Bayram dolayısıyla bilgisayarımdan ve internetten uzak kalacağım için dizinin devamlılığı açısından,birincisinin üstünden çok geçmeden ikincisini yazmaya karar verdim.Bu isim Kemalettin Şentürk.Kemalettin,bu dizinin,yerini en hakeden ismidir ayrıca.O çoğu gibi apolitik bir tavır sonucu politik bir kimlik taşımak zorunda kalmamış,kendi politik kimliğini isteyerek giyinmiştir....
Sonradan da değineceğim gibi sol görüşlüdür Kemalettin ve bunu saklamaz fakat günümüzün "sol"unda da görebileceğimiz gibi;çelişkiler,zıtlıklar hakimdir Kemalettin'in "sol" anlayışına ve bunların farkındadır,kimini sahiplenir kiminin çelişki olduğunu itiraf eder.Bu anlamda Türkiye'nin gördüğü en olgun futbolcudur Kemalettin.Bu yüzden Oray Eğin'in sorduğu "Sen solcu musun?" sorusuna açık yüreklilikle "Kendime göre solcuyum,mutlaka.Ama yaşantı olsun,içinde bulunduğumuz ortam olsun,mecburi ortamda anafikirlerin birçok maddesine ters düşüyoruz ama görüş olarak öyleyim." diye cevap verebilmiştir.
Avrupa'da,örneğin İspanya'da General Franco'nun faşizminden tüm ülke nasibini almıştır fakat Bask bölgesinde yaşayanların daha fazla yanmıştır canları.O yüzden doğdukları coğrafya bir misyon yükler adeta bölgenin insanına,Basklılar genelde sola yatkın olurlar.Ancak Türkiye için böyle bir şey söylemek mümkün değil tabii.Sebepleri konumuz değil.Konumuz Kemalettin'in ne hikmetse özellikle 12 Eylül öncesi "sol" un kalesi olarak bilinen Artvin'de doğmuş olması.Yani,biraz zorlarsak Kemalettin'in de doğuştan solcu olduğunu söyleyebiliriz.Abilerinden etkilenmiş hayatının her alanında,hem onlar gibi top oynuyormuş hem de onlar gibi solcu olmanın hayallerini kuruyormuş.Bu yüzden bir yandan top oynarken bir yandan da Rus ve Bulgar edebiyatının ünlü isimlerini okumuş.Ve bugün,kendi tabiriyle çoğu futbolcunun kahramanı Abdullah Çatlı iken onun ki Deniz Gezmiş olmuş.Yıllarca "sol" ve futbol aşkı arasında kalmış ve sonunda kararını vermiş:Solcu bir futbolcu olmak!
Futbola Lise'de taşındığı Rize'de başlamış.Kısa sürede yükselmeyi başarmış ve 1991 senesinde Gençlerbirliği'ne transfer olmuş.Gençlerbirliği'nde iki sene oynadıktan sonra 93 senesinde Fenerbahçe'ye transfer olmuş ve böylelikle bir devre damgasını vuracak yolun kapısını açmıştır.Bundan sonra,tüm gözler onun üstündedir artık.Yaptığı her hareket,verdiği her demeç daha ağzından çıkmadan haber olmaktadır.Bunların dışında o futbolda da çığır açabilecek kadar hırslı ve savaşçı bir oyun karakterine sahiptir.Osieck döneminde ilk kez uygulanan ön liberolu sistemin ilk temsilcilerindendir.Perreira da ondan vazgeçemez ve Kemalettin ne hikmetse,hiç bir üstün yeteneği olmamasına rağmen sürekli ilk 11'de görülür.Çünkü illa benzetmek gerekirse Türk futbolunun Gattuso'su dur o.Enerjisi ve hırçınlığı bitmek bilmez.Rakibe durmadan saldırabilir.Tabii hakeme de...Belki oyun karakteri hayata bakışından besleniyordu belki de tam tersi...Kesin olansa Şükrü Saraçoğlu tribünlerinin bir daha asla bu kadar hırçın bir Fenerli göremeyecekleriydi o sahada.Ne Lugano ne yalancı pehlivan Fatih Akyel...Fener macerası sessiz sedasız bitti Kemalettin'in.Gönderilişinin arkasındaki sır perdesi bir türlü aydınlanamadı fakat kendisinin de belirttiği gibi Türkiye'de tarikat veya mafya ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantısı bulunmayan kimse kolay kolay yer bulamazdı kendine futbolda.Sonraları: Diyarbakırspor,Antalyaspor,Kahramanmaraşspor,Osmaniyespor,Kütahyaspor,MustafaKemalPaşaspor,Kırkkalespor gibi bir çok takımda görev alsa da hiç biri listeyi uzatmaktan başka bir işe yaramayacaktı.
Kemalettin'in politik tavrına gelirsek...Öncelikle kendisini sol görüşlü olarak kabul ediyor ve fanatik derecede olmasa da sıkı bir Kemalist olduğunu söylüyor.Bu iki ideolojinin bir araya gelişinden doğan çelişkileri yadırgamıyor,kabul ediyor ve bir anlamda onlardan besleniyor.Atatürk'e zaafı olduğunu kabul ediyor,ona laf uzatıldığında dayanamadığını söylüyor.Fenerbahçe'de oynadığı dönemde İP'ye(İşçi Partisi) oy vereceğini açıklamış ve bu anlamda bir ilke de imza atmıştı çünkü Türk futbolunun belki de yüzde 95'i böyle bir farklılığa tahammül dahi edemiyordu.Uche'nin Ebru Gündeş'in klibinde oynamasından sonra şakayla karışık da olsa "ben de Ahmet Kaya'nın klibinde oyanamak istiyorum" dediği biliniyor.Ayrıca Susurluk'ta kaza yapan makam aracının içinde ölü bulunan eski Fenerbahçe yöneticisi Hüseyin Kocadağ'ı anmak için onun adının yazılı olduğu pankartla sahaya çıkan Fenerbahçe'de,o pankartı taşımayan tek isim olarak da dikkat çekmişti.Son olarak da, Türkiye'de çok büyük ihtimalle hiç bir futbolcunun yapmadığı Susurluk'un aydınlanması için bir dakikalık karanlık eylemine katılmış olduğunu belirteyim...
Serdar Topraktepe örneğinde olduğu gibi,futbolcunun hangi ideolojiye inandığı önemli değildir.Önemli olan,futbolcunun kendine has özellikleriyle var olabilmesidir.Hoş bu hayatın her alanında geçerlidir...Fakat bugün geldiğimiz noktada Kemalettin'in Fenerbahçe'den gönderilmesini ya da sadece 5 kez Milli formayı giymesini sadece Kemalettin'in yeteneksizliğine bağlayamayız sanırım.Kimsenin inandığının,yaptığı işe engel olmaması gerektiğini savunanların öncüsüdür Kemalettin ve en son geçen sezon Hacettepe'nin teknik kadrosunda görülmüştür.
İlgili Yazılar : Araştırma,
Kemalettin Şentürk
1 yorum:
İşçi partisine oy vereceğini söylediği zaman Fenerbahçenin başkanı Gün Sazaktı(MHP'lidir kendisi) yanlış hatırlamıyorsam bugün hala gözümün önündedir o gazete küpürü, gerçekten de çok mücadeleci bir futbolcuydu ondan sonra bir Tuncay geldi zaten karakterli futbolcu olarak.
Yorum Gönder