30.09.2008

Fenerbahce Kalesinde Kirilma Noktasi


Bir kac gun once Volkan Babacan'la (bundan sonra Babacan) ilgili onu oven bir yazi yazmistim. Aragones de beni duymus olacak ki Babacan'i bu aksam ilk onbirde oynatacakmis. Riskli bir karar oldugunu kabul etmekle birlikte, bu aksam Fenerbahce kalesinde tarihi anlardan biri yasanabilir diye dusunuyorum. Rustu'nun Engin'i, Volkan Demirel'in de Rustu'yu yedek kulubesine gonderdigi gibi, bu aksam Babacan, Demirel'i erken emeklilige gonderebilir. Fenerbahce taraftarinin da acikcasi buna cok uzulecegini zannetmiyorum.

Edit: Aragones kararini degistirip Demirel'i oynatti, o yuzden bu yazdiklarimi simdilik dikkate almayin lutfen.
Devamı - Fenerbahce Kalesinde Kirilma Noktasi

"Sizin hiç Alpaslan’ınız öldü mü?"


Radikal Yazari Banu K. Yelkovan'in duygusal yazisi:
"Aynı anlamsız tezahüratı, bir profesöre ve bir ilkokul mezununa, bir üst düzey yöneticiye ve kapıcısına omuz omuza yaptıran neydiyse artık, benim sevdiğim tam da oydu... Soğuk havalarda tribünde bir avuç olmanın hissettirdiği ayrıcalığı sevdim ben... Soğuktan donmaya ramak kala patlayan ve tek amacı bizi zıplatarak ısıtmak olan “Çıldır, çıldır, çıldırmayan...” tezahüratını sevdim... Hava ne kadar soğuk olursa olsun, tribünde hissedilen ‘Aslında o kadar da soğuk değil!’ duygusunu sevdim... Yağmurda ıslandığını fark etmeden ıslanmayı, güneşte yandığını anlamadan yanmayı sevdim...
İlk defa çıktığı kız arkadaşını maça getirip, galibiyet sonrası tezahürat yapa yapa eve gittiği için kızı statta unutan salak tribün arkadaşımı sevdim... Her maçı falancanın sağında filancanın solunda, sezonlardır yıkanmayan kokuşuk (aka uğurlu) formasıyla seyretmezse o maçın kesin kaybedileceğine inanan naif erkekleri sevdim... “Bu erkekler neden sadece statta naif?” diye düşünmeyi sevdim... Gittiğimiz fasıllarda bazı şarkıların ‘orijinal’ versiyonunu hatırlamamayı, büyük bir ciddiyetle, kimseye fazla çaktırmamaya çalışarak tribün versiyonunu söylemeyi sevdim... Alelade bir şarkı radyoda çalarken içimden, sırf o şarkı bizim takım gol attığında statta çalan şarkı olduğu için kendimi ‘Gooool’ diye bağırırken yakalamayı sevdim... Maç öncesi tahmini 11’ler yapmayı sevdim... Maç sonrası ev yolunda maç kritiği yapmayı da... Hagi’yi sevdim ben... Hooijdonk’u sevdim... Nouma’yı da...
Ama ben en çok tribünde edindiğim arkadaşları sevdim... En sağından başlayıp, ortasından geçip, en solunda karar kıldığımız tribünde yanında oturduğumuz Sarı’yı, Nevzat’ı, Bülent’i, Emin’i, Zafer’i, Burak’ı, Alpaslan’ı...
Maça gidince orada olduğunu bildiğin bir şeydi Alpaslan... Nasıl Galatarasay’ın tam kafandaki olmasa da öyle ya da böyle bir 11’le sahaya çıkacağı kesinse, Alpaslan’ın da orada olacağı kesindi... Aşağıda durur, pankartları tek tek astırırdı... “Kanka, üst üste gelmesin” derdi... Tribünde kavga da gördüm, korkunç yenilgiler de, ama Alpaslan’ın gülmediğini hiç görmedim ben.... Basketbol maçında da oradaydı, deplasman maçında da... Bursa deyince Ebru telefonda, “O maç haftaya değil miydi?” diye düşündüm anlamsızca...
Bizim arkadaşlarımız daha hiç ölmemişti Alpaslan... Annemlerin uzaktaaaan ahbaplarının başına gelen bir şeydi ölüm... “Kaç yaşındaydı?” diye sorunca “83” cevabıyla gizlice iç rahatlatan bir şeydi... Ama meğer ölüm varmış, korku varmış, bu dünyanın sonu varmış... Sayende onu da öğrendik Alpaslan..."
Devamı - "Sizin hiç Alpaslan’ınız öldü mü?"

Istakoz



Kınalıadasporda başlayan kariyeri sonra Beyoğluspor ve ardından Beşiktaş JK'da devam ettirdi. Oradan İtalya'ya Sicilya üzerinden giriş, Palermoda bir sezon. 28 maç 13 gol... Sonra İtalya'ya kadar gitmişken Roma'yı görmeden olmaz demiş, SS. Lazio'ya transfer olmuş. Oradaki kariyeri daha da parlak, 29 maçta 16 gol. Sonra tekrar Palermoya dönüş. 3 sezonluk İtalya macerasından sonra Galatasaray'a dönüş ve sonrasında futbolu bırakması.

Şükrü Gülesin Türk Futbolunun ilk uluslararası yıldızı olmuştu. İtalyan futbolunun Türk futbolculardan haberdar olmasını sağlamış, onun Türkiyeye dönüşünden bir kaç yıl sonra aynı dönemlerde Türkiye diğer iki büyük klubünün iki büyük yıldızını - Can Bartu ve Metin Oktay'ı- da Seria A'nın farklı takımlarına göndermiştik. Hatta Can Bartu resmi olarak Avrupa Kupalarında Final oynayan ilk Türk futbolcusuydu. Fiorentina formasıyla ile oynadığı bu maçta, Glasgow Rangers'ı yenerek kupaya uzanan Floransa ekibi sayesinde Bartu da bu başarıdan üzerine düşen payı alıyordu.

Şükrü Gülesin ile ilgili bildiğim en güzel anı ise bize bir zamanlar futbolun ne olduğunu çok iyi anlatıyor. (Hikaye Yiğiter Uluğ'un Haticeye Mektuplar Kitabından alınmıştır.)

1974 dünya kupası finalini izlemek için Almanya Münih'e gelen ekipten Şükrü Gülesin, maç sonrası acıkan karnını doyurmak için kafileyi peşinden yolda gördükleri bir İtalyan lokantasına sürükler. Spagettileri söylenirken, Gülesin 15-16 yaşlarındaki garson çocuğa italyanca sorar:

"Hangi takımı tutuyorsun"
"Lazio."
"Sukru Gulesin'i tanıyor musun?"
"Hayır."
"Baban da lazio'lu mu?"
"Evet"
"Ne yapıyor şimdi?"
"İçerde, mutfakta."
"Git, babana "Sukru Gulesin geldi seni görmek istiyor" de."

Çocuk biraz şaşkın, biraz da zorlama şekilde içeri gidiyor.
O içeri giderken biz de geçmişe dönelim,
Şükrü Gülesin'in İtalya'da fırtına gibi estiği yıllar. Palermo'daki başarısından sonra daha büyük bir ekibe, Lazio'ya transfer olur Gulesin. Orada da gollerine devam eder. İlginçtir, her mac sonrası evinin kapısına asılı bir istakoz buluyor. Ne kendisi ne de eşi iskatozları bırakan şahsı görmüyorlar. Hatta bir kaç kere sabahlayıp kapının başında meçhul yabancının gelmesini beklerler fakat yabancı ikisine rağmen yine her pazar akşamı kapılarına semiz istakozları bırakmaya devam eder.

