Hugo Broos'un kovulması ile ilgili Trabzonlular ne düşünüyor diye taraftar forumlarına girdim ki, gördüğüme inanamadım: yönetim ilginç bir karar alarak teknik direktörü kovmakla yetinmemiş, ardından Sylva, Egemen, Song, Gökhan ve Engin'i de kadro dışı bırakmış. Egemen'den bu olaylardan sonra -haliyle- kaptanlığından alınacağı konuşuluyormuş. Kadrosu zaten çok derin olmayan Trabzonspor'un, takım içinde ağırlıkları olan 5 önemli oyuncusunu birden kadrodışı bırakması ancak parasal bir krizle açıklanabilir. Forumlarda da zaten benzer dedikodular dolaşıyor, alacaklarını alamayan oyuncuların huzursuzluğunda başı çeken oyuncuların ve kaptanın kadro dışı kalması ancak bu sebeple açıklanabilir.
Aslında parasını alamama olayı futbolumuzun değişmez bir gerçeği. Sadece futbolumuzun değil, serbest çalışmaya bir şekilde bulaşmış herkes bu ülkede yapılmış iş karşılığı alınacak paranın ne kadar zor ele geçtiğini bilir. Karşındaki kişi, ödemeyi yapmamak, yapsa da eksik vermek için bin dereden bin türlü bahane getirir. Dünyanın bütün düzgün işleyen ekonomilerinin temel prensibi olan borcuna sadık kalma durumu nedense bu topraklarda bir türlü vuku bulmaz. O yüzden herkes biraz borçlu, biraz da alacaklıdır. Ekonomik arafta yaşayanların çoğunluk olduğu yerde, futbolcuların da bundan nasibini alması çok da şaşırtmıyor aslında. Asıl şaşırtan olay, bu konuda haklı tepkisini gösterenlerin hala şu zamanlarda bile köle muamelesi ile karşılaşması. Bir oyuncu oynadığı süre içinde parasını alamıyorsa ve hep bahanelerle oyalanıyorsa, onun işini doğru YAPMAMA HAKKI VARDIR! Özellikle yabancı oyuncular bu konuda çok hassaslar ve sözleşmelerine gerekli maddeleri koyuyorlar. Ters bir durum olunca da haklı tepkilerini ortaya koyuyorlar. Yerli oyuncular ise, "takımı satmakla" suçlanıp taraftar aslanlarının önüne parçalanmak için atılıyorlar adeta. Onlar "milyarlık eşekler" değil, "borçlu katırlar" olabilirler en fazla...
Futbolun profesyonelleşmesi, sektörün endüstri gibi çalışması istenirken bir yandan da çalışan haklarının korunmaması tam bir mesnetsiz kapitalizm ürünü. Bunda yine asıl suçlu futbolcular; sektörün kilit elemanları olarak, kendilerini koruyacak bir organizasyon ya da sendikal yapılanma kuramadılar. Menejeleri sayesinde bin parçaya bölünmüş profesyonel futbolcu cemaati, kendini kurtarma şiarından bir çıksa, belki de futbolun önü açılır. Klüpler ödemelerinde ve bonservislerde daha dengeli bir politika izler, bonservislere milyon dolarları bayılacakları yerde, futbolcularına düzgün maaş vermek zorunda hissederler kendilerini. Bu aralar pek moda oldu ya, her klüp kendi büyüklüğünü şairane sözlerle betimlemeye çalışıyor, "duruşlar" uyduruyor kendine, bu boş işleri bırakıp çalışanlarına maaşlarını ve ödemelerini düzgün şekilde yapsınlar, asıl büyüklük borcuna sadık kalmak değil midir?
İlgili Yazılar : Futbolun Ekonomisi,
Güncel
0 yorum:
Yorum Gönder