4.06.2009

Tersten Düze Bir Christoph Daum Analizi

Kokain skandalı sonrası Daum'a karşı Almanya'da
çok sert bir cephe oluşmuştu. Bu karikatür bunun iyi bir örneği
Kaynak: NTVMSNBC Arşivler


Eğer haberler doğruysa, Christoph Daum 4. kez Türkiye, 2. kez de Fenerbahçe'de. Almanya'nın en tartışılan hatta dalgası bolca geçilen teknik direktörü Daum, şekil 1A'da görüldüğü gibi çok acımasız karikatürlerin de konusu olmuştu. "Kokain" skandalından sonra, Almanya'nın başına geçme hayalleri kurarken kendini İnönü'ye zor atan Daum, Beşiktaş'ı rehabilitasyonu için kullanmıştı. Açıkçası 2. döneminden aklımda kalan şey dağınıklık sadece. Takım dağınık, zaten Daum kadroyla oynamaya bayılıyor, kimse ne oynadığını, nasıl oynadığını bilmez halde savruluyor. Nitekim başarısız bir sezondan sonra, Daum madem Almanya'ya gidemiyorum o zaman "yavru vatan"a giderim diyerek Viyana'ya göçtü. Sonrası malum; Avusturya Şampiyonluğu Daum'un bu taraftakini kredisini arttırdı, krizdeki Başkan Yıldırım Daum'u takımın başına getirdi ve sonra üst üste iki şampiyonluk geldi. Hikayenin bu tarafını herkes az çok biliyor fakat benim bahsetmek istediğim konular Daum'un kariyeri'nin en başlarına VFB Stuttgart günlerine kadar gidiyor:

"Daum pek çok başarılı teknik direktör gibi çok hırslı bir yapıya sahiptir, fakat onun hırsı işini iyi yapmakla ilgili değildir sadece: kendini 40lı yaşlarının ortasında beklenmedik bir şekilde içinde bulduğu yabancı bir dünyada yeniden inşa etmek ve ispatlamak ister."

1991-92 sezonu Bundesliga'nın en çetin sezonlarından biri olmuştur; tam 40 yıl sonra, Stuttgart yeniden şampiyon olmuştur. Başabaş geçen ligde, Dortmund'un 1 puan önünde şampiyon olan takımın başındaki isim Cristoph Daum'dur. Şampiyon kadroda Mathias Sammer ve Eike İmmel gibi yıldızların yanı sıra bize tanıdık iki daha vardır, Sverisson ve Gaudino. İzlandalı'yı Beşiktaşlılar şampiyon olan 94-95 kadrosundan hatırlayacaklardır, Gaudino ise çok daha sonra, kariyerinin sonunda, biraz da emekliliğe yumuşak geçiş yapmak için Antalyaspor'un yolunu tutmuştu. 1990'da, iki Almanya'nın birleşmesi en çok Stuttgart'a yaramış gibiydi çünkü şampiyonluktaki aslan payları 2 Doğu Alman'a aitti: Daum ve Sammer.

"Christoph Daum, sınırın öteki tarafından geldiği için Almanya'nın futbolunu yöneten elitin yörüngesinin dışında kalmıştır hep. Tabi burada yönetici elit derken aslında tek bir kişiden sözedebiliriz, Franz Beckenbauer..."

