Dayanamadım. Normalde internetten gazete okurken hiç kaale almadığım bir yazarken, tatillerde eve döndüğümde Milliyet alındığı için karşıma çıkan yazma özürlü bir spor yazarı kendisi. Bunca senedir Milliyet'de yazan bir adamın dili bu kadar mı kötü olur? Ya da dili bu kadar kötü bir adamı bunca senedir Milliyet'te nasıl yazdırırlar? İslam Çupi'ye özendiği belli. Fakat biri artık Şenay'a sürekli devrik cümle kurarak edebi bir dil oluşturulamayacağını anlatmalı. Fazla örnek aramaya gerek yok işte bugünkü yazısı:
"Fenerbahçe, kadro eşitliği kavramlarıyla asla ölçülemez bir star zenginliğiyle çıkıyordu Denizlispor deplasmanına...
Denizlispor, bir soyunma odası dolusu futbolcusunu satmış veya göndermiş, buna karşın bir o kadar da yeni transferlerle hazırlanmıştı futbol sezonuna. Ama olmuyor işte. Fenerbahçe’nin ilk yarıda Alex’in oyun alanında kurulan pas üretim merkezinde Cristian - Emre - Dos Santos - Kazım hatta Güiza ve Gökhan gibi isimler dahi kolayca top çevirip, atak yollarına adam kaçırmaya uğraşırken, Denizli’nin sahadaki gençleri ve tecrübeli oyuncuları rakiplerini izlemeye mahkumlarmış gibi bir dağınıklık içinde boşa harcıyorlardı zamanlarını.
İlk yarıda kaleci Volkan’a 1-2 kez uzun vurmak görevi düştü ise sadece, sizler varın ne demek istediğimi kolayca anlayın.
Fenerbahçe’nin bu sezon kendinden emin, tüm maçlarda mücadeleye hazır bir ruh haline büründüğü, geçmiş hafta maçlarında olduğu gibi dün gece de açıkça ortadaydı. Savunmada kurulan dengeler, orta alanda mükemmel işleyen pas organizeleri ve topu aniden kanatlarda Kazım ve Vederson’a yayarak rakibin defans kilitlenmelerini çözme maharetleri sarı-lacivertli ekibin bu sezonki kalite iddiaları açısından dün özellikle ilk yarıda gözlere çarpan olmazsa - olmazlarıydı adeta...
Tabi defansta Önder - Bilica birlikteliği yarınlarda güçlü ve çabuk oynayan rakiplere karşı ne gibi açıklar verecek? Güiza’nın geçmiş sezon sonrasındaki bu sene santrfor olarak ortaya koyduğu gol doğurganlığı ne süre devam edebilecek?
Vederson sol kanatta kalıcı mı yoksa gidici mi olacak gibi teknik soruların cevapları, ancak önümüzdeki zamanlarda oynanacak sıkı maçlar sonrası netleşebilir.
İkinci yarı başlarında şehir elektriği kesiliyor ve maç uzun bir süre tatil yaşıyordu. İyi de jenaratörün devreye girememesini Denizli’de hangi mülki amir veya teknik kafa nasıl izah edecek ki Türkiye’ye? Bilindiği gibi jenaratör tüm dünyada elektrikler kesilince devreye girmek için vardır değil mi saygı değer sorumlular?
Neyse... Soğumuş adaleler sonrası devam edilen maçta, tatsız geçen gecede, taraflar karşılıklı ataklarla gol arıyorlar, ama sayıyı bulan takım yine Güiza’nın ayağından Fenerbahçe oluyordu ve özürlü gece sarı-lacivertli takımın ligdeki üç puan siftahıyla sonlanıyordu."
2 yorum:
Kendinisi zengindir, muhtemelen bedavaya yazıyordur yazıları, o yüzden Milliyet'in vazgeçeceğini zannetmiyorum :)
Bir nevi Ömer Üründül kendisi desene. Şu anda herşey çok daha net.. :)
Yorum Gönder