18.12.2009

Maurice Richard - Roket Adam

Buz hokeyi bir çoğumuzun ilginç bulduğu ama fazla anlamadığı Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerinin domine ettiği bir spor dalı. Limitli coğrafyasından dolayı sadece bir ülkede buz hokeyi bir numaralı spor mertebesine erişmiş: Kanada! Zamanımın çoğunu Montreal-Boston hattında geçirdiğimden hemen Amerikalıların hem de Kanadalıların spor zevkleri konusunda yeterli bilgiye sahip oluyorum. Açıkçası hokey konusunda o kadar da bilgili değildim çünkü bilirsiniz yapı itibariyle Akdeniz insanı pek soğuktan haz etmez. Türk erkekleri sanırım bu konuda ayrı bir çekingendir. Hatta buz pateni pistinde ayağında patenlerle kenara yastlanıp sigara içen ve buzda cebelleşen kız arkadaşlarını seyreden gençler gözümün önüne geliyor. Ya da Uludağ'a kaymaya değil de piyasaya giden arkadaşlar. Konuyu dağıtmayalım, bu yazının amacı bir film tanıtmak. Bu film buz hokeyi tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen okuyuculara iyi bir tavsiye olacaktır. Filmin adı "Maurice Richard" ama Amerika'da oyuncunun lakabı olan "The Rocket" olarak gösterime girmiş. Richard buz hokeyinin gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından biri olarak kabul ediliyor, tabi bir Montrealliye sorarsanız en birincisi! Hemen fragmanla başlayalım:




Maurice Richard fakir bir aileden gelerek ve fabrikalarda çalışarak kendini geliştirmiş ve kısa bir zamanda NHL'in en iyi oyuncusu olmuş. Film de Richard'ın bu dokunaklı hayatını çok güzel bir şekilde yansıtıyor. Fakat "Maurice Richard" sadece bir spor filmi değil, aynı zamanda siyasi bir ayaklanmanın da hikayesi. Richard'ın yükselişi Quebec eyaletinde Fransız asıllı Kanadalıların sosyal hareketiyle birebir örtüşüyor. Britanya Monarşisinden beri fakir ve ikinci sınıf vatanadaş olarak yaşayan "Frankofonlar", 1950'lerden itibaren dillerini, kültürlerini, ve tabi ekonomik çıkarlarını koruyabilmek için mobilize oluyorlar. By girişimlerin sonucunda ortaya bir "Sessiz Devrim" çıkıyor: Quebec eyaleti federal bir çok hakka kavuşuyor, sekülerizm güçleniyor, Anglo elitlerin yerini Frenk denkleri almaya başlıyor ve günümüzde çok tartışılan bağımsızlık tartışmalarının da önü açılmış oluyor. Richard 1950lerde hokey oynadığı ve ana dili Fransızca olduğu için gençliği boyunca ezilmiş ve en iyi oyuncu olmasına rağmen bu tacizler devam etmiş. Richard'ın bu baskıya başkaldırışı ve halkının ilham perisi olması filmde oldukça güzel anlatılıyor.

Daha fazla konuyla ilgili bilgi verip, filmi seyredecekleri huzursuz etmeyeyim. Benim gibi sporu ve siyaseti seviyorsanız seyretmekten oldukça hoşlanacağınız bir film. Aksiyon sahneleri, yani hokey maçları, gayet profesyonel yapılmiş, bunun yanında festