Öncelikle Fotomaç tarz başlık için özür dileyerek başlıyorum, kendimi tutamadım. Dün FB’li bir arkadaşımla maçı izlerken gergin ortamı yumuşatmak için, yarınki potansiyel 'gaste' başlıklarını ararken yaptığımız esprilerden biriydi. Hem Yılmaz Vural, hem de hakem parçası için söylenmesi anlamlı olur.
- İlker Meral’ın maç boyunca yaptığı tek doğru hareket Sancak ve Keita’ya 2. yarıda son derece kararlı bir şekilde gösterdiği sarı karttı. Tanrı’nın elini göz ardı edersek, maç başında ‘sonunda Premier Lig kıvamında kıran kırana bir maç izleyeceğiz’ düşüncem, Kasımpaşalılar’ın kontrolü kaybedip Galatasaraylı oyunculara kasti tekmeleri başlayana kadar sürdü. Eğer o dakikalarda hakem, tek bir pozisyonda insiyatifi eline alabilse, Kasımpaşa’lı oyuncuların maç boyunca yaptığı rakibini sinirlendirici hareketleri engelleyebilmiş olurdu. Ali Güneş’in 2 pozisyonda birden kırmızı kartı haketmesi dışında (ki ilkini görememiş olabilir, ancak ikincisindeki abzürd kararı oyun kural ihlaline bile çekilebilir), bahsi geçen pozisyonda Keita’ya da kırmızı kart gösterilebilirdi, ki o zaman maç sonrası çıkacak haklı cıngarı siz düşünün.
- Çok kısıtlı kadrosuna rağmen, GS’ı durdurabilecek tek kozun çok baskılı ve agresif oynamak olduğunu anlayan, ve şahsi karakterini takımına empoze eden Yılmaz Vural’ı tebrik ederken, maçı son dakika golleriyle kaybetmekten dolayı sarfettiği saçma sapan sözleri duymazlıktan geliyorum.
- Her ne kadar Türkiye’nin görmüş olduğu en kaliteli forvetlerden biri olsa bile Baros, şu anki sisteme Nonda kadar uyum gösteremiyor. Elano-Kewell-Arda-Keita-Aydın pas trafiğine pivot görevi gören, ve sırtı rakibe dönük iyi oynayabilen istekli bir Nonda, attığı golleri bir kenara koysak bile şimdilik ilk 11 için daha mantıklı bir seçim. Rijkaard da bunun farkında olmasına rağmen, Nonda’yı sonradan oyuna sokup Baros’un hücum tarzına bir devre alışan rakibin dengesini dengesini bozmak, taktiksel bir uygulama gibi geliyor bana. Bir nevi, zamanında 2. yarının ortasında oyuna girip takıma vites attıran, ve maçları çevirmeye yarayan Arif Erdem taktiğine benziyor.
- An itibariyle Hakan Balta’nın Türkiye sınırları içinde hala alternatifi yok.
- Kasımpaşa’nın golü çok Avrupai idi.
- Maç boyunca -bu hale kimlerin parası/vergisi ile getirildiği belli olmayan- RTE stadı’nın tribünsüz maraton kısmının ortasındaki simetrik Hayat Ağacı konsantrasyonumu bozup durdu. Kasımpaşa civarındaki tek bakımlı şey o olsa gerek.
- Maçın 86. dakikasında, bu sezon içinde daha önce GS maçı izlememiş arkadaşıma son derece kendimden emin şekilde (tüm 2. yarı tekrarladığım gibi) maçın 3-1 biteceğini söylediğimde ‘şizofren’ damgası yedim. Sanırım Rijkaard ve ekibi tüm rakipleri yakında şizofrene çevirecek. Oyuncu değişiklikleri dışında, Keita-Sancak pozisyon anında Neeskens’in ilk yardım hareketini, ve daha sonra Rijkaard’ın Keita üzerindeki minik operasyonunu izleyin, maçın kaderi 1 dakika içinde nasıl değiştirilir, uygulamalı bir ders izlemiş olursunuz. GS’ın geçen seneden psikolojik olarak en büyük farkı aslında şu: Geçtiğimiz sezonki GS, ancak ilk golü kendi attığında kazanabiliyordu; şu anda ise durum tamamen GS lehine. Maç ne durumda olursa olsun, sistem aynı şekilde işlemeye devam ediyor. Kötü bile oynansa, her maçı bize aynı şevkle ve umutla izletmeye devam ettiren bu takımı izlemeye devam edin.
İlgili Yazılar : Galatasaray,
Kasımpaşa,
Türkiye
0 yorum:
Yorum Gönder