Özer Hurmacı'nın taa 2007 tarihinde TFF'nin Tam Saha Dergisi'nden Barış Tarık Mutlu ile yaptığı röportajdan secmeler. Bu arada Futbolizm blogunda bu roportajin
tamami da mevcut:
"Almanya'da Essen Eyaletine bağlı Kassel'de 20 Kasım 1986'da doğdum. Ailem Trabzon'dan gelip Kassel'e yerleşmiş. Ben 9 aylıkken babamı kaybetmişiz, kalp krizinden. İki ağabeyimi ve beni annem büyüttü. Ona çok şey borçluyum. Çok zor bir şey başarmış. Ailem halen Almanya'da yaşamını sürdürüyor."
"Oradaki [Almanya] mantalite ve hocamın öğrettikleri, yeteneğimi geliştirmekte çok etkili oldu. KSV Baunatal'daki hocam Wolfgaug Zieuteck'in katkısı çok büyüktü. Daha önce futbol benim için bir oyundu. Gol at, bacak arası yap gibi gösteri kısmıyla ilgileniyordum. Onunla tanıştıktan sonra ilk başlarda çok zorlandım. Zieuteck gençliğinde orta sahada oynayan, teknik bir oyuncuymuş. İlk 6 ay beni oynatmadı. İdmanlarda tüm takım serbest oynuyordu, bana "kontrol-pas" oynatıyordu. "Benimle ne alıp veremediği var?" diyordum içimden. Sonuç olarak ben de çalım atmayı bıraktım ve paslaşmaya başlayınca da onun 10 numarası, takım kaptanı oldum."
"[Turkiye'de] Altyapıda en önemli gördüğüm sorun da eğitim. PAF'ta oynayan arkadaşların çoğu okula gitmiyor. Bu çok büyük bir eksik. Almanya'da "Önce okul, sonra futbol" diyorlar bize. Liseyi bitirdim, İngilizce ve Fransızca öğrendim. Zaten Almancayı biliyordum. Hocam diyordu ki, "Büyük takıma gideceksen okulda da iyi olmalısın." Burada "Ya futbol ya okul" gibi bir düşünce var gençlerin kafasında. Bu konuda çok acil önlem alınmalı. Oyuncu en azından liseyi bitirmeli ve üniversiteyi kazanıp kendisine güvenini sağlamalı. Buradaki PAF maçlarında çocuklar sanki ölüm-kalım mücadelesine çıkmış gibiydi. Topu ayağımda durdurmaya korkuyordum, arkadan gelip biri biçer diye. Keşke bu çocukların hayatta futboldan başka alternatifleri de olsa. "Futbol benim ekmeğim" deyip hırsla saldırıyorlar ve bu onların gelişimini de eğitimini de olumsuz etkiliyor."
"Aykut Hocam Türk futbolunu ilerletmeye çalışıyor. Öncelikle bize futbol oynatmayı öğretiyor. "Şu maçı alalım da haftaya bakarız" değil, futbolumuzu nasıl oturturuz, geliştiririz diye bir anlayışı var. Türk futboluna yeni futbolcular ve yeni bir takım kazandırıyor."
"Küçükken örnek aldığım futbolcular Davids ve Zidane'dı. Davids gibi hırslı ve defansta güçlü, Zidane gibi ön tarafta etkili olmak istiyordum. Hatta Zidane'a öyle kilitlenmiştim ki, idmanda onun gibi oynamaya çalışıyordum. Almanya'daki hocam ikinci idmanda beni uyardı, 'O Zidane, onun gibi olmaya çalışma, kendin gibi ol' diye. Ama örnek aldığım futbolcular onlardı. Kendi futbolumu onlara örnek alarak anlatmak isterim. Defansif yönde takımı rahatlatıp, ofansif yönde de katkı sağlamak istiyorum."
"Fenerbahçe maçı beni çok etkiledi. Bu sezon cezalar yüzünden pek çok maçı seyircisiz oynadık. Fenerbahçe'nin stadındaki maç atmosferi müthiş geldi. Avrupa'da oynanan maçlar gibi bir hava veriyor. Tribünler dolu, saha güzel. Benim için özeldi."
"Küçükken hokey, basketbol, voleybol, masa tenisi gibi birçok sporla uğraştım. Çoğunun okul takımındaydım. Eğer futbolda yetenekliysen diğer sporlarda da başarılı olursun. Akıl ve uygulama hepsine ortak yansıyor. Bir futbolcu farklı dallarla da ilgilenmeli."
İlgili Yazılar : Fenerbahçe,
Transfer
2 yorum:
Benim için çok önemli bir bölüm var bu röportajda. Eline sağlık.
Tesekkurler. Ozer zor bir cocukluk gecirmis ama ailesinin ve Almanya'da olmasinin da etkisiyle kendini cok iyi yetistirmis. Topuz'a oranla entellektuel seviyesinin oldukca yuksek oldugu belli oluyor.
Yorum Gönder