Restorana dönelim yine,
Çocuğun mutfağa şaşkın ve biraz da isteksizce yönelmesinden hemen sonra, içerden Şükrü Gülesin'in yaşlarında bir adam heyecanla çıkıverir. Islak ellerini önlüğüne siler ve italyanlara özgü o abartılı ama samimi micazıyla "Sukru, Sukru, inananmıyorum buna. Bir mucize olmalı" diyerek gider sarılır eski laziolu futbolcuya. Gulesin biraz da bu ilginin saskınlıgında sorar adama:
"Demek beni hatırladın?"
"Nasıl hatırlamam? Sen benim en sevdiğim futbolcuydun." der ve sonra biraz da mahcup bir tonda devam eder. "Peki sen istakozları hatırladın mı? Hani pazar geceleri kapında bulduğun istakozları."
"Evet..."
"İşte o istakozları getiren bendim. Balık halinde çalışıyordum o zamanlar."

.........

Elbette bu hikayenin anlatılmasında bir amaç var. Bugün bayram, yine nerede o eski bayramlar nostaljisinin yapılacağı bir dönem. Kuşak olarak kendi değerlerimizi yaratacağımız yaşlardayız artık, nostaljiler bize göre değil. Fakat konu futbol olunca insan ister istemez Şükrü Gülesin ve İtalyan aşçı arasında katıksız futbol aşkını aramıyor değil. Ne en görkemli stadlar, ne takımınızın kar yaptıran hisse senedi, ne milyon dolarlık transferler. Futbol bir aşktı, hele bütün dünyayı yıkan bir savaşta yitirilen onca sevilmiş insandan sonra futbol son kalan aşktı avrupa için. Futbolcular da bu aşka ilham veren sanatçılardı. Avrupa 2. dünya savaşından sonra kendi yıkıntılarından yeniden yükselirken futbol da bu rönesansın en önemli ayağı idi. Görkemli bir gösteriydi, stadlarda sadece şanslı bir grup insanın izlediği bir gösteri. İtalyan aşçının Şükrü'sü vardı her pazar stadyumda izlediği, Madridlilerin Di Stefanosu gibi, Macarların Puskas'ı gibi. Televizyonda hiç gitmediği bir stadın hiç görmediği takımında değildi bu yıldızlar. Gece kapısına bir adet teşekkür hediyesi bırakacak kadar yakındı çünkü evi duvarlarla örülü sitelerin arkasında, son model güvenlik sistemleri ile donatılmış değildi. Büyük olasılıkla Şükrü de zaten canı balık çektiği zaman aynı hale gider oradan alışveriş yapardı.

Avrupada futbol böyle doğdu. Her şehrin, her kasabanın gurur duyduğu bir takımı vardı. Avrupalılara tuttuğu takımlar hayata tutunma azmi verdi. Yıldızlarını kendi ailesinden biri gibi sevdi, çünkü futbolu sevdi skoru değil. Kazanmayı sevdi ama kaybedince de yanlarına gidip teselli etti. Milyar dolarlık o endüstrinin arkasında nice istakoz hikayesi vardı bilmediğimiz, hiç bilemeyeceğimiz.

Eski bayramların nasıl olduğunu bilmiyorum ama eskiden futbolun, futbol aşkının ne olduğunu biliyorum. Tuttuğum takımın antreman sahasının evime kuş uçuşu 5 dakika mesafede olduğu zamanlarda içim yanmaya başladı bu sevgiyle. Tuttuğum takımın yıldız oyuncusu beyin travması geçirince eve koşup saatlerce resminin önünde ağladığımı hatırlıyorum. Bazen düşünüyorum da, bizde verecek istakoz hala var da, gidecek adresler artık pek bi meçhul, pek bi ıssız...

İyi bayramlar...
Devamı - Istakoz

Torres'in Donusu


Bu hafta Liverpool ezeli rakibi Everton karsisinda hazirlanis acisindan cok guzel iki gole imza atti. Ilginc bir sekilde iki gol de Liverpool'un yeni hucum gucunu olusturan etkili uclu Robbie Keane, Dirk Kuyt ve Fernando Torres'in akil dolu organizasyonlarinin urunuydu. Ozellikle ilk golde Kuyt'un akil dolu kosusu ve ikinci golde Keane'in igne deligi pasi oldukca etkileyiciydi. Sonuc olarak, bu sene cok yuksek bir ucretle Tottenham'dan gelen Robbie Keane'in Liverpool'daki performasi hala merak konusu olacak, ama en azindan bu hafta Liverpool taraftarlari forvet hattinin formu ve Torres'in 6 hafta sonra tekrar gole kavusmasiyla moral bulmuslardir.
Devamı - Torres'in Donusu

29.09.2008

Newcastle'a Nijeryali Talip


Premier Lig'de dip siralarda bulunan Newcastle'in satisinda sona yaklasiliyor. Kulubun sahibi Mike Ashley'in "400 milyon pound'u getiren Newcastle'i alir" aciklamasindan sonra takima bir cok talip cikmisti. Bu tekliflerin en ciddisi hic beklenmedik bir sekilde Nijerya'dan geldi. Su anda Ingiltere'de teklifi verenlerin kimlikleri ve teklifin miktari tam belli olmasa da olayin bir kac gune netlik kazanacagi konusuluyor. Yurtdisindan gelen sermayeye futbolda en cok acilan ulke olan Ingiltere'de su ana kadar Rus, Amerikan, ve Arap kulup sahiplerini gormustuk, fakat Afrika'dan gelen bu teklif olumlu sonuclanirsa Ingiltere kuresel futbolun besigi olmaya bir adim daha yaklasacaktir.
Devamı - Newcastle'a Nijeryali Talip

27.09.2008

Volkan Babacan


Canli yayin sirasinda derste oldugum icin, okuldan sonra hemen eve gelip hic bir gazetenin internet sayfasina bakmadan Sivasspor - Fenerbahce macinin tekrarini Digiturk WebTv'den seyretmeye basladim. Basta fena da gitmiyordu isler, Selcuk'un golu ve Guiza'nin direkten donen sutundan sonra rahatlamistim. Son iki sezonda oldugu gibi Sivas Fener karsisinda bocaliyor gibiydi. Ama gercekten oyle miydi? Mac ilerledikce Volkan Babacan'in oyununu cok begenmeye basladim. Bununla ters orantili olarak Fenerbahce'nin oyunu yavas yavas dusmeye basladi. Ve en sonunda husran. Fakat, bir avuntu vardi en azindan:"Kucuk Volkan" in neredeyse hatasiz bir mac cikarmasi. Ilk bakista, buyugune oranla cok daha hizli ve cevik gozuktu bana, ve daha da onemlisi mac icinde sinirlerine hakim olabilen bir kaleci goruntusu var. Bence, buyugune kaleyi devretmeden once kucugunde biraz israr etmekte fayda var.
Devamı - Volkan Babacan

26.09.2008

Lefter


1925 doğumlu. Futbola Taksim'de başladı. 1947'de Fenerbahçe'ye transfer oldu. İtalya'nın Fiorentina ve Fransa'nın Nice takımlarının da formalarını giydi. Dönüşünde tekrar Fenerbahçe'de oynadı. Sarı lacivertli forma altında 2 İstanbul profesyonel ligi, 3 Türkiye şampiyonluğu yaşadı. Gol kralı oldu. Fenerbahçe formasıyla 423 gol attı.

A milli takım formasını 46 kez giydi ve 22 gol attı. Futbol Federasyonu'nun "Altın Şeref Madalyası"nı alan ilk futbolcu oldu. Milli takımda 9 kez kaptanlık yaptı. 1963'te futbolu bıraktıktan sonra Yunanistan'in Egaleo, Güney Afrika'nın Johannesburg takımlarında futbolcu ve antrenör olarak yer aldı.

Daha sonra Samsunspor, Orduspor, Mersin İdmanyurdu ve Boluspor'da teknik direktörlük yaptı. Büyük futbolculuğu ile "Ordinaryus" olarak anıldı. Örnek bir profesyonel olan Lefter, golleri ve gole çevirdiği penaltı atışları ile "Ver Lefter'e, yazsın deftere" sloganı ile de Fenerbahçeli taraftarların göz bebeği olduğunu ispatladı.

(kaynak: www.antu.com)

(Metin Oktay - Lefter Küçükandonyadis)

tribünler söyledi binlerce kere
ver Lefter'e yaz deftere
bitti kalem doldu defter
bu alemde kral Lefter...


6-7 Eylül 1955 tarihlerinde korkunç bir kışkırtmayla İstanbul'daki garimüslimlerin ev ve işyerlerine saldırılar düzenleniyordu. Aşırı milliyetçi gruplar mavnalara doluşarak Adalar'a da akın ediyorlardı. Büyükada'da birçok evi basıp, zarar verdikten sonra kalabalık grup yeni bir eve dalmıştı. Ancak kapının önünde hiç ses çıkarmadan dikilen adamı gördüğünde öfkeli kalabalık taş kesilerek geri çekilmişti. Efsane futbolcu Lefter Küçükandoniadis'in evinden hızla uzaklaşmışlardı. Ertesi gün adaya gelen Fenerbahçe Taraftarı intikam almak için Lefter'e yağmacılardan tanıdığı olup olmadığını sormuş, ancak "Ordinaryus", öfkeli taraftarı sakinleştirerek adadan uğurlamıştı. O, köklerine, yaşadığı topraklara eksilmeyen bir sevgiyle bağlıydı. Diğer Rum futbolcular gibi Yunanistan'a göçmeyi hiç düşünmemişti.

(kaynak: Yeni Aktüel)
Devamı - Lefter

Hafta Sonu Maçlarından Seçmeler

26 Eylül 2008 Cuma
20.00 Sivasspor - Fenerbahçe
21.30 Köln - Schalke 04

27 Eylül 2008 Cumartesi
14.45 Everton - Liverpool
16.30 B. Dortmund - Stuttgart
19.00 Sampdoria - Juventus
19.15 İstanbul Büyükşehir - Beşiktaş
21.00 Real Betis - Real Madrid
21.45 Trabzonspor - Antalyaspor
23.00 Espanyol - Barcelona

28 Eylül 2008 Pazar
15.30 Portsmouth - Tottenham
16.00 Roma - Atalanta
20.00 Valencia - Deportivo
21.00 Galatasaray - Konyaspor
21.30 Milan - İnter
22.00 Atletico Madrid - Sevilla
Devamı - Hafta Sonu Maçlarından Seçmeler

WHY SO SERIOUS?



Lech Poznan'in bir Avrupa kupasi maci...


Bu mudur? Budur!

Devamı - WHY SO SERIOUS?

Fenerbahçe'ye Büyük Kıyak (!)

Efendim yazının başlığı aynen bugünkü bir çok ulusal gazetede ve bu gazetelerin internet sayfalarında çıkan kelimeler. Neymiş efendim Tahkim kurulu Volkan Demirel'in cezasını gece yarısı bir maç indirmiş.

Ondan sonra hala bu 'Fenerli Medya' masalları ile milleti uyutmaya çalışıyorlar ya çok şaşırıyorum. Aynı 'fakir fukara', 'çifte telli' ve '11 Metin' yaklaşımları gibi. Bunu Adnan Polat ve Hıncal Uluç çok güzel kullanıyorlar. Bir kere tebrik etmiştim, tekrar edeyim.

Kıyak olayına da bir göz atalım, Fenerbahçe tüm hafta Volkan Babacan'la hazırlanmış, Volkan Demirel Sivas'a götürülmemiş bile. Sen şimdi adamı gece yarısı affet, Volkan Demirel tek başına Sivas'a gelsin, kalecilik gibi tamamen konsantrasyona dayalı bir mevkide bütün hafta lay lay yapıp bu zor deplasmanda kaleye geçsin. Volkan Babacan yıkılsın.

Şimdi bu 'Fenerli Medya' söylemini kullanan Galatasaray'lılar gibi konuşuyorum:

'Volkan'ın 2 maç cezasının maçtan 20 saat önce 1 maça indirilmesi tamamen Fenerbahçe'nin moral motivasyonunu bozmak, takımı karışıtırmak için Galatasaray'ın tertiplediği komplodur'

Ne oldu, oldu mu şimdi bu yazı? Maalesef bu tür anlayışa sabretmek zorundayız...

Not: Sakın bana aynı olayı Fenerbahçe tarafından anlatan bir olayla gelmeyin, yazıyı dikkatli okuyun. Ben Fenerbahçe'li yazarlar böyle yapmıyor, hepsi çok süper demiyorum. Herkes yapıyor bu işi bu medya kirliliğinde ve reyting savaşlarında diyorum ama yıllardır ortada bir 'Fener Medyası' lafı, 'hadi ordan' derler adama...

Not II: Volkan'ın fotoğraftaki formasından arıyorum ama Fenerium'larda satılıyor mu, bilgisi olan var mıdır?

Devamı - Fenerbahçe'ye Büyük Kıyak (!)

25.09.2008

Sonunda Edi ve Büdü yanyana...

Edu büyük ihtimal oynamayacak ama yolda yürürken bile yanyana görmek güzel... İkisinin de hastasıyız...
Devamı - Sonunda Edi ve Büdü yanyana...

Teknik Direktör Pazarı 2#

Seriye dün başladık ama arkası hemen gelmeye başladı.

Kocaelisipor Kulüp başkanı Serhan Gürkan, alınan başarısız sonuçların ardından yönetim kurulunun, teknik direktör Engin İpekoğlu ile durum değerlendirmesi yaptığını ve birlikte çalışmaya devam etmeme kararı alındığı söyledi.

Fortis Türkiye Kupası maçında Kocaelispor dün Manisaspor'a 4-1 yenilmişti.
Devamı - Teknik Direktör Pazarı 2#

Morede Fosforlum 2#

Robbie Fowler - Louis Saha

Lyon ve Fenerbahçe'den sonra Everton da fosforlu forma ile, pek özgün olmamış Fenerbahçe'nin forması ama ben yine de çok beğeniyorum...

Fotoğraf: Clive Brunskill/Getty Images
Devamı - Morede Fosforlum 2#

Futbolda Irkçılığa Yer Yok

FIFA Hırvatistan Futbol Federasyonunu taraftarlarının ufak bir kısmının son Ingiltere maçında Emile Heskey'e top geldiğinde maymun sesi çıkarmalarından dolayı cezalandırdı. Hırvatistan daha önce de EURO 2008'de Türkiye maçındaki olaylar yüzünden 15.000 Euro ile uyarılmıştı. 'Racism has no place in football' cümlesini içeren ceza 30.000 İsviçre Frankı.

Bu maymun sesi çıkartan arkadaşlara erkek gorillerle kafeste 1 hafta geçirme cezası verilmeli aslında ama demokrasi denilen düzen var ne yazık ki...
Devamı - Futbolda Irkçılığa Yer Yok

Elvan'ın Seçimi



Yorumsuz
Devamı - Elvan'ın Seçimi

24.09.2008

Elvan Abeylegesse

Galatasaray’ı tuttugunu ve maçları evinde sarı kırmızı formayla izledigini soyleyen Elvan Abeylegesse'ye sirf renklerinden dolayi Shell´den benzin almayan insanlarin oldugunu hatirlatip bir daha ki Olimpiyat oyunlarinda tum Ulkenin destegini artik almayacagini bilmesini isterim.

Devamı - Elvan Abeylegesse

Milan Baros

Bazi cevreler tarafindan Galatasaray'in Kezman'i olacak denilen Milan Baros Galatasaray'da oynadigi 225 dakikaya 4 gol sigdirmayi basardi. Bilhassa bu sene deplasman maclarinda daha cok gol atacagina inandigim Baros, derbi ve Avrupa kupasi maclarinda tek forvet olarak nasil oynacagini merak etmiyor degilim.

Baros'un bu sene ligde 20-25 gol atacagi konusuluyor, acikcasi ben bu gorusleri cok katilmiyorum. Evet Baros cok kaliteli bir forvet ama gol vuruslari asla bir Semih kadar bitirici olmadigini dusunuyorum.

Bellinzona ve Kocaeli maclarinda acikca goruldu ki, Baros cok poziyona girecek ama bazi maclarda gol atamadan maci bitirebilecek.

Milan Baros'un Nonda ile mi daha fazla uyum saglayacagini yoksa Umit Karan ile mi sorusunu ilerleyen haftalarda hep beraber gorecegiz.
Devamı - Milan Baros

'Can' Pazarı Açıldı

Bu sezonun can pazarı açıldı, Konyaspor yönetimi görevden aldığı Raşit Çetiner yerine Giray Bulak ile anlaştı. Bakalım bu sene neler olacak Teknik Direktör değişimlerinde. Bu sene ilk görevden alınan Teknik Direktör başlığında EPL'ye geçilmenin verdiği utancı değişim sayısıyla kapatacağını umuyorum TSL'nin.
Devamı - 'Can' Pazarı Açıldı

23.09.2008

Agüero'lu Atletico Parliyor


Agüero'nun Pekin'den madalyayla donmesiyle beraber Atletico de Madrid'in gol uretme becerisi kendini bir kac kere katlamis durumda. Atletico sezona cok hizli bir baslangic yapti. Kun lakabiyla taninan Arjantinli genc golcu, bu surecte kendi attigi 5 golun disinda takimini da atesleyen isim oldu. Son 5 macta Atletico'nun attigi gol sayisi 16. Sampiyonlar ligi on elemesinde Alman devi Schalke'yi deviren Atletico gozunu ayni zamanda La Liga'ya dikmis durumda. Forlan'in da donmesiyle Barca ve Real'in karsisinda Atletico gercekten durdurulmasi zor bir rakip olacaktir. Kun'un bu formunu devam ettirmesi hem Atletico'lu hem de Arjantinli futbolseverleri oldukca mutlu ediyor olmali.

Devamı - Agüero'lu Atletico Parliyor

Bir sene daha Roberto Carlos

Yönetimle her konuda anlaşan Roberto Carlos bir sene daha Fenerbahçe forması giyecek. Carlos geçen sene 2+1 yıl opsiyonlu sözleşme imzalamıştı.

Oyunuyla çokça eleştiri alsa da, kaval kemiği krampon çivisinden delinmiş 34 yaşındaki Carlos üstüne koyarak geliyor, 87. dakikada 22 yaşındaki karşı takım savunmacısının gerisinden gelip geçiyor, sol ayağının dışıyla 20 metre gol pası veriyor, Avrupa'da karşısındaki hakem kart göstermeye çekiniyor. Bir sene daha Fenerbahçe de olması özellikle isminin kattıkları anlamında çok önemli.
Devamı - Bir sene daha Roberto Carlos

22.09.2008

Aramiza tekrar hosgeldin Cassio Lincoln


Bundesliga gibi bir ligde yilin yabanci futbolcusu secilmis Schalke'nin oynadigi 130 macin 116'sinda sahaya cikmis Lincoln gecen sezon Galatasaray'da ilk 5 mac takima biraz katki yapmis daha sonrasinda kendi acisindan sezonu kapatmis idi.

Transfer edildigi gun Lincoln'u tarif etmem istense attigi goller ve assistler disinda rakibine pres yapan, adam kovalayan bunun yaninda asist ve goller atan ender 10 numaralardan biri diye tarif ederdim.

Bildigim Lincoln cok degil, 3 sene evvel Fenerbahce'nin Schalke ile 3-3 berabere kaldigi macda orta sahada oynadigi mukemmel futbolunu attigi 2 gol ile suslemisdi.

Lincol'dan,Turkiye'nin en iyi 10 numarasi olan Alex De Souza'nin istatistiklerini beklemesem de takima Sasa Ilic kadar katki yapmasini bekliyorum. Cunku Lincoln, Sasa Ilic'den cok daha kaliteli bir oyuncu.

Umarim bu kipirdanisin devami gelir ve gecen sene hic bir sey yapmadigi halde kendisini karsiliksiz destekleyen taraftarin kalbini kazanir.

Devamı - Aramiza tekrar hosgeldin Cassio Lincoln

21.09.2008

Raul ve Digerleri


Raul Real Madrid'de 14'uncu sezonunu yasiyor. Cok parlak baslayan kariyeri her ne kadar son bir kac senedir inisler ve cikislar yasadiysa da, bu sezon Schuster Raul hakkindaki tartismalara son noktayi koydu: Raul her durumda oynar...

Raul'un Real Madrid ile olan birlikteligi bir acidan Maldini ve Milan iliskisini andiriyor. Alt yapidan yetisen iki oyuncu da takimlarinin sembolu oldu ve hala oynuyorlar. Bu iki tarihi takimin kaptanlarina duyduklari saygi ve guven goz yasartici seviyede. Son zamanlarda uc buyuklerin kaptanlariyla yasadigi sorunlar dusunulunce vefanin sadece Istanbul'da bir semt adi oldugu bir kez daha ortaya cikiyor.
Devamı - Raul ve Digerleri

Robinho Isiniyor


Olayli bir sekilde Real Madrid'den Manchester City'e transfer olan Robinho bugun City'nin evinde Portsmouth'u adeta dagittigi macta attigi gol ile Premier Lig'deki serisine devam etti. Simdilik 2 lig macinda iki gol atan Robinho'nun yeniden yapilanan City'de kendini tekrar ispat edip bir iki sene icinde Premier Lig'in buyuk takimlarindan birine gitmesi kesin gibi.
Devamı - Robinho Isiniyor

Chelsea Evinde 85 Mactir Yenilmiyor


Gunun ilgi ceken derbisinde Chelsea ile Manchester United 1-1 berabere kaldi. Chelsea bu beraberlikle Stamford Bridge'de tam 84 mactir suren yenilmezlik serisini devam ettirdi. Manchester United acisindan ilginc notlar olarak kaleci Van der Sar'in ilk yarida sakatlanip oyundan ciktigini ve Tevez ile Ronaldo'nun maca kenarda basladigini soyleyebiliriz. Chelsea'da ise isinirken sakatlanan Deco'nun yerini Ballack'a birakmasi gidisati o kadar da degistirmemistir diye tahmin ediyorum. Goller ise 18'inci dakikada Park'tan ve 80'inci dakikada Kalou'dan geldi.
Devamı - Chelsea Evinde 85 Mactir Yenilmiyor

Alex de Souza


Alex de Souza insanüstü istatistiklerini geliştirmeye devam ediyor dün akşam 98. golünü ağlara bıraktı.

Kendi sitesinden aldığımız bu sezon dahil olmayan istatistikleri aşağıda. Fenerbahçe'de maç başına 0.49 gol, 0.53 gol pası ortalaması ile ve sınırsız keyif vererek oynuyor.

Kulüpler / Brezilya
Maçlar Goller Asistler
Fenerbahçe (Turquia) 189 93 101
Seleção Brasileira 49 12 11
Seleção Olímpica 19 8 1
Cruzeiro 121 64 61
Parma (Itália) 5 2 7
Flamengo 12 3 0
Palmeiras 241 78 56
Coritiba 124 32 0
Devamı - Alex de Souza

Fenerbahçe:3 - Gençlerbirliği:0


Fenerbahçe tedirgin başladı maça doğal olarak. Kadro Önder'in sağ stopere geçmesiyle çok daha fazla Fenerbahçe gibiydi. Maçın geneline baktıgımızda Fenerbahçe hep yükselen bir kalite ve ivmede oynadı. Bence kırmızı kartın buna etkisi oldukça az. Diziliş olarak ideal, medyadaki 7 kişi eksik geyiğinin aksine ideal kadrosu olabilecek bir kadro ile çıktı Fenerbahçe. Emre - Maldonado ikilisi Maldonado'nun düşük performasına rağmen geçen maçlara kıyasla çok daha sağlam bir görüntü verdi. Bunda Emre'nin yavaş yavaş ısınmasının rolü var. Şahsi görüşüm, tamam bu orta saha Aurelio - Appiah orta sahasından zayıf olabilir ama kesinlikle Deniz (Selçuk) - Aurelio'dan üstün. Kaleci Volkan'a ortasahanın direncinden dolayi cok az düştü ama açıkçası çok güven verici durdu kalede. Çıkardığı frikik ise artı puan olarak hanesine yazıldı. Aziz Başkan'ınVolkan'a güvenmekte şu an için haklı olduğunu gördük.

Yedek stoper konusunda aklın yolu bir, Önder eksiksiz oynadı, çok uyumludu. Can ve Yasin kullanamadıkları o büyük şanslara yansınlar. Bekler de her geçen gün performans arttırıyor ikisinin de ağır sakatlıktan çıktığını unutmamak lazım eleştri dozajını ayarlarken. Uğur yine ilk golün ortasını yaptı ayrıca bu maçta çok güzel tek toplar yaptı, ona da bir artı veriyoruz. Burak istekli ama kendini göstermek için sıkıntılı bir performans sergiledi, güzel olacak ilerde.

Alex bu ülke sınırlarında top oynayan benim yaşamımda gördüğüm gelmiş gecmiş en büyük futbolcu olma yolunda çok keyifli ve emin adımlarla ilerliyor, ondan sonra böyle bir adam gelmez, bol bol izlemek, izlettirmek lazım.

Güiza taraftarın sevgilisi oldu kısa zamanda, istatiklere bakmadım ancak ciddi oranda koştu, pres yaptı, elinden geldiğince savunmayı bozdu, takımın uyumu arttikça sağ ve sol açıkların katkısı artacak Güiza kayda değer sayıda gol atacaktır.

Sonuc olarak ortalamanın üzerinde bir maç geçen maçlara oranla çok umut vericiydi.

Devamı - Fenerbahçe:3 - Gençlerbirliği:0

20.09.2008

Fenerbahçe - Gençlerbirliği / Kadrolar

Fenerbahçe:
Volkan Babacan, Gökhan, Lugano, Önder, R.Carlos, Maldonado, Emre, Burak, Uğur Boral, Alex, Guiza

G.Birliği:
Peric, Erkan, El Saka, Traore, Burhan, Mehmet Nas, Kerem Engin, Ergün, Djite, Mustafa
Devamı - Fenerbahçe - Gençlerbirliği / Kadrolar

Bayern Münih: 2 – Werder Bremen: 5

Cumartesi güzel başladı Bremen deplasmanda tarihi bir galibiyet aldı. Bayern'in iki golünü de eski Bremen'li Borowski attı.

FC Bayern München: Rensing - Lucio, Demichelis, van Buyten (46. Borowski) - Lell (46. Oddo), van Bommel, Schweinsteiger, Zé Roberto (67. Sosa), Lahm - Toni, Podolski

Werder Bremen: Wiese - Prödl, Naldo, Mertesacker, Boenisch - Baumann (46. Hunt) - Vranjes, Özil (77. Niemeyer) - Diego - Rosenberg (70. Sanogo), Pizarro; auf der Bank: Vander, Pasanen, Tosic, Harnik

Tore: 0:1 Rosenberg (30.), 0:2 Naldo (45.), 0:3 Özil (54.), 0:4 Pizarro (59.), 0:5 Rosenberg (68.), 1:5 Borowski (71.), 2:5 Borowski (85.)

Schiedsrichter: Kinhöfer (Herne)

Allianz-Arena: 69.000 Zuschauer (ausverkauft)

Gelbe Karten: Demichelis – Baumann, Vranjes

(fotoğraf ve bilgiler www.werder.de)
Devamı - Bayern Münih: 2 – Werder Bremen: 5

Anadadolu takimlarından dikkatimi ceken transferler


Rodrigo Barbosa Tabata

27 yasinda Brezilya’nin Santos takimdan transfer edilen orta saha oyuncusu olan Tabata, Gaziantepspor’a imza attigi gun ilk demecinde, "ben Pele'nin 10 numara giydiği bir takımdan, 10 numara giyerek buraya geldim." diyerek kendine olan guvenini gosterdi.

Ilk once boyle bir oyuncuyu Turkiye'ye getirdigi icin Antep'i tebrik etmek gerekir. Kendisini cok alakasiz bir sekilde televizyondan izleme firsatim olmus ve attigi paslar ve calimlari dikkatimi cekmis idi. Gaziantep'e imza attigini duyunca cevremdekilere cok iyi bir transfer oldugunu soyledikten sonra 3 senedir buyuk bir zevk ile oynadigim NTV Fantazi futbol 1.ci haftasinda Fenerbahce’ye karsi oynamasina ragmen cekinmeden takimima koydum.

Tabata guzel futbolunu birde golde susledi. 3 haftada 2 gol atan Tabata bu guzel futbolunu surdururse sezon sonunda 4 buyuklerin transfer listesine girecegini dusunuyorum.

Bruce Djite

25 Mart 1987, Washington dogumlu olan Bruce Djite 3 yasinda iken ailesi ile birlikte Sydey sehrine tasinir. Babasi Fil disi Sahilli ve annesi Togo’lu olan Bruce Djite forvet mevkisinde oynuyor. Werder Bremen tarafindan 2 hafta denenen fakat begenilmeyen, Avustralya milli formasini 7 kez giymis olan Djite transfer sezonunda yasli kurt Ilhan Cavcav tarafindan Genclerbirligine transfer edildi.



Hazirlik kampinda muthis bir performans sergileyen fakat bunu 3 haftalik lig performasina yansitamayan Djite’nin alisma devresini atladiktan sonra Turkcell Super liginde adindan cok soz ettirecegine eminim.


Darryl Roberts
26 Eylul 1983 dogumlu olan Darryl Roberts’ın futbol stilini Sevilla’da oynayan ve Galatasaray’a transferi direkten donen Arouna Kone’ye benzetiyorum. Hizli ve seri bir forvet oyuncusu olan Roberts Denizlispor’a Hollanda’nin Sparta Rotterdam kulubunden transfer edildi. Ayni zamanda Trinidad & TobagoMilli takimindada oynayan Roberts’ın Sparta Rotterdam’da gecen sezon 9 golu bu sezon ise Turkcell Super liginde 2 golu bulunuyor.
Devamı - Anadadolu takimlarından dikkatimi ceken transferler

Genis Kadro


Perşembe akşami oynanan Bellinzona macina 17 kişilik kadro ile cikan Galatasaray'in sakat ve cezalisindan olusan bir ilk 11 cikardim. Ne dersiniz bu ilk 11 Turkcell Super Lig'de ilk 5'e oynamaz mi?

Orkun Uşak-Hakan Balta-Mehmet Topal-Emre Güngör-Uğur Uçar-ArdaTuran-Linderoth-Barış Ozbek-Hasan Şaş-Ümit Karan-Serkan Çalik
Devamı - Genis Kadro

19.09.2008

Ajax Alt yapisi & Galatasaray Alt yapisi


1995 Yilinda Ajax Sampiyonlar ligini kazandiginda ilk 11'de oynayan 8 oyuncusu kendi alt yapisindan yetisme futbolcu idi. Ajax'a Sampiyonlar ligini kazandiran golunu yine alt yapisandan yetisen 18 yasindaki Patrick Kluivert atmis idi.

Ajax spor kulubu, 12 futbolcudan 5 senede, 106 Milyon euro bonservis geliri elde etti. Bu 12 futbolcudan 9 tanesi direk alt yapidan yetisme. 3 futbolcu ise (Ibrahimovic, Mido, Chivu) 18-19 yasinda bulup getirdiler.

Hep derim bizim alt yapida olan tum oyunculari 10-12 yasinda Ajax alt yapisina verdigimiz varsayalim, Ajax, Arda ve Aydin'i 17 yasinda A takima monte eder 2-3 sene icinde 40- 50 Milyon euroya satar.

Bu sene Turkiye'ye gelen yabanci futbolculardan sonra ligleri karsilastirmam bile. Turkiye ligi Hollanda birinci liginden cok daha kaliteli ve zevkli bir lig haline gelmistir. Ama malesef Avrupa takimlari, hakli olarak Hollanda' dan transfer yapmaya devam edecekler.

Cunku sisteme ve kaliteye guveniyorlar. Hollanda'nin nufusu 16 milyon olmasina ragmen yurt disinda oynayan futbolcu sayisi 500 ile 1000 futbolcu civarindadir. Turkiye'nin nufusu 70 milyon olmasina ragmen gurbetci oyuncalari saymaz isek ulke disinda 6-7 oyuncumuz oynamaktadir.

Bizim alt yapidaki sistemi cok iyi bilmedigim icin bir yorum yapamam ama Hollanda ve bilhassa Ajax alt yapisinin basarisinin en buyuk sebeplerinden biri 10 yasinda sag bek olarak baslayan bir cocugu 17-18 yasina kadar o mevkide oynatip sag bek olarak hucum ve defans yaparken nasil posizyon almasini ezbertletmeleridir. Baska bir artilari ise Alt yapida bulunan tum takimlarin A takiminin oyun duzeni ile oynatmalaridir. Misal A takimi 4-3-3 oynuyorsa alt yapida olan tum takimlar bu sistem ile oynuyorlardir.

Turkiyen'in tartismasiz en iyi alt yapisina sahip olan Galatasaray'in bir an once Ajax alt yapisini ornek almasini ve sistemlerini alt yapimiza monte etmesi gerektigini dusunuyorum.

106 Milyon Euro'nun detaylari:
Heitinga (10 milyon Euro, Atlético Madrid), Babel (17,3 milyon Euro, Liverpool), Sneijder (27 milyon Euro, Real Madrid), De Mul (4 milyon Euro, Sevilla), Maduro (2 milyon Euro,Valencia), Van der Vaart (5,1 milyon Euro, Hamburger SV), De Jong (1,5 milyon Euro, Hamburger SV), Van Damme (3 milyon Euro,Southampton) , Van der Meyde (12 milyon Euro, Internazionale) , Ibrahimovic ( Juventus'a 16 milyon Euro'ya satildi, 7,5 Milyon Euro'ya alındı), Mido ( 4.2 Milyon Euro'ya alindi, 6 milyon Euro'ya Olympique Marseille satildi, ) ve Chivu (2.5 milyon Euro'ya alindi, 18 Milyon Euro'ya Roma'ya satildi).
Devamı - Ajax Alt yapisi & Galatasaray Alt yapisi

Hafta Sonu Maçlarından Seçmeler

19 Eylül 2008 - Cuma
21:00 Denizlispor - Trabzonspor

20 Eylül 2008 - Cumartesi
16:30 Bayern Münih - Werder Bremen
21:00 Fenerbahçe - Gençlerbirliği

21 Eylül 2008 - Pazar
16:00 Chelsea - M. United
19:00 Kocaelispor - Galatasaray
21:30 Milan - Lazio
21:45 Beşiktaş - Gaziantepspor
Devamı - Hafta Sonu Maçlarından Seçmeler

Türk Aslanları

Her sene Fenerbahçe karşısında kendine bir slogan bulan Galatasaray'ın geçen sene öne çıkan söylemi Türk'lerden kurulu bizim çoçuklar takımıydı. Dün akşam Galatasaray'ın attığı 4 gol de yabancılardan geldi (Kewell, Baros ve Lincoln), Adnan Polat popülizmin tüm olanaklarını sonuna kadar kullanıyor, tebrik etmek lazım.

Bu arada Galatasaray'ın turuncu forması aynı Fenerbahçe'nin fosforlu sarı forması gibi çok şık duruyor çim üzerinde ve spotlar altında...
Devamı - Türk Aslanları

UEFA - Bizimkiler

Galatasaray beklediğimin çok üstünde zorlandı, rakip İsviçre'de küme düşmemek için çırpınan sondan ikinci bir takım. Neyseki son saniyedeki Lincoln golü Galatasaray'a grupları getiren gol oldu. Grup maçlarına kadar Galatasaray'ın oturacağını düşünüyorum.

Goller:
Dk. 32 Lustrinelli, Dk. 47 Gürkan, Dk. 90 La Rocca (Bellinzona), Dk. 39 Kewell, Dk. 51 ve Dk. 80 Baros, Dk. 90+2 Lincoln (Galatasaray)

Beşiktaş çok zor bir galibiyet aldı ve Doğu Bloğu deplasmanlarını düşününce açıkçası ben endişeliyim turdan. Ayrıca Beşiktaş'ın elenmesi durumunda lig acısından ciddi avantaj elde edeceğini düşünüyorum, lig için kadrosu çok iyi.

Gol:
Dk. 51 Holosko (Beşiktaş)

Kayseri ise büyük ihtimalle turu kaybetti, Kezman'ın lanetine uğrayarak.

Goller:
Dk. 5 Mateja Kezman, Dk. 90+1 Luyindula (PSG), Dk. 89 Toledo (Kayserispor)
Devamı - UEFA - Bizimkiler

UEFA Kupası

Bellinzona 3-4 Galatasaray
Kayserispor 1-2 PSG
Beşiktaş 1-0 FC Metalist Kharkiv
Everton 2-2 R. Standard de Liège
Braga 4-0 Artmedia
Real Racing Club Santander 1-0 FC Honka Espoo
Milan 3-1 Zürich
PFC Litex Lovech 1-3 Aston Villa FC
PFC Cherno More Varna 1-2 VfB Stuttgart
FC Moskva 1-2 København
Portsmouth FC 2-0 Vitória SC
NK Slaven Koprivnica 1-2 CSKA Moskva
FC Baník Ostrava 0-1 Spartak Moskva
VfL Wolfsburg 1-0 FC Rapid Bucureşti
Nancy 1-0 Motherwell FC
Brann 2-0 Deportivohaber7
Feyenoord 0-1 Kalmar FF
Hamburg 0-0 AFC Unirea Urziceni
Slavia 0-0 SC Vaslui
Austria Wien 2-1 Lech Poznań
H. Tel-Aviv 1-2 AS Saint-Etienne
MK Žilina 1-1 Levski haber7
NEC Nijmegen 1-0 Dinamo Bucureşti
AC Omonia 1-2 Manchester City FC
BSC Young Boys 2-2 Club Brugge
FC Timişoara 1-2 Partizan
UC Sampdoria 5-0 FBK Kaunas
Sevilla 2-0 Salzburg
Dinamo Zagreb 0-0 Sparta
BV Borussia Dortmund 0-2 Udinese
Brøndby IF 1-2 Rosenborg
Rennes 2-1 FC Twente
FK Borac 1-4 Ajax
Vitória FC 0-0 Heerenveen
SSC Napoli 3-2 Benfica
CS Marítimo 0-1 Valencia
Tottenham 2-1 Wisła Kraków
Devamı - UEFA Kupası

18.09.2008

Ben neyim ben?


Orhan Pamuk'un en ince romani olan Beyaz Kale'nin vurucu cumlesi budur: "Ben neyim ben?" Bir insan kendini nasil veya kime gore tanimlar sorularinin bir ozetidir bu uc kelime ve kitabin bas karakterlerinden Hoca'nin kendini anlama cabalarinin sonucunda ortaya cikar. Herkesin arasira kendine sormasi gereken bu soruyu futbola uyarlarsak Fenerbahcenin de bu sekilde bir kimlik sorunu yasadigini dusunuyorum. Fenerbahceli futbolcularin bireysel olarak belki de cok rahat cevap verebilecekleri bu sorudan takim olarak sinifta kalmalari basarisizligi getirecektir. Acikcasi bu nedenle bu sezonun gidisati hakkinda hic umutlu degilim.

Beyaz Kale'deki bir diger tema da gunumuzde uzerinde cok durulan dogu-bati ikilemidir. Hoca surekli "onlar"in (batililar) nasil insanlar oldugunu anlamaya calisir. Bu baglamda Fenerbahce'nin gecen sene Sampiyonlar Ligi'ndeki basarisinin bir tesaduf olup olmadigi bu sene belki de ortaya cikacaktir ama ne olursa olsun ben Fenerbahce'nin takim olarak hala Avrupa'yi yeterince icsellestiremedigini dusunuyorum. Ustelik, takimdaki ideal 11'in bir alternatifi olmamasi Fenerbahce'nin Kadikoy'den karsiya gecerken daha cok zorlanacagi izlenimini veriyor.
Devamı - Ben neyim ben?

Yeni Katılım

Aşağıda yazmıştık, prosedürleri hallettik bundan sonra Blog'da SK Galatasaray'ı ve tabiki genel düşüncelerini yazacak, umarım daha çok kişiye daha kaliteli ve keyifli bir ortam sunarız. Yazarken zevk almaya calışıyoruz, okunurken de öyle olacak umarız... Hoşgeldin SK...
Devamı - Yeni Katılım

Güiza 'Önce Fenerbahçe' dedi...

Güiza ile ilgili bence çok önemli bir ayrıntıyı görmüştüm ki dün az önce bu ayrıntı ile yazıyı Futbol Daima da Giallo'nun yazdığını görünce önce onun hakkını teslim edelim sonra da ayrıntıya geçelim.

Güiza daha gelmeden okçu adıyla özdeşleşti Türkiye'de aynı İspanya'da olduğu gibi. Bunu da o meşhur Kiko'dan miras gol sevinci sayesinde edindi. Güiza stresli idi ligde gol atamayan on küsür miyonluk eski La Liga gol kralı... Bu stresle çıktığı on milyonların izledği arenada, Şampiyonlar Liginde, attığı kritik ve estetik golden sonra okçuluk yapmadı Güiza. Aman canım ne var bunda demeyin, olay o kadar basit değil, gol attıktan sonra daha 29. dakika okunu atar, bireysel reklamının kralını yapar devam ederdi ancak Güiza yumruklarını sıktı ve pes etmeden sahasına koşusunu yaptı her saniye değerliydi 'takım' için.

Yani dün Güiza 'ben' demedi 'Fenerbahçe' dedi, biz de içimizden helal olsun oğlum dedik.
Devamı - Güiza 'Önce Fenerbahçe' dedi...

Çivili Krampon - Transferler


Blog fikri çok uzun zamandır vardı. İlk yazıda da dediğim gibi ayrı kıtalarda olduğumuz biraderle vakit bulabildiğimizde futbol muhabbeti için dedik önceleri. Sonra olay kaliteli muhabbet yapalıma döndü. Yazdıkça keyif almaya başladık beklediğimizin üstünde oknuyoruz.

Henüz işlerindeki inanılmaz yoğunluktan dolayı deszen yazılarına başlamasa da, başlayınca çok keyifli Beşiktaş yazıları okuyacağımız düşünüyorum.

Bugün bir başka süpriz de Galatasaray cephesinde yaşandı. Henüz kesinleşmese de yüzde 90 çok sevindiğim bir yazar katılacak Blog'a... Böylece üç büyükleri alabildiğine tarafsız tartışabileceğiz. Hepimiz iddalı derecede severken takımını, aynı yerde de görüşlerin paylaşabildiğini görmek çok güzel olacak...

Olay haftasonu kesinleşince bir haber yazısı yazarım...
Devamı - Çivili Krampon - Transferler

Fenerbahçe 2009

Fenerbahçe ne bugünkü eleştiriler kadar kötü ne de rahat oynayıp büyük başarılar kazanacak kadar iyi. Mevcut takımdaki erozyona rağmen dün Porto deplasmanından puan çıkarma ihtimaline sahip olmak çokta ağır eleştirilebilinecek birşey değil. Hep derim futbolu bir ülkenin genelinden ayırmak çok mantıklı olmaz, bu ekonomik yapıya bu eğitim sistemine sahip ülkenin takımı çok istikrarlı bir başarının unsuru olamaz.

Ben sanmıyorum ki kimse çıksın da tüm mal varlığımı ortaya koyarım ki Arsenal Fenerbahçe'yi madara eder desin. Bu Fenerbahçe de aynı geçen seneki gibi herşeyi yapabilir.

Dediğimiz gibi çok ciddi ve ağır eksikler var. Birincisi Edu ikincisi genel olarak orta saha kurgusunun istikrara kavuşmamış olması. Her zaman süprizli kadrolardansa ezbere sayılacak on birleri tercih ettim. Zaten böyle kazanmadı mı Fenerbahçe son yıllardaki istikrarını Daum ve Zico on birlerini seneler itibari ile hafızası zayıflar bile kolaylıkla sayabilir.

Her futbolcu her bölgede performans göstermeli modern futbolda, örnek Emre'nin nesildaşı ve zamanında aynı seviyede görüldükleri Gerard. Ancak Türk futbolcusunun mayasında bu yok hele ki Emre pek bu kanat işlerini kotaracak gibi durmuyor.

Kadro derimliğinden şikayet edilen Fenerbahçe'nin kadrosunun en sığ olduğu yer defans ikilisi gibi gözüküyor, diğer mevkilerde her türlü ayarlamalar yapılabilinir ama Edu ve Luganoiya bu aralar gözümüz gibi bakmamız lazım...

Yani sözün kısası abartacak çok birşey yok zaten Şampiyonlar Ligi modernleşen futbolla beraber bize bir kaç gömlek fazla. Bizim rolümüz zenginler ve asiller masasına ağzı güzel laf yapıp arada davet edilen mahallenin afilli delikanlısında öte olamaz mevcut şartlarda. Onlarla gülüp eğlendikten sonra döneceğimiz yer yine kırık dökük mahallemizdeki evimizdir.Akşam iş çıkışı kahvedeki arkadaşlara dün akşam yaptıklarımızı anlatırız.


Devamı - Fenerbahçe 2009

...Morede Fosforlum, Sende Kara Sevda Var

Devamı - ...Morede Fosforlum, Sende Kara Sevda Var

Şampiyonlar Ligi 1. Hafta / 2

E Grubu
Manchester United 0 - 0 Villarreal
Celtic 0 - 0 Aalborg

F Grubu
Steaua Bükreş 0 - 1 Bayern Münih
Lyon 2 - 2 Fiorentina

G Grubu
Porto 3 - 1 Fenerbahçe
Dinamo Kiev 1 - 1 Arsenal

H Grubu
Juventus 1 - 0 Zenit
Real Madrid 2 -0 BATE Borisov
Devamı - Şampiyonlar Ligi 1. Hafta / 2

Porto: 3 - Fenerbahçe: 1

Öncelikle Fenerbahçe yenilgisi yazıları yazmaktan bıktım. Taraftarlık görevimi yerine getirip 'iyi olacak umarım' temennimi belirtip ardından kendimce maçı yorumlamaya geçiyorum.

İşlerin yoğunluğundan maç saatinde eve gidememe durumu ortaya çıkınca, önce seç ve seyretten mecburen bir aylık TV paketi alıp ardından koca bankada WMP 10 ve altı yüklü bilgisayar aramaya çıktım ve uzun uğraşlar sonucu herşeyi hazırladıktan sonra bir anda işlerin yarın sabah erkene ertelendiği haberi geldi. Seviç içinde taksi arandı son sürat eve gidildi maçın karşısına oturuldu, dil seçenekleri arasından İlker Yasin seçildi... (gülmeyin Hollandaca'nın o güzel(!) telaffuzunu duyduktan sonra İlker Yasin ilaç gibi geldi.)

Kadro benim tahminimin biraz dışında çıktı Kazım yerine Emre ki fantastik bir hamle olduğunu düşünüyorum ortada Maldonado Selçuk solda Uğur. Uğur her Şampiyonlar Ligi maçı olduğu gibi kapasitesinin en üst sınırlarında oynadı maçı ve golün ortasını da o yaptı. Sanırım ilk yarıda bu pozisyon dışında bir şey de olmadı bizim adımıza.

Maç öncesi seri ve hızlı Avrupa takımları karşısında takımlarımızın aczi diye bir cümle kurmuştum, ha aynen öyle oldu. Adamlar geldi bizimkilerin eli ayağına dolaştı. Edu bu takımın en önemli dişlilerinden biri. Lugano'nun açığını Yasin kapatabilir ama Edu'nun yedeği yok takımda. Bir an önce dönmesi lazım. Selçuk sakatlık sonrası olduğundan doğal eksikliklerine bir de bunun etkisiyle çok hata yaptı. Maldonado çok iyi niyetli ve iyiydi. Şut çekti top kesti ara top attı. Bir kaç top kaybetti ama takımın iyisiydi. Emre hiç yoktu taa ki Josico çıkıp ortaya geçene kadar ki bu Emre'nin sağda oynama işi benim geleceğe yönelik Aragones zeka kıvılcımları beklentilerimi ciddi hüsrana uğrattı. İlla sağ kanadı sağlama alacaksan, Önder - Gökhan oynatırsın. Taktik gereğimidir bilinmez Emre dolaştı durdu sahada aslında ama olmadı. Alex kendisi gibiydi bir ara kasığı çekti yine eyvah dedik. Güiza bu maçta Kezman'dan farklı olduğunu gösterdi, en azından bana. Takım oturdukça çok daha iyi olacak. Gökhan Gönül geçen seneki gibiydi umut verdi. Carlos çok kötüydü maç ileriledikçe ortalamaya döndü, sakatlık sornası o yaşta normal diye düşünüyorum.

Çok mu iyimserim bilmiyorum ama bu maç bana ileriye dönük umut verdi, defansın ortası Edu'nın gelişiyle düzelir orta sahanın ortası da istikrara kavuşursa güzel olur gibi duruyor.

Bu arada ankete katılım 25 kişi oldu ben dahi beklentim hakikaten 5-7 arası idi. Blog'a gelenler ağırlıklı Porto galibiyeti ve beraberlik dedi ve haklı çıktılar. Blog'un okunurluğu artıyor bu da hoşumuza gidiyor. Çivili Krampon'u Bloglarına bağ olarak koyanlara teşekkür ediyoruz...
Devamı - Porto: 3 - Fenerbahçe: 1

17.09.2008

Porto - Fenerbahçe

Fenerbahçe'nin bu seneki Şampiyonlar Ligi serüveni bugün Drago stadında başlayacak. Geçen seneki çeyrek final ardından çok istekli ve aç şekilde giriyor Fenerbahçe yeni sezona ama aynı oranda umutlu değil geride kalan Lig maçlarına bakıldığında. Şu ana kadar açıklanmış net bir kadro yok, çeşitli mevkilerde belirsizlikler var, Uğur Boral oynayacak mı, Josico - Emre durumu. Ağırlıklı görüş şu şekilde; Volkan, Gökhan, Lugano, Edu, Carlos, Kazım, Josico, Maldonado, Emreö Alex Guzia. Benim beklentilerimde bu yönde, ancak bu kadro sahaya nasıl yayılacak o da muallakta. Emre'nin sol açıkta ne performans göstereceği meçhul. Şöyle düşünebiliriz Emre daha içte Kazım daha önde ve içte serbest. Yani bir nevi 4-3-2-1, bu sayede iki hücumcu bek Gökhan ve Carlos'un da önleri açılmış olur. Carlos demişken son günlerin popüler konusu Carlos'un eksiklerini sol stoper Yasin'in çok iyi kapatması gerekiyor Emre ile birlikte. Uğur bunları hiç yapamadı şu ana kadar, Wederson'un eksikliği bu açıdan çok yaraladı Fenerbahçe'yi. Bu şekilde bir anlayışla hızlı işleyen Porto'yu ortada tutup insanüstü varlık Alex ve herkesin bu maçın adamı oalrak gösterdiği ama benim kararsız olduğum Güiza bitirici en azından oyunu denge tutucu hareketleri yapabilirler.

(resim www.milliyet.com.tr'den alıntıdır)

Porto çok güç kaybetti geyiği bir yandan da alabildiğine doğru üç kritik topçu; Bosingwa Chelsea'ye, Asuncao Atletico Madrid'e ve takımın en önemli gücü Qurasema İnter'e transfer oldu. Bunlara karşılık üstteki fotoğrafta Alex'in yanında gördüğünüz, Benfica'dan transfer Uruguay'lı 10 numara Rodriguez takımı sürükleyen adam olacak.

Drago stadı Şükrü Saraçoğlu ile kapasite açısından benzeşiyor, 52.000 kişi ve maçta bu koltuklarının tamamının dolması bekleniyor.

Bir diğer muhabbet konusu da Porto'nun yedi senedir Avrupa'da ilk maçını kazanamaması. Blog'daki ankette şu anda muhtemel beraberlik ve Porto galibiyeti gözüküyor, ki takımlarımızın hızlı ve seri takımlar karşısındaki aczi düşünülünce normal tahmin Porto galibiyeti iyimser beraberlik gözüküyor. Benim fikrim yukardaki kurguyla orta sahayı tutarsa Fenerbahçe beraberliği ve değerli bir puanı alır. Aksi durumda bu grup geçen sene ki Inter, PSV gibi yavaş takımların grubu gibi değil...
Devamı - Porto - Fenerbahçe