Blog'a ufak bir aradan sonra geri döndüm. Döndüm de, döner dönmez Vedat Okyar'ın vefat haberini aldım. Taraftarın Vedat Abi'si, artık dillere pelesenk olsa da, gerçek Beşiktaşlı diyebileceğimiz adam gibi adamlardandı Vedat Okyar. Seni Beşiktaşlılar olarak özleyeceğiz, kendine has yazı tarzın ve ekrandaki daimi şık duruşunun yeri kolay kolay dolmayacak.
Tekstilin başkenti Bursa'da, tekstilci bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Vedat Okyar, aslında genel futbolcu önyargılarının aksine, fakir ya da alt sosyal sınıflara ait bir aileden gelmiyor. Aslında, olabileceği, yapabileceği pek çok şey varken, genç Vedat biraz da, babasının Beşiktaş'ta yönetici olmasından dolayı, futbolcu olmaya, beşiktaşlı olmaya karar veriyor. Siyah Beyaza meyleden gönlü, hemen sevgilisine kavuşmuyor, Adalet, sonrasında yıldızlaşacağı memleket takımı Bursaspor. Nihayet, Bursa'dan, tekstilin başkentinden, futbolun başkentine transfer oluyor, babasının ismine, cismine takılmadan, bir yıldız olarak, sevgilisine kavuşmaya gidiyor. Beşiktaş'ta tam 8 sene aralıksız ter döküyor. Fakat aşk bu; her zaman güzel günlerin, tatlı baharın habercisi değil: Beşiktaş o dönemde en kötü sezonlarını geçiriyor, kadro yeterli değil, parasızlık almış başını gitmiş, büyüklük arenası Fener ve Cimbom'a bırakılmış. Olsun diyor Vedat Abi, ben senin düşmüş halini de, kaderin böylesini de severim diyor, gıkını çıkarmadan oynuyor, 250den fazla resmi maçında yer alıyor, sonrasında kariyerinin sonuna doğru Diyarbakır ve Karagümrük'te de forma giyiyor ama nerede olursa olsun, ne yaparsa yapsın,artık adı hep sevgilisi ile beraber anılıyor: Beşiktaşlı Vedat.
Bizim kuşak, Vedat Abi'yi spor yazarı ve televizyonda Beşiktaş maçlarının yorumcusu olarak tanıdı. Kuşağının sahip olduğu, artık pek de ortalarda göremediğimiz, adabına göre davranma, lafı gediğine koyma, soğukkanlı duruş ve kendine yaşı ne olursa olsun dikkat etme gibi davranışları onun diğer yorumculardan kısa sürede ayrışmasını sağladı. Hep şık giyindiğini hatırlarım, kendine has bir tarzı vardı, çoğu futbolcu eskisinin aksine, güzel de yaşlanan biriydi, karışık sakalları ve gözlükleri ile, tatlı dede ile şair eskisi arasında bir tipe sahipti. Yazarlığına gelirsek, onu ilk tanımam, "Recep de prezo gibi sıkıyor" lafı ile olmuştu. Uzun süre aynı yazıya baktığımı hatırlarım. Böyle bir yazıyı Hürriyet Spor'da adama nasıl yazdırırlar diye düşünmüştüm: sonuçta yazdırmadılar. Vedat Abi sonraki yazılarında tarzına bir rot-balans yaptı, yine onun yazıları birkaç kilometreden farkediliyordu, fakat Hürriyet'in sansürü belki de futbol sahalarından bir Bukowski'nin doğmasını engelledi, buradan sansür anlayışını ve onun yılmaz bekçilerini de tekrar tebrik ediyorum.
Okyar hastaneye ilk yattığında taraftarın yaptığı geçmiş olsun pankartı aslında yazının ana fikri gibi:
"BUGÜN DOST YARALANMIŞ, YİNE GÖNLÜM HOŞ DEĞİL."
Zarif bir adama, bundan daha zarif bir hoşçakal olmaz herhalde. Gittiğin yerde de siyah beyaz kalman dileği ile, nur içinde yat...
İlgili Yazılar : Beşiktaş,
Guncel,
Vedat Okyar
2 yorum:
Televizyon ekranındaki soytarıların içinde ender düzgün adamlardan biriydi..!
Sadece Beşiktaş'lıların değil bütün futbolseverlerin başı sağolsun..!!
Katılıyorum tamchee. 3-5 adam gibi spor yazarından biriydi Vedat Okyar, Türkiye'de futbolu takip eden herkesin başı sağolsun.
Yorum Gönder