Jupp Derwall'den sonra baska bir Avrupa Sampiyonu apoletli bir teknik direktor olan Frank Rijkaard, 47 yasinda Galatasarayimizi calistiracaktir.
Frank Rijkaard gibi bir ismi getirebilecegimizi aklimin ucundan bile gecirmedigim icin bizim icin en uygun Teknik Direktorun Co Adriaanse oldugunu dusunuyordum. Rijkaard ayni Co gibi hucum futbolunu seven ve sistemini bu oyun duzeni uzerine kuran bir teknik direktordur. Oynattigi hucum futbolu taktigi ile Euro 2000'nin en guzel futbolunu oynattigini dusundugum Rijkaard, Hollanda'nin Italya ile oynadigi yari final macinda, ilk 90 dakika'da Frank De Boer ve Kluivert'in 2 penalti kacirmasi yetmemis, penaltilarda da 3 penalti kacirarak elenmis idi.
Kadrosu yildizlar ile dolu Barcelona'yi herkes sampiyon yapar gibi sacma sapan konusan insanlara, Barcelona'nin, Rijkaard gelmeden once son sampiyonlugunu 5 sene once kazanmis ve bu bes yil icinde ligde sadece bir kez ilk uce girebildigini hatirlatirim.
Sparta Rotterdam'da gecirdigi basarisiz bir sezondan sonra teknik direktorluge 1 yıl ara veren Frank, bu sure icinde bir futbol kulubunun nasil isletilmesi konulu bir kitap yazmak istemis ancak Cruyf'un tavsiyesi uzerine Barcelona'nin basina gecince bu calismalarinin Barcelona ustunde pratikde uygulamasi sonucunda buyuk basarilar elde etmistir.
Frank karekter olarak oyunculara bagirarak kendisini kanitlama yerine, sakin ve guven verici konusurak onlarin guvenlerini ve saygisini kazanmak ile unlu bir teknik adamdir.
Barcelona'ya ilk geldiginde verdigi bir demecde, Kulubun kazanma zihniyetini kaybettigini, Taraftar-Yonetim- Futbolcu ucgeninde buyuk bir hayal kirikligi ve uzuntu oldugunu, takimin yetenekli oyunculardan kurulu olmasina ragmen fundamental olarak iyi durumda olmadiklarini ve bunlarin sonucunda takim oynunu oynayamadiklarini soylemis idi.
Ilk olarak bu konunun uzerine egilen Rijkaard, oyuncularina tekrar kazanma ruhunu kazandirdi. Kenetlenen bir takim oldugunda basarinin mutlaka gelecegini inanan Frank, milyonlar kazanan bu futbolcularin baskasina onemsiz gelebilecek cok kucuk seylerden bile mutlu olabilecegini, oyunculari motive ve mutlu etmek icin farkli farkli yontemleri deneyerek basarili oldu.
Frank, ilk 11 oyuncularini motive etmenin kolay oldugunu ancak asil mutlu edilmesi gereken futbolcularin ilk 11'e giremeyen oyuncularin oldugunu soyleyen Rijkaard basarinin anahtarini hep calismak, arastirmak ve dogru takim ruhunu yakalayayip her futbolcunun kendine has ozellikleri olan bir birey oldugunu hic bir zaman unutmamakdan gectigini soylemistir.
Sanirim yukarda yazdigim seylerden cogu bizim takim icinde gecerlidir. Iste bundan dolayi gecen sene Skibbe ile yapilan yanlis teknik direktor seciminden dolayi (Daha once soyledigim gibi Bulent Korkmaz bu basarisizlikta en son suclanmasi gereken kisidir) agir hasarlar almis Galatasaray'i toparlamak icin ne yapmasi gerektigini bilen bir hocanin basimizda olmasi bizim icin buyuk bir transfer ve vizyon degisikligi basarisidir.
Futbolculuk kariyerinde tum donemlerin en iyi defans yapabilen takimlarindan biri olan A.C. Milan'in teknik direktoru Arrigo Sacchi'nin taktiksel metotlarini kavrayan Frank ayni zamanda tum zamanlarin en iyi hucum futbollarindan birini oynayan Hollanda Milli takiminda (1988 Avrupa Sampiyonlugu donemleri) oynamasini kendisi icin buyuk bir sans oldugunu dusunuyorum.
Barcelona'yi calistirdigi gunlerde bir arkadasinin kendisine senin antrenorluk stilin Milan'in defansif disiplini ile Hollanda'nin total hucum futbol mantiletisinin birlesmesinden sonra ortaya cikardigi bir karisim oldugunu soyledigini, kendisininde bu yoruma cevaben, ben bu konuda basarili olmus hucum ve defansda marka olmus 2 futbol kavramini birlestirmeye calistigini soylemistir.
Rijkaard elbette yanlis oyuncu degisiklikleri yapacak, Turkiye'de oynanan futbola alisana kadar taktik hatalarda yapacaktir.
Acikcasi Cevat Guler'in gorevden alinmasi beni endisilendirdi. Herkesin bildigi uzere Rijkaard'in bir Turk yardimcisi olmayacak. Evet futbolun dili birdir ama ornek vermek gerekirse, Ne Rijkaard'in nede Neeskens'in Balili'nin cok hizli bir futbolcu oldugu icin onlem alinmasi gerektigini, (3 sene once oynanan Sivas-Fenerbahce macinda Zico'nun yorumlarini hatirlayin) yada Sivas'in orta sahasinda oynayan Sezer Batur'un uzaktan cok iyi sutlari oldugunu veya Musa Aydin'in defansin arkasina kosu yaparak gol veya assist yaptigini, Tabata'nin ara paslarina onlem alinmasi gerektigini bilebilir. Su an Ispanyol milli takimini calistiran Del Bosque'nin Besiktasi calistirdigi donemde Turk bir yardimcisinin olmadigini bunun sonucunda ayni sorunlar ile karsi karsiya kaldigini hatirlatir ve yonetimin Rijkaard'i bu konuda mutlaka ikna etmesi gerektigini dusunuyorum. Bu gorevi birikimi, tecrubesi ve adam gibi adam olma ozelligininin yani sira Turkiye ligini cok iyi taniyan ve ayrica cok iyi bir Galatasarayli olan Bulent Under'in yapabilecegini adamin Sinan oldugu kadar eminim.
Tum bunlarin sonucunda, mutlaka kotu oynadigimiz belkide cok agir yenilgilerde alacagimiz gunler olacaktir. Ancak boyle bir teknik direktoru takimin basina getirdiysek kendisine istediklerini uygulamasi icin her turlu yardimin yapilmasi gerektigini dusunuyorum.
1996-2002 yillari arasinda 2 teknik adam (Fatih Terim, Mircea Lucescu) gorev alan Galatasaray'da, 2002-2009 yillari arasinda 6 (Fatih Terim, Gheorghe Hagi, Eric Gerets, Karl Heinz Feldkamp, Michael Skibbe, Bulent Korkmaz) Cevat Guleri 'de sayar isek 7 teknik direktor gorev aldigini hatirlatir, Rijkaard 'in Galatasaray icin dogru bir tercih oldugunu, bu sene Ligi 5.cide bitirse bile biz hocamizin arkasindayiz demeclerini dinlemek istemedigimi, Bu vizyon sahibi insanla ile mutlaka devam edilmesi ve kendi sistemini oturtmasina izin verilmesi gerektigini dusunuyorum.
Servet'in satildigini dusunursek, direk ilk 11'de oynayabilicek olan 4-5 dogru takviye ile Rijkaard'in elinde basarili olabilecegimiz cok iyi bir iskelet kadro var. Sonucda 2006 yilinda Uefa tarafindan yilin en iyi teknik direktoru secilmis (Bu odul 2006 yilindan sonra kaldirildi) olan Rijkaard artik Galatasarayimizin basinda ancak Rijkaard'in elinde sigirli bir degnek olmadigini, herseyi 2 ayda istedigi duzene ve sisteme oturtmasi imkansiz oldugundan sonuclar ne kadar kotu olursa olsun, kendisine hak ettigi destegi verip "SABIRLI" bir sekilde arzuladigimiz takimi yaratmasini beklemeliyiz diye dusunuyorum.
Frank'in kariyeri ortada olmasina ragmen Ulkemizde yasayan 70 Milyon Teknik Direktoru sadece bir bilemediniz iki ay susturabilecek oldugunu cok iyi bildigimden futbol sansininda yaninda olmasini cok istiyorum.
Son olarak birde kucuk bir animi paylasmak istiyorum. Bundan yaklasik 8-9 sene once Amsterdam'da Agbim Timur ile hep gittigimiz D'antica adli bir Italyan Restaurantinda yemek yerken bir baktik arka masimizda Frank Rijkaard ve Ruud Gullit yemek yiyorlar. 1988 yazinda Hollanda Avrupa Sampiyonu oldugunda, Etiler sokaklarinda bisikletlerimiz ile iste Hollanda .... ..... Sampiyon diye dolasmis iki velet olarak hemen masalarina gidip kendilerinden imza almis idim. O gun imzasini aldigim ve ulasilmaz olarak gordugum Frank'in bugun bizim teknik direktorumuz olmasi icimde tarif edilmez bir sevinc ve gurur olusturdu.
Isin ilginc yani yeni ayni Restaurant'da Fatih Terim, Milan'in basina gecmeden kendisinden once A.C. Milan'i calistiran Cesare Maldini ile yemek yemis ve hatta ikisinin resmi bir sure bir duvarda asili idi. Hacidan Ocakbasi gibi her yerde resim olan bir restaurant olarak dusunmeyin bir tek onlarin resmi vardi :)
Frank Rijkaard gibi bir ismi getirebilecegimizi aklimin ucundan bile gecirmedigim icin bizim icin en uygun Teknik Direktorun Co Adriaanse oldugunu dusunuyordum. Rijkaard ayni Co gibi hucum futbolunu seven ve sistemini bu oyun duzeni uzerine kuran bir teknik direktordur. Oynattigi hucum futbolu taktigi ile Euro 2000'nin en guzel futbolunu oynattigini dusundugum Rijkaard, Hollanda'nin Italya ile oynadigi yari final macinda, ilk 90 dakika'da Frank De Boer ve Kluivert'in 2 penalti kacirmasi yetmemis, penaltilarda da 3 penalti kacirarak elenmis idi.
Kadrosu yildizlar ile dolu Barcelona'yi herkes sampiyon yapar gibi sacma sapan konusan insanlara, Barcelona'nin, Rijkaard gelmeden once son sampiyonlugunu 5 sene once kazanmis ve bu bes yil icinde ligde sadece bir kez ilk uce girebildigini hatirlatirim.
Sparta Rotterdam'da gecirdigi basarisiz bir sezondan sonra teknik direktorluge 1 yıl ara veren Frank, bu sure icinde bir futbol kulubunun nasil isletilmesi konulu bir kitap yazmak istemis ancak Cruyf'un tavsiyesi uzerine Barcelona'nin basina gecince bu calismalarinin Barcelona ustunde pratikde uygulamasi sonucunda buyuk basarilar elde etmistir.
Frank karekter olarak oyunculara bagirarak kendisini kanitlama yerine, sakin ve guven verici konusurak onlarin guvenlerini ve saygisini kazanmak ile unlu bir teknik adamdir.
