22.05.2010

Karşıyaka'nın Bahtsızlığı

Perşembe akşamı arkadaşlarla beraber Karşıyaka tribünlerindeydik. İzmirle bir alakam olmamasına rağmen, Karşıyaka ve Göztepe takımlarının oluşturduğu lokal rekabeti her zaman takdir etmişimdir. İzmir'in takımlarından bu sene en bahtlısı kuşkusuz Bucaspor. Bucalılar tarihlerinde ilk kez Süperlig'e çıkarlarken, Süperlig'in (Eski adıyla Birinci Lig) eski gediklilerinden Karşıyaka ve Altay da yükselme grubunda Süperlig'e kalan son bileti kapmak için kıyasıya bir mücadeleye girdiler.

Karşıyaka son yıllarda sık sık Süperlig'in kapısını çalıyor fakat bir türlü istenen, özlenen Süperlig Karşıyakalılara kısmet olmuyordu. Perşembe akşamı da benzer bir durum yaşandı; Ziya Doğan'ın yönetiminde tam bir "Mahmutpaşa kesimi Lucescu futbolu" oynayan Konyaspor, tek şut ve tek golle maçı aldı. Karşıyaka adına ilk yarıda sahada hiç bir şey yoktu. Konyaspor çok sakin bir oyun ve sıkı alan savunması ile Karşıyaka ortasahasını sindirdi. Arada da kanattan bindirmeler ile gol aramaya çalıştı. Konyaspor'da Ziya Doğan'ın çanta oyuncularından  Celalettin Koçak gibi fuleli açıkların olmayışı Karşıyaka için olumlu bir durumdu; defansı ağır olan Karşıyaka kalesinde daha fazla gol görebilirdi.

İkinci yarıda ise, özellikle de taraftarın desteği ile Karşıyaka oyunun hakimi oldu. Fakat ortasahada Kıvanç Karakaş dışında ayağına top yakışan ve iyi top dağıtan oyuncu yok. Bu arada Kıvanç için ayrı bir paragraf açmak lazım, kendisi 1985 Üsküdar doğumlu ve bu sezonki performansı ile pek çok Süperlig ekibinin ilgisini çekiyor. Bu maçta da, Karşıyaka adına kritik pas ve şutların çoğu onun ayağından çıktı. Onu yakında başka bir takımda görebiliriz.



Erdoğan Arıca, Ziya Doğan'dan önceki Anadolu takımı hocası neslini temsil ediyor. Ziya Doğan ve benzerleri Lucescu başta olmak üzere İtalyan ve Doğu Avrupa futbol ekollerinden etkilenirken, Arıca ve nesildaşları daha çok uzun toplar ve doldur-boşaltlar ile rakibin üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. Açıkçası bu sistem bana artık eskimiş ve geçerliliğini çoktan yitirmiş bir sistem gibi geliyor. Zaten Ziya Doğan'ın fizik gücü kuvvetli takımı karşısında yüksek topların çoğu geri döndü, 2. yarı Karşıyaka dominasyonu ile geçmiş gibi görünse de aslında topu topu birkaç ciddi pozisyon yaratılabildi.

Karşıyaka'nın aslında bu futbol anlayışı ile buraya kadar bile gelmesi mucize ..... dememek lazım çünkü bunun arkasında bence tek bir cevap var: Reha Kapsal. Reha hoca -ki kendisi Rıdvan Şimşek gibi bir yıldızı  da futbolumuza kazandırmıştır- geçen sezon adeta yeni baştan kurduğu takımla ve dar bütçeyle büyük başarı elde etti. Kurduğu bu kadro, kendisi klüpten ayrılsa da yine de aynı sinerji ile devam etti ve bugünlere geldi. Reha Hoca ilginç bir kişilik, takım kurma ve genç oyuncu bulma özellikleri ile bana Ersun Yanal'ı hatırlatıyor. Ersun Hoca'nın kurduğu Manisa ve Trabzon takımları kendisinden sonra gelenler tarafından korundu ve çeşitli başarılara ulaştılar. "Takım  kuran hoca" ile "Takım yöneten hoca" farklı şeyler gibi, bazen ikisi birden yürümeyebiliyor, sizin kurduğunuz takımı başkaları alıp başarıya ulaştırıyor. Umarım Reha Hoca zamanla sadece takım kuran değil, kurduğu takımla Süperlig'e çıkan hocalardan olur zira onun gibi yetenekli hocalara ne kadar ihtiyacımız olduğunu bu sezon hepimiz Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam örneğinde gördük.

Karşıyaka taraftarına değinmeden geçmemek lazım çünkü onlar gecenin gerçek şampiyonlarıydılar. Tribünlerde Konyalı ve Karşıyakalı taraftarlar nerdeyse eşit sayıda olmalarına rağmen (Karşıyaka biraz daha fazlaydı) organize şarkı ve tezahüratlarıyla rakip taraftarları susturdular. Konyalılar 80. dakikadan sonra biraz da umutları azalan Karşıyakalıların izin vermesiyle, seslerini duyurmaya başladılar. Sahada maçın hakimi ve galibi Konya, tribünlerde ise Karşıyaka idi.

Süperlig'e çıkmaya çok yaklaşan Konyaspor'a tebrikler, Karşıyaka'ya da geçmiş olsun....

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bir konyalı olarak karşıyaka tribünlerini hep kıskanmısımdır fakat konyasporun süper lige cıkmasını ınsanlar neden yadırgıyor anlamıyorum altay ve karşıyaka cok marka takımlarsa simdiye kadar coktan cıkmalılardı