Daum'un Doğu Almanya'da doğmuş ve Almanya birleşene kadar orada yaşamış olduğu gerçeği bizim medyamızda pek dillendirilmez fakat Daum'un bizim kafamızda tipleştirdiğimiz Almanlar'dan daha farklı bir mizaça ve bakışa sahip olmasında Doğu Almanlık bence çok kritik bir faktördür. Daum'un dengesiz karakterinde aslında tam da Doğu Bloğu İnsanın tipik özelliklerini görürüz, hem kapalı devre bir çevrede yaşamanın getirdiği naiflik, hem de kendini kapitalist yeni dünyaya adapta etmedeki müthiş hırs. Daum pek çok başarılı teknik direktör gibi çok hırslı bir yapıya sahiptir, fakat onun hırsı işini iyi yapmakla ilgili değildir sadece: kendini 40lı yaşlarının ortasında beklenmedik bir şekilde içinde bulduğu yabancı bir dünyada yeniden inşa etmek ve ispatlamak ister. Almanya'nın birleşmesinden sonra, çok az Doğu Alman kendini eski hayatındakine benzer ya da daha iyi bir pozisyonda bulabilmişti. Her ne kadar kağıt üstünde Almanya birleşmiş gibi görünse de, işin sosyo-ekonomik tarafında Batı Almanya Doğu Almanya'yı yutmuştu. Hayatın her alanında kendini hissettiren bu durumdan futbol da nasibini almıştı: Birleşen Almanya'nın yeni milli takımında Doğu Almanya'dan gelen bir avuç oyuncu vardı, bu oyunculardan da sadece ikisi Bundesliga'da yıldız kategorisine ulaştı: Mathias Sammer ve Ulf Kirsten... Gariptir, Daum bu oyuncuların ikisiyle de çalıştı, 2 oyuncudan Sammer Stuttgart dönemini temsil ederken (kendini tanıtma dönemi), Kirsten ise Leverkusen'de geçen hırs dönemini (başarı var ama tescillenmiyor, bu yüzden Daum kendini bir türlü ispat edemiyor) temsil etmektedir.

Daum'un Leverkusen dönemi başarı ve ardından gelen çöküşle kariyerindeki en dramatik dönemdir. Dramın bir tarafında Leverkusen gibi ortalama bir takımdan şampiyonluk adayı yaratıp, bir türlü şampiyon olamaması dururken, diğer tarafta da bütün bunların getirdiği baskıyla başlayan uyuşturucu problemi bulunmaktadır. Christoph Daum, sınırın öteki tarafından geldiği için Almanya'nın futbolunu yöneten elitin yörüngesinin dışında kalmıştır hep. Tabi burada yönetici elit derken aslında tek bir kişiden sözedebiliriz, Franz Beckenbauer... O'nun Alman Futbolu'ndaki rolü, sayfalar dolusu yazı ve incelemeyi gerektirecek kadar karmaşık ve derindir. Euro 96'dan sonra bir anda çöken Alman Futbolu için aranan çözümün Daum olacağı konuşulmaya başlar ve çok ilginçtir ki, tam da bu sırada "herkesin bildiği sır" bir anda ortaya çıkar: Daum kokain kullanmaktadır. Milli Takım görevi apar topar Franz'ın eski öğrencisi Völler'e verilir ve Daum başarıya ve hedeflediği noktaya tam varmak üzereyken Türkiye'ye sürgün edilir. Hikayenin sonrası malum...

"Onun mutlu olacağı tek yer var, onu da kariyeri boyunca asla vermeyecekler.."

Daum, Trappattoni ile beraber Alman medyasının da en çok uğraştığı isimler arasındadır. Başlıktaki karikatür bile eleştirinin dozajını gözler önüne sermektedir. Pek çok Alman'a göre son derece ateşli konuşan ve her daim öfkeli duran Daum, Batı Almanya kökenli medya için fazlasıyla malzeme vermektedir. Çalışan ve başaran Daum, bu haliyle ne Beckenbauer tayfasına ne de Bild ve türevlerine yaranabilmiştir Bundesliga kariyeri boyunca.

Aslında Daum'un hayatı da biraz budur, kimseye yaranamamak, Almanya'da başarıp, Türkiye'ye gitmek; Türkiye'de başarıp, Almanya'ya gitmek, orası olmazsa da yavru vatan Avusturya'ya kapak atmak. Onun mutlu olacağı tek yer var, onu da kariyeri boyunca asla vermeyecekler gibi geliyor bana, o da Alman Milli Takımı'nın başına geçmek.



0 yorum: