14.05.2009

Aziz Yildirim'i Anlamak


Dun gece kazanilamayan Turkiye Kupasi finali Fenerbahce icin havlu atilan koca bir sezonun da sonu oldu. Artik bundan sonra kulup gelecek sezon icin "stratejisini" belirleyecek ve calismalara baslayacak. Ancak bu noktada tartisilmasi gereken Luis Aragones'ten ve futbolculardan cok mevcut yonetimin ve en basta Aziz Yildirim'in kulupteki gelecegidir. Fenerbahce'yi baskanlik doneminde tesislesme ve markalasma konularinda zirveye tasiyan, basketbol, voleybol, atletizm, masa tenisi gibi amator branslarda buyuk atilimlar yapan, futbolda ise koydugu buyuk hedeflere bir turlu varamayan Aziz Yildirim acaba basarili midir?

Aziz Yildirim genel anlamda basarili olmustur ve hatta baskanlik doneminde Fenerbahce'ye kazandirdiklariyla bence kulubun onursal baskani olmaya hak kazanmistir. Fakat ulkemizin ve tum dunyanin en populer sporu futbolda bir turlu gerceklesmeyen hedefler Aziz Yildirim'in da kredisini tuketme noktasina getirmistir.
Sonucta Fenerbahce'yi diger kuluplere gore bir adim one cikaran mali basari Kadikoy'deki sezonluk kart satislarindan, Fenerium gelirlerinden ve futbolla iliskili diger kazanclardan kaynaklanmaktadir. Eger futbolda sportif anlamda bir basari saglanamazsa, bu durum taraftari kusturup kulubun kazanc tablosuna da cok negatif yansir. Fenerbahce'yi ayakta tutanin amator branslardan elde edilen gelirler olmadigi bilinen bir gercek. Tum gelirler futbola endeksli.

Aziz Yildirim bugune kadar futboldaki sportif basarizligi tesislesme, markalasma vs gibi konulardaki basarisiyla ortmeyi basardi (ve onumzdeki sezon icin kredisi de hala suruyor). Futboldaki basarisizligi biraz acarsak; Turkiye'de sampiyonluklar kazanilmis olabilir ama unutulmamali ki baskanlik doneminde Galatasaray'in UEFA kupasini kaldirdigini goren Aziz Yildirim senelerce Sampiyonlar Ligi Finalini Turk kamuoyuna hedef olarak gostermis, guc bela ceyrek finale cikan takimdan Zico'yu, Aurelio'yu, Serdar Kulbilge'yi gondermis, ve su anda Turkcell Super Ligde 5. sirada bulunan vasat bir takim yaratmistir.

Ben aslinda Aziz Yildirim'in iyi niyetli oldugunu ve futbol takimi icin buyuk efor sarfettigini dusunuyorum. Fakat ortada bir yanlis var. Bu yanlis da sanirim baskanin futbolu herkesten cok bildigini dusunmesi.

Takimin basina getirdigi head coach'larin isine mudahele etmek (Daum, Zico, Aurelio'nun bunu dile getiren demecleri olmustu), sansasyonel transferlerle Avrupa'da artik oynayamacak seviyede olan buyuk isimleri milyonlarca Euro harcayarak Turkiye'ye getirmek ve onlarda istenilen verimi elde edememek gibi eylemleri bu fikrimi dogruluyor. Ortega, Anelka, R. Carlos gibi futbolcular dunya futbol pazarinda buyuk isimler olabilirler, transfer haberleriyle dunya kamuoyunda Fenerbahce'yi gundeme tasiyabilirler. Fakat sportif basari isteniyorsa, bu tip 35-36 yasinda, sportif alanda maddi manevi doyuma ulasmis veya saha disinda problemli, kendini takimin ustunde goren oyunculardan uzak duracaksiniz. Aslinda burda da ince bir cizgi var. Hagi de Galatasaray'a geldiginde futbol icin yasli sayilirdi, fakat futbol istahi olarak cok acti, kariyerinde onemli bir sampiyonluk yasamak icin Galatasaray'da amator ruhla mucadele etti ve futbol gorgusunu diger futbolculara da asiladi.

Aslinda Aziz Yildirim futbolu yonetmek icin profesyonel bir ekip kursa ve cok yakindan takip ettigi Ingiltere Premiere Lig'deki kulupler gibi bir yapiyi Fenerbahce'ye getirse basari kacinilmaz olacak. Bilindigi uzere Avrupa'da kulupler bir oyuncu transfer etmeden once aylarca o futbolcuyu izlerler, saha ici ve saha disi tavirlarini inceleyip o futbolcunun kendi ulkelerine, kendi kulturlerine, kendi takimlarina adapte olma yolunda bir sorunla karsilasip karsilasmayacagini dusunurler. Turkiye'de ise genelde 2 lig macinda bir oyuncu seyredilir, 2 tane maci da kasetten izlenir, sonra ucak kaldirilir ve futbolcunun menejeriyle pazarliklar baslar (ornegin Maldonado, Josico).

Eger Fenerbahce taraftarini tatmin edecek nitelikte unlu yabanci futbolcular, kariyerlerinin baslarinda Turkiye'de oynamak istemiyorlarsa, o zaman Brezilya'dan, Arjantin'den, Afrika'dan vs genc ve yetenekli, gelecegi parlak oyuncular bulup getireceksiniz. Bugun Manchester United (mesela Macheda), Chelsea (mesela Mikel), Barcelona (mesela Messi), Milan (mesela Pato) gibi takimlar bile boyle daha onceden ismi duyulmamis ama genc ve yetenekli, ucuza mal olan oyuncu almaya basladilar.
Aziz Yildirimli Fenerbahce ise sezon ortasinda 36 yasina gelmis R. Carlos'la ve 31 yasindaki kucuk maclarin buyuk oyuncusu Alex'le sozlesme uzatiyor. Fenerbahce'nin gelecegi bu futbolculara mi emanet olacak?

Bir de basta bahsettigim "strateji" nasil belirleniyor? Eger Alex bu takimda oynayacaksa (ki ben kisisel olarak Alex'in artik bu takimdaki misyonunu tamamladigini dusunenlerdenim), takimin mecburen onun etrafinda insa edilmesi gerekiyor. Bugunku gazatelerde cikan Ronaldinho haberlerini dikkate alirsak, Ronaldinho tipindeki bir oyuncunun (onceden tanimladigimiz problemli, yasli, maddi manevi doyuma ulasmis) nasil Alex'le ayni takimda oynayabilecegi dusunuluyor? Orta sahada 2 tane direncsiz, top teknigi yuksek oyuncuyla nasil modern futbol oynayabilir bu takim?

Transfer yapilirken genel bir strateji cizilmeli. Bu stratejiyi head coach'la, sporting director diye tabi edilen profesyonel futbol transfer komitesinin menejeri belirlemeli. Strateji belirlendikten sonra eldeki mevcut futbolculardan yola devam edilecek olanlari secilip, o futbolcular etrafina ihtiyac duyulan mevkilere duzgun transferler yapilmali. Boylece bir takim insa edilmeli ve bunu da insaatten iyi anlayan yonetim kurulu degil, futbolun icinden gelmis, en yuksek mertebede futbol oynamis Ridvan Dilmen, Oguz Cetin, Aykut Kocaman, Pierre Van Hooijdonk gibi isimlerden olusabilecek bir profesyonel komite yerine getirmeli.

Dunyada hicbir CEO buyuk bir sirketin her isiyle ilgilenmez, ilgilenemez. CEO'lar (ve yonetim kurullari) uzmanlar secip, gorev dagilimi yapar ve sadece yonetir. Aziz Yildirim nasil voleybol, basketbol, masa tenisi, yelken/kurek, atletizm gibi branslardaki transfer politikalarini kendi belirlemiyorsa, futbol icin de ayni politikayi izlemeli. Futbolu yonetmek icin profesyonel bir kadro olusturmali, sonra da locasina cekilip, keyifle kendi takimini seyretmeli. Aksi takdirde, simdiye kadar uygulanan yanlis politikalarin devami onumuzdeki sene Aziz Yildirim'i efsanevi baskandan, istifaya davet edilen basarisiz baskan konumuna dusurebilir.

3 yorum:

Her Yol Roma dedi ki...

"...Ortega, Anelka, R. Carlos gibi futbolcular dunya futbol pazarinda buyuk isimler olabilirler, transfer haberleriyle dunya kamuoyunda Fenerbahce'yi gundeme tasiyabilirler. Fakat sportif basari isteniyorsa, bu tip 35-36 yasinda..."

Hocam demek istediğin şeyi anlıyorum ama örnekler biraz uyumsuz olmuş gibi. R.Carlos dediğin açından çok mantıklı; ancak Anelka FB'ye 26 yaşında gelmiş bi oyuncu (Genç Semih'in şu anki yaşı) ve FB'den gittiği Bolton'da kalmadı ya da düşmedi, bilakis EPL'nin en iyi takımlarından birine gitti ve yanılmıyorsam da gol krallığında 2. sırada. Ortega alınmamalıydı belki ama o da 28 yaşındaydı FB'ye geldiğinde. Ki 34 yaşında FB'ye gelen v.Hooijdonk tarihin gördüğü en iyi yabancı oyunculardandır FB'de. Bu bakımdan yukarıda da belirttiğim gibi R.Carlos, Josico ya da Simao gibi örnekler daha uygun olurdu gibi sanki.

Yorumda bulunayım istedim.

Saygılar...

Eren dedi ki...

Bahsettiğin futbolculardan bir tek Ortega sorunluydu bence. Anelka için Türkiye ligi çok hafif geldi, ve haliyle oynama isteğini ortaya hiç koymadı (aynen Lincoln'deki gibi 4 yaşındaki çocuk mantalitesi var). Roberto Carlos, Frank de Boer gibi adamlar için Türkiye zaten vergi cenneti olmaktan öteye geçemiyor.
Van Hooijdonk, sanırım çok kaliteli bir oyuncu olmasına rağmen büyük liglerde oynayıp kaşarlanmış bir adam olmadığı için Hollanda Ligi ayarına daha yakın olan Türkiye Süper Ligi'nde hevesle oynuyodu.
Alex ise aynen Kewell gibi karakter kalitesi olarak yukarıdaki tüm oyunculardan daha üstün olduğu için başarılı oldu.

Hagi için bir GS'li olarak objektif yorum yapmak mümkün değil :)

REM dedi ki...

Ben aslinda 2 acidan ele aldim olayi. Bir yasli, maddi manevi doyuma ulasmis oyuncular (R.Carlos), bir de sorunlu oyuncular (Anelka, Ortega).

Anelka Liverpool, Arsenal, R.Madrid gibi takimlarda tutunamamis bir adam. Menejeri olan kardesi sebebiyle surekli transfer yapmis, aklini futbola verememis, belki de tarihin gordugu en buyuk harcanmis yeteneklerden biri.
Ortega ise daha once Italya'ya da uyum saglayamamis, Arjantin disina ciktiginda piskolojisi bozulan cocuk tipli bir futbolcu.
Ki bence bu acidan Lincoln de sorunlu bir futbolcudur. Yoksa Turkiye liginin cok hafif gelmesi falan degildir bu adamlarin sorunu. Sonucta bir zamanlar dunyanin en iyi futbolcusu olan Rivaldo bile once Yunanistan, sonra Ozbekistan'da tikir tikir top oynuyor. Sorun bu futbolculardaki mantalite.