki de Doğu Avrupa'nın yüklelişi devam eder, zaman bunu gösterek; fakat bu final gecesinden alınacak 2 önemli ders var:
1. Lucescu'nun futbol oynatma mentalitesi değişmemiş, fakat elindeki oyuncu kalitesi değişmiş. Demek ki, problemi sadece hocada aramamak lazım. Yerli oyuncularımızın, yabancı transferlerin kalitesi Avrupa Kupaları için ne kadar yeterli onu düşünmeliyiz. Bu akşam oynanan oyuna kimse kötü futbol diyemez, ama iyi futbol da iyi oyuncularla oynanır. Bize getirilen "10 numero"lar, özellikle Delgado ve Lincoln bu maçı seyretti mi merak ediyorum.
2. Sabır, sebat, soğukkanlılık ve inanç... Lucescu, futbol radarımızdan çıktığı günden beri aynı takımın başında yavaş yavaş, büyük bir sabırla bu takımı yarattı. Pek çok iyi oyuncusunu kaybetti, yerine daha iyilerini buldu, arkasındaki finansal gücü akıllıca değerlendirdi, iyi bir takımın ancak zamanla oluşacağını tekrar ve tekrar kanıtlamış oldu.
Darısı bizim başımıza demek istiyorum, fakat futbolumuzun iklimi 99-00 sezonuna göre o kadar kurak, o kadar bunaltıcı ki. Lucescu'nun İstanbul'a getirdiği hava, yaz yağmurundan öteye gidemeyecek gibi, sonrası daha da sıcak daha da bunaltıcı bir yaz...
İlgili Yazılar : Avrupa,
Güncel
0 yorum:
Yorum Gönder