Barcelona'ya ilk geldiginde verdigi bir demecde, Kulubun kazanma zihniyetini kaybettigini, Taraftar-Yonetim- Futbolcu ucgeninde buyuk bir hayal kirikligi ve uzuntu oldugunu, takimin yetenekli oyunculardan kurulu olmasina ragmen fundamental olarak iyi durumda olmadiklarini ve bunlarin sonucunda takim oynunu oynayamadiklarini soylemis idi.
Ilk olarak bu konunun uzerine egilen Rijkaard, oyuncularina tekrar kazanma ruhunu kazandirdi. Kenetlenen bir takim oldugunda basarinin mutlaka gelecegini inanan Frank, milyonlar kazanan bu futbolcularin baskasina onemsiz gelebilecek cok kucuk seylerden bile mutlu olabilecegini, oyunculari motive ve mutlu etmek icin farkli farkli yontemleri deneyerek basarili oldu.
Frank, ilk 11 oyuncularini motive etmenin kolay oldugunu ancak asil mutlu edilmesi gereken futbolcularin ilk 11'e giremeyen oyuncularin oldugunu soyleyen Rijkaard basarinin anahtarini hep calismak, arastirmak ve dogru takim ruhunu yakalayayip her futbolcunun kendine has ozellikleri olan bir birey oldugunu hic bir zaman unutmamakdan gectigini soylemistir.
Sanirim yukarda yazdigim seylerden cogu bizim takim icinde gecerlidir. Iste bundan dolayi gecen sene Skibbe ile yapilan yanlis teknik direktor seciminden dolayi (Daha once soyledigim gibi Bulent Korkmaz bu basarisizlikta en son suclanmasi gereken kisidir) agir hasarlar almis Galatasaray'i toparlamak icin ne yapmasi gerektigini bilen bir hocanin basimizda olmasi bizim icin buyuk bir transfer ve vizyon degisikligi basarisidir.
Futbolculuk kariyerinde tum donemlerin en iyi defans yapabilen takimlarindan biri olan A.C. Milan'in teknik direktoru Arrigo Sacchi'nin taktiksel metotlarini kavrayan Frank ayni zamanda tum zamanlarin en iyi hucum futbollarindan birini oynayan Hollanda Milli takiminda (1988 Avrupa Sampiyonlugu donemleri) oynamasini kendisi icin buyuk bir sans oldugunu dusunuyorum.
Barcelona'yi calistirdigi gunlerde bir arkadasinin kendisine senin antrenorluk stilin Milan'in defansif disiplini ile Hollanda'nin total hucum futbol mantiletisinin birlesmesinden sonra ortaya cikardigi bir karisim oldugunu soyledigini, kendisininde bu yoruma cevaben, ben bu konuda basarili olmus hucum ve defansda marka olmus 2 futbol kavramini birlestirmeye calistigini soylemistir.
Rijkaard elbette yanlis oyuncu degisiklikleri yapacak, Turkiye'de oynanan futbola alisana kadar taktik hatalarda yapacaktir.
Acikcasi Cevat Guler'in gorevden alinmasi beni endisilendirdi. Herkesin bildigi uzere Rijkaard'in bir Turk yardimcisi olmayacak. Evet futbolun dili birdir ama ornek vermek gerekirse, Ne Rijkaard'in nede Neeskens'in Balili'nin cok hizli bir futbolcu oldugu icin onlem alinmasi gerektigini, (3 sene once oynanan Sivas-Fenerbahce macinda Zico'nun yorumlarini hatirlayin) yada Sivas'in orta sahasinda oynayan Sezer Batur'un uzaktan cok iyi sutlari oldugunu veya Musa Aydin'in defansin arkasina kosu yaparak gol veya assist yaptigini, Tabata'nin ara paslarina onlem alinmasi gerektigini bilebilir. Su an Ispanyol milli takimini calistiran Del Bosque'nin Besiktasi calistirdigi donemde Turk bir yardimcisinin olmadigini bunun sonucunda ayni sorunlar ile karsi karsiya kaldigini hatirlatir ve yonetimin Rijkaard'i bu konuda mutlaka ikna etmesi gerektigini dusunuyorum. Bu gorevi birikimi, tecrubesi ve adam gibi adam olma ozelligininin yani sira Turkiye ligini cok iyi taniyan ve ayrica cok iyi bir Galatasarayli olan Bulent Under'in yapabilecegini adamin Sinan oldugu kadar eminim.
