18.09.2009

Türkiye'den Politik Futbolcu Manzaraları #1 Serdar Topraktepe


Bu başlık inceleyeceğim futbolcuları tam olarak anlatıyor mu bir türlü tam emin olamadım.Yani bu futbolcular gerçekten "politik" miydi?Muhakkak ki,değildiler.Hatta onları bir takım karanlık güçlerle bu kadar içli-dışlı yapan güçlü birileri tarafından kollanma isteğinin çıkış noktası,o futbolcuların hayatın her alanında apolitikliği seçmiş olmalarıdır.Fakat,siz apolitikliğinizden dolayı bir seçim yapmış olsanız bile bu sizi bir cenaha ait kılıyor ve sonuçta bir tavır takınmış oluyorsunuz.


Aslında Türkiye futbolunun neredeyse %95'lik bir kısmı suya sabuna dokunmazlığından dolayı,politik açıdan gayet etkisiz-belki de böyle olması gerekir- gözükürken öte yandan hepsinin dostluk kurduğu,ait olduğu zümre de bellidir.Bu zümreyi pek anlatmaya gerek yok sanırım,herkes istediği ideolojiye inanır o yüzden burada o zümreyi kötülemeyeceğim sadece bu konuda bazı futbolcular diğerlerine göre daha net tavır takınıyor,bu yüzden onları ayrıca incelemek istedim.Bunların başında da Beşiktaş ve Kocaelispor'dan tanıdığımız Serdar Topraktepe geliyor.




Aksaray'da Cerrahpaşa'nın arka sokaklarında doğmuş,büyümüş Serdar.Karagümrük'te futbola başlamış.Ardından Fulya'daki idman sahasından İnönü'ye geçmiş ve erken yaşta Beşiktaş formasını sırtına geçirmiş,yetenekli bir sol açık olarak akıllara kazınmıştı.94-99 seneleri arasında onun için her şey iyiydi.Ta ki,takım arkadaşı hatta Karagümrük'ten beri tanıdığı Oktay Derelioğlu,onun eski nişanlısıyla evlilik yoluna girene dek...Olay bugün bile çoğu futbolseverin aklından çıkmaz ve o günden sonra,ne hikmetse,ne Oktay ne de Serdar eskisi gibi olabilirler.Sonra Serdar'ın Kocaeli macerası başlar.Futbolunun en parlak yıllarını hep Kocaeli'nde yaşamıştır.3 sezon sonra Beşiktaş'a dönmüş ve Lucescu'yla daha defansif bir oyun anlayışı kazanmıştır hatta ben onun sol bek oynadığı maçları bile hatırlıyorum ki Kocaelispor'da forvete yakın oynuyordu.Neyse,Beşiktaş'ın 100.yılında şampiyonluk yaşayıp ardından 2004 senesinde tekrar Kocaeli'ne donmüş fakat bu sefer beklenen etkiyi yaratamayıp ara transferde Bursa'ya gitmiştir.Bursa'da tekrar eski günlerine dönüş sinyalleri veriyordu ve Bursa'nın Süper Lig'e çıkmasında büyük pay sahibiydi.O sezonun sonunda Sivas'a gitti.Sivas'ta geçirdiği 2 vasat sezonun ardından tekrar Kocaeli'ne döndü ve sanırım şu sıralar boşta...




İnişli çıkışlı bir futbol hayatı...Fakat Serdar'ı ilginç kılan bu değil.Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra da görüştüğü ve en yakın arkadaşı olduğu söylenen Ali Eren'le birlikte Sedat Peker'in manevi kardeşleri arasında sayıldığını biliyoruz.Hatta Ali Eren'le Serdar'ın ortak kullandıkları Ferrari'nin Sedat Peker'in armağanı olduğu söyleniyor.Futbolcularla arası iyi olan bir diğer isim olan Erdal Acar'la da arkadaşlar.Serdar'ın İstanbul'daki evi de Erdal Acar'ın babasının yaptırdığı Acar Kent'te...Ayrıca,Serdar'ın 2002'deki ani Beşiktaş dönüşünü o dönem kulüpteki görevi dolayısıyla Sinan Engin'e dolayısıyla yine Sedat Peker'e veya Alaaddin Çakıcı'ya bağlayabiliriz.Hatta komplo teorilerine 2 senelik Sivas macerasını bile ekleyebiliriz.Zira Sedat Peker'le Mecnun Odyakmaz arasında yanılmıyorsam bir akrabalık var ya da sıkı bir dostluk...




Futblcunun idman dışında zamanını geçireceği insanları toplumun üst kesiminden seçme çabalarını anlayabiliyorum.Ayrıca kimin kiminle dostluk kuracağı kimseyi ilgilendirmez.Bunlar olabilecek şeylerdir.Fakat,yine de,bu bağlantılar diğer futbolcularınkine nazaran biraz daha görünür olunca bir kaç farklı detay birleşebiliyor.Dediğim gibi içlerinde komplo teorileri de var gerçek olanlarda amacım bu tip "sıra dışı" futbolcuları incelemek...

NOT:Bu bilgiler ve bu konu için öncelikle Oray Eğin'in "Başkalarının Sakatladığı Çocuklar" adlı kitabını inceledim.Futbolcularla yapılmış söyleşiler var.Çok önemli bir kitap olarak değerlendiriyorum.Zira futbolcular hakkında pek bilgimiz olduğu söylenemez.Bu kitap o eksiği bir nebze de olsa kapatmış.

8 yorum:

Gökçe dedi ki...

Guzel yazi, tesekkurler...

cem dedi ki...

bu yazı dizisinin ilk konuğu kemalettin şentürk olmalıydı ama yine de güzel yazı :)

Hect. dedi ki...

Zaten futbolun içindeki, karanlık güçleri anlamak çok zor. Bu konuya değinmen çok iyi olmuş, ilerdeki yazıların için aklımda bir kaç isim war...

Hect. dedi ki...

Güzel bir konuya değinmişsin,futbolun içinde karanlık güçler gerçekten var. İlerdeki yazıların için aklımda bir kaç oyuncu war, umarım o isimlerede değinirsin...

Hect. dedi ki...

bu konuya değinmen cok iyi olmuş devam yazılarını dört gözle bekliyorum...

UGUR BEKTAS dedi ki...

Gerçekten güzel olmuş devamını bekleriz.Bu arada Serdar Topraktepe hala Kocaelispor forması giyiyor..

ali rıza dedi ki...

paylaşım için teşekkürler. çok leziz bir yazı. hiç sıkılmadım okurken. blogunu, bloguma ekliyorum şimdi.
takip etmeli, izlemeliyim.
bu arada serdar kocaeli'de hala, evet. geçen pazartesi canlı canlı izledim.

manifesto dedi ki...

Bir takım konular vardırki toplumda tabu haline gelmiştir, bir takım olaylar vardırki görmezden gelinilmiştir doğru olduğu halde şehir efsanesi olmuştur.Yazında belirtmiş olduğun ilişkiler geçmiş dönemlerde fazlasıyla yaşanmış, karşılıklı menfaatler sözkonusu olduğu için fazlaca medyada yeralmamıştır. sporcu-siyasetci, sporcu-işadamı....,ilişkileri geçmişte vardı,günümüzde devam etmekte, gelecektede var olacaktır.Nezamana kadar? kitleler bilinçlenip sahipleninceye kadar, kulüpler maddi olarak bireylere bağlı kalmayıncaya kadar, sporu spor için gerçek anlamda yapan bunun seyir zevkini bizlere yaşatan sporcular tarafından yapıldığı zamana kadar......