Normalde böyle bir arzuyu dile getirmek cesaret ister, hele türk milli takımının başında Terim gibi fazla "milliyetçi" bir zat varken. (Kendisinin Orhan Pamuk ile atışması hala zihinlerde.) Fakat dün akşamki maçlar silsilesinin bize gösterdiği bir gerçek var ki o da İspanya gidiyor kardeşim! Çoşarak, oynayarak ve gol atarak gidiyor hem de... Son iki maçta da gördük ki türkler ispanyollara kafa tutacak ne tekniğe ne de fiziksel kondisyona sahipler, euro 2008'deki talihleri demek ki bu sefer işe yaramayacak gibi görünüyor. Ayrıca türk oyuncular arasında rüştünü ispat için büyük bir turnuva bekleyen bir genç yetenek de yok. Arda, nihat, hamit vb. zaten avrupada tanınan türk oyuncular, batuhan, gökhan ünal, sabri gibi oyuncualar da ya bu kapasitede değiller ya da şu an için o yıldız oyuncu ışığını bünyelerinde taşıyamıyorlar. Neyse niyet türkleri yermek, ispanyolları övmek değil, yazarın niyeti ve aradığı kısmet başka bir yerlerde, bizim rakibimiz olan, aynı zamanda da kardeş ülkemiz bosna (ve her zaman unutulan hersek).
Boşnakların yaşadığı büyük yıkım ve kayıplar, onların komşuları hırvatistan ve sırbistana göre geç toparlanamasınaki en büyük etken. Hatırlarsınız hırvatistan yeni kurulduğunda dünya kupasında yarı finale kalarak ülkelerinin dünyada -en azından futbol topu ve kalenin olduğu yerlerde- saygı görmesine vesile olmuşlardı. Benzer bir başarıyı, sırbistan-karadağ da basketbolda yakalamıştı. (Slovenler bu arada ne yapıyor diye sorarsanız sporda çok iyi değiller belki ama tasarım gibi başka alanlarda hiç de fena işler yapmıyorlar) Sonuçta, öyle ya böyle yıllar geçti yugoslavyanın komün grisi bulutu tamamen dağıldı ve ab mavisi gökyüzünde yakında hırvatların da bir yıldızı olacak, zaten montenegro, croatia temalı reklamlardan cnn geçilmiyor. Belli ki siyasi istikrarı oturtur ise sırplar da bu yükselen trendin bir yerinden yakalayacaklar. Bu resimde en zayıf halka her zaman olduğu gibi yine boşnaklar, en heterojen toplum yapısına sahip bosna-hersek'in bu turnuva (2010 finalleri) bir dönüm noktası olabilir. Gidelecek bir uluslarası turnuva, hele alınacak bir kaç iyi sonuç, kimbilir belki de tur atlanması... işte Bosna-Hersek o zaman gerçekten dünya tarafından kabul edilecek. Artık ülkelerin tanınması BM'den değil yeşil sahalardan geçiyor biliyorsunuz, Liberya bizim için Weah, Ukrayna Şevçenko'dur. Onlar gol atmaz sadece, ülkelerinin birer elçisi gibi de attıkları her güzel pasla birkaç kişiye de gönül pası atarlar. Son 15 yılda Hırvatistan Boban, Suker, Prosinecki; Sırplar Savicevic (Karadaglı aslen), Mihalijovic, Mijatovic ve onlarcasını çıkardılar, avrupaya gönderdiler, dünya bu oyuncuları alkışladı, onların formalarını sırtlarına geçirdi, sırplara hırvatlara ne kadar da kızılsa bosnaklara yapılanlardan dolayı, bu oyuncular yüzünden tam da nefret edemedik, iyi ki etmedik, cünkü herkes aynı degildir toplumlarda, bir millet ne tamamen iyidir ne de kötü, fakat bir millet sanssız olabilir, yıpranmıs, tökezlemis olabilir ama umutludur. Bir grup insanın zaten birlesip bir millet olmasında daima umuda dair bir seyler saklıdır, en kötü zamanlarında bile. Bosnaklar bu en kötü zamanları geride bıraktılar coktan, artık katliamlarla anılmak istemiyorlar, dünyaya bir kac isim ve güzel hatıralar bırakmak istiyorlar artık. Bosnakların elinde çünkü sadece rahmetli İzzetbegoviç var, bolca da katliam, kötü anı.
Bosna-Hersek Futbol Milli Takımı bu aralar hiç olmadığı kadar güçlü, dün akşam da Belçika'yı yendiler. Belli ki istekliler, bir ateş çoktan içlerini yakmaya başlamış, yaklaştıklarını hissediyorlar, grupta belki de -ispanya'dan bile fazla- en çok finallere kalma arzusundaki takım... Açıkçası bunu da hakediyorlar, tabir-i caizse taş gibi futbol oynuyorlar, pes etmiyorlar, çünkü pes etselerdi ne Tuzla'dan ne de Saraybosna kuşatmasından çıkabilirlerdi. Mazlum olan, katliama uğramış olan, öldürülen, iğfal edilen sıfatlarıyla değil; kazanan, istediğini alan, amaçları olan bir millet olarak anılmak istiyorlar. Sahada sadece futbol oynanmıyor, atılan her gol ile bir millet özgüvenini kazanıyor, hem de müslümanı, katoliği, protestanı ve ortodoksuyla. Bosna giderse, 4 büyük dini hareket, 3 ayrı millet aynı takımda gidecek. Milyonlar bayrağı ve marşı önünde saygıyla duracak, ve inanıyorum ki çok da başarılı olacak. Çünkü onlarda bir zamanlar bizde olan heyecanı görüyorum, "acaba olur mu" diye düsünenleri görüyorum. Hatırlayın bu millet 1999-2008 arasında ne kadar da sevindi futbolda, 10 yılda türkiye bir marka haline geldi. Belki de 2018'de bosna da su an türkiyenin bulunduğu yerde olacak, belki daha da üzerinde. Hersey belki de bu turnuva ile baslayacak...
Hadi Türkiye, abiliğini göster, eğer gidemiyorsan, kendi küçük kardeşinin gitmesine izin ver. Çünkü ne diyorlardı afişlerde "Sen Türkiyesin Büyük Düşün" ve öyle davran...
Klas
2 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder