16.12.2009

Demirören Yönetimi FM 2010'da Dosta korku, Düşmana Güven Sağlıyor



FM 2010'a nihayet ben de geçtim. Bu sefer fantazi olsun diye oyunu steam'den aldım. Tabi steam'den alınan oyunlarda scout programlarının çalışmaması beni oyun içindeki scoutlara ve menejerlik hislerime mahkum bıraktı.

Bu da yetmezmiş gibi "Demirören Sorunsalı" burada da beni bırakmadı. Takdir edersiniz ki, ilk oyunumu Beşiktaşım ile oynamak istedim. Ligimizi seçtik, profilimizi girdik. Sırf yabancı oyuncular gelirken sempati toplar diye, ingiliz-arjantin çifte vatandaşlığına sahip eski uluslararası futbolcu profilimle Beşiktaş'ın başına geçtim. Bütçelere falan bakayım derken, ilk şokla karşılaştım: 1,5 milyon civarı transfer bütçesi ve zarar eden bir maaş dengesi. Bir önceki FM'ye göre, Türk ligindeki oyuncuların da fiyatları acaip şişmiş. Nobre 2 milyon avro alıyor yılda ve değeri tam 8,5 milyon avro. Fakat 1 milyona bile satamıyorsun! Bobo'da da aynı sorun var. Yabancı kontenjanı dolmus durumda, yeni gelenleri zaten hemen satmak mümkün değil. Fazladan, 9. yabancı olarak sakat Delgado ve 10. sırada da hala Gordon var. (Ben o adamdan kurtulduk sanıyordum.)

Para yok, birazcık olanı da maaşı dengelemek için veriyorsun, kontenjan dolu, 5 tane forvetin var ama Rıdvan dışında doğru düzgün sağbekin yok, yabancı oyuncularına talip yok... Kısacası Beşiktaş oyunum can sıkıcı başladı. Birazcık paramı ben de koçlara yatırdım. Zira FM 9.0.3 yamasından sonra farketmişinizdir, koçların antremanlara etkisinde değişiklikler oldu. Disiplin, motivasyon ve kararlılık da en az antreman beceresi kadar etkin. Sağolsun, Marrone dışında da doğru düzgün koçum yoktu, hepsiyle yolları ayırdım.

Peki Beşiktaş'ta herşey kötü mü? Sanırım en yetenekli genç Türk oyuncuların bazıları bende. Batuhan oyunun en önemli Türk hot prospect'i. İsmail Köybaşı ve Rıdvan da fena değil, gelecek yıllarda daha da iyi olurlar. Ortasaha'da anlaşılan Onur'un tranferini FM scoutları iyi takip etmiş. O da kalburüstü bir oyuncu. Fakat FM 2009'dan beridir Beşiktaş'ta en favori adamım geleceğin DMC'si NECİP UYSAL. Ligin ilk maçında sonradan oyuna girip, galibiyeti getiren golü attı. Ertesi gün Real Madrid kapıma dayandı. Verdikleri rakamı düşük bulduğum için ("Necip'in kariyer planlamasını ben yapıyorum") kabul etmedim tabii ki...

Klüp ayrıca her ay borç da ödüyor. Bu da bütçeyi bayağı kötü yönde etkiliyor, 2018'e kadar sabredebilirsem borç vadesi dolacakmış. Ayrıca, fıkra gibi ama tam 14 futbolcu ile "first team" sözü verilerek sözleşme imzalanmış. Ayrıca "key player"lar var, onlardan bahsetmiyorum bile. Artık oyuncularım mutsuz olmasın diye, maça çıkarken sahaya ayak basan ilk 11 oyuncuyu first team'e koyacağım. Gücenmek yok, sona kalan dona kalır!

Parasızlık, oyuncudan kurtulamama, maaş ve sözleşme problemleri üzerine yönetim bir de benden şampiyonluk istedi. İşte o an, oyunun vardığı gerçekçilik düzeyini görünce ne yalan söyleyeyim gözlerimden iki damla yaş süzüldü. Parasızlık, kötü yönetim ve bi de üstüne gerçekdışı istekler... İşte karşımda tam bir Demirören Yönetimi bulunuyordu.

2 yorum:

SirEvo dedi ki...

Gordon bu GS'nin rakibinde oynuyor, izliyorum da harbiden bizim takıma bu adamlar nasıl geliyor anlamıyorum. Adamın oynadığı takım GS'nin yedek kadrosuyla bile başa çıkamıyor. Tamam 1-0 öndeler şu an ama bu kadar beceriksiz olunmaz ya. İkinci yarıda 2 gol atıp yener muhtemelen GS ama bu Avrupa Ligi ölmüş ağlayanı yok vallaha...

Volkan dedi ki...

Gordon'u Graz'a herhalde ömrübillah kiraya verdik.

Daum'un bize aldığı ve 16 dakika oynayıp giden brezilyalıdan sonra herhalde beşiktaşta en az kalmış yabancıdır bu.