Tum bunlarin sonucunda, mutlaka kotu oynadigimiz belkide cok agir yenilgilerde alacagimiz gunler olacaktir. Ancak boyle bir teknik direktoru takimin basina getirdiysek kendisine istediklerini uygulamasi icin her turlu yardimin yapilmasi gerektigini dusunuyorum.
1996-2002 yillari arasinda 2 teknik adam (Fatih Terim, Mircea Lucescu) gorev alan Galatasaray'da, 2002-2009 yillari arasinda 6 (Fatih Terim, Gheorghe Hagi, Eric Gerets, Karl Heinz Feldkamp, Michael Skibbe, Bulent Korkmaz) Cevat Guleri 'de sayar isek 7 teknik direktor gorev aldigini hatirlatir, Rijkaard 'in Galatasaray icin dogru bir tercih oldugunu, bu sene Ligi 5.cide bitirse bile biz hocamizin arkasindayiz demeclerini dinlemek istemedigimi, Bu vizyon sahibi insanla ile mutlaka devam edilmesi ve kendi sistemini oturtmasina izin verilmesi gerektigini dusunuyorum.
Servet'in satildigini dusunursek, direk ilk 11'de oynayabilicek olan 4-5 dogru takviye ile Rijkaard'in elinde basarili olabilecegimiz cok iyi bir iskelet kadro var. Sonucda 2006 yilinda Uefa tarafindan yilin en iyi teknik direktoru secilmis (Bu odul 2006 yilindan sonra kaldirildi) olan Rijkaard artik Galatasarayimizin basinda ancak Rijkaard'in elinde sigirli bir degnek olmadigini, herseyi 2 ayda istedigi duzene ve sisteme oturtmasi imkansiz oldugundan sonuclar ne kadar kotu olursa olsun, kendisine hak ettigi destegi verip "SABIRLI" bir sekilde arzuladigimiz takimi yaratmasini beklemeliyiz diye dusunuyorum.
Frank'in kariyeri ortada olmasina ragmen Ulkemizde yasayan 70 Milyon Teknik Direktoru sadece bir bilemediniz iki ay susturabilecek oldugunu cok iyi bildigimden futbol sansininda yaninda olmasini cok istiyorum.
Son olarak birde kucuk bir animi paylasmak istiyorum. Bundan yaklasik 8-9 sene once Amsterdam'da Agbim Timur ile hep gittigimiz D'antica adli bir Italyan Restaurantinda yemek yerken bir baktik arka masimizda Frank Rijkaard ve Ruud Gullit yemek yiyorlar. 1988 yazinda Hollanda Avrupa Sampiyonu oldugunda, Etiler sokaklarinda bisikletlerimiz ile iste Hollanda .... ..... Sampiyon diye dolasmis iki velet olarak hemen masalarina gidip kendilerinden imza almis idim. O gun imzasini aldigim ve ulasilmaz olarak gordugum Frank'in bugun bizim teknik direktorumuz olmasi icimde tarif edilmez bir sevinc ve gurur olusturdu.
Isin ilginc yani yeni ayni Restaurant'da Fatih Terim, Milan'in basina gecmeden kendisinden once A.C. Milan'i calistiran Cesare Maldini ile yemek yemis ve hatta ikisinin resmi bir sure bir duvarda asili idi. Hacidan Ocakbasi gibi her yerde resim olan bir restaurant olarak dusunmeyin bir tek onlarin resmi vardi :)
0 yorum:
Yorum Gönder