Maçı canlı olarak seyredemedim sehir dışında olduğumdan. Bulunduğum yerdeki internet kafeden çok kesintili bir görüntü vardı. Bugün eve döndükten sonra izleyebildim tüm bu rezilliği. Zaten yaşananları tahmin etmekte zor olmadı.
Aklımdakileri elimden geldiginceteker teker toparlamaya çalışayım.
Az önce NTV'de Semih'in açıklamaları dönüyor. Gülmekten başka bir tepki veremedim. Kabaca söyle bir açıklama: "Çok sevdiğim canım kardeşim Arda ile bu tür olaylara karışmanın verdiği üzüntüyü kamuoyu ile paylaşmak isterim"
Hadi ordan derler adama, sen koskoca Fenerbahçe'nin kaptanlık bandini taşıyan insansın, karşı takımın oyuncusunu yumruklamak ne demek. Hicbir tahrik boyle bir hareket icin hafifletici etken degildir. Bir de üstüne böyle bir açıklama, dalga geçer gibi. Kaptanlığının hemen alınması lazım. Sezon sonuna kadar kadrodisi kalmalı...
Kaleci Volkan, yılda bir olan olay çıkarma kapasitesini 4-5'e çıkardı helal olsun. Rakip taraftar sana küfredebilir ama Fenerbahçe'nin kaptanlarından birinin kameralara, taraftara milyonlarca insana karşı tombala çekmesinin ne gibi bir açıklaması olabilir. Kaptanlığı alınsın, sezon sonuna kadar kadro dışı. İmzalamazsa da nereye giderse gitsin...
Lugano, çok sevdiğimiz takımın ruhu dediğimiz adamın yaptıkları artık sınırı geçti. Her pozisyonda hakeme itiraz, hep gerginlik. Tamam oyuncular birbirlerini sinirlendirmek için saha içi bir çok olaya girer oyunun içinde var bu ama bunun da bir sınırı var. Sezon sonuna kadar kadro dışı, giderse de yolu açık olsun...
Kazım denen adam, ne yaptığı ne oynadığı belli değil, ama olaylarda en önde yumruk tokat ortalarda. Kimsin arkadaşım sen... Sezon sonuna kadar kadro dışı...
Bunca olaydan sonra hala Lugano'yu yücelten, hala Fenerbahçeli oyuncuların hareketlerini "ama" ile başlayarak çaktırmadan savunan insanları görünce dehşete düşüyorum.
Bu başarısızlıklarını rakip takıma saldırarak kapatacağını sanan, bir takım taraftara kendisini beğendirerek prim yapmaya çalışan bir futbolcu grubu... Bu basit ve iğrenç şeyi seyretmek gerçekten insanın asabını bozuyor ve kendisini sorgulamasına neden oluyor. Ben de bu kadar basit bir adam mıyım bunlar için saatlerimi günlerimi harcıyorum. Ailemden veya sanattan vakit çalıp bunlara vakit ayırıyorum. Aslında hiçbirşey yazmak gelmiyor içimden...
Biz bu takım Daum ile yeniden yapılanırken PVH ve Alex ile takıma gelen ruhu sevmiştik, efendi hakeme itiraz etmeyen, karşısındaki oyuncuya saygı duyan takımı sevmiştik. Yıllar sonra bu çerçevede yapılanan takıma tüm desteğimizi vermistik. Ama ardından gelinen nokta budur. İşin üzücü yani buna neden olan birinci etkenin yanı Yönetimin aynı zamanda Pazar günkü manzaranın da temel nedeni olmasıdır.
Az once 90 Dakika'da da bahsedildi aslinda bu olaylarin temelini Milli Takim genelinde incelemek gerekir diye. Isim verilmeden bu yorumla ne kastedildigi cok acikti...
İnsan tüm desteğine rağmen o zaman kurulan bu yapının da "tesadüf" olup olmadığını sorguluyor. Ben saatlerimi günlerini verirken, sahada bunları görünce ben ne için, neyi yapıyorum diyorum...
Kişilerden sonra genele bakarsak, muhtemel Lorant döneminden daha da başarısız bir Fenerbahçe. Bırak önümüzdeki maçlara gelecek bir iki sezona bile umutla bakmayı imkansız hale getiren bir oyun, oyuncu ve yönetim şekli.
Bu yönetim daha doğrusu Aziz Yıldırım bu seneye kadar benim tam desteğimi almıştı. Ancak artık olaylar yavaş yavaş geri dönülemez hale geliyor, bir an önce yukardaki oyunculardan başlayarak temizliğe başlanması lazım aksi takdirde bu gidiş gidiş değil. Ya da bizim Fenerbahçe diye aklımızda, kalbimizde yarattığımız bir hayalden başka birşey değilmiş...
Çok yürekten dileğim Sıvas'a kupada elenmek ve ligi mümkün olan en kötü yerde tamamlamak, yoksa bu yönetim hala bazı şeyleri göremeyebilir. Kendi adıma artık suşup bekleyeceğim maç seyredeceğimi pek düşünmüyorum...
Ekleme: Galatasaray için bir şey yazmayacağım, ben Fenerbahçe'den sorumlu hissederim kendimi. Sadece Papazın Cayırı'nda çok güzel vurgulanmış: "Galatasaray Sabri'dir"
0 yorum:
Yorum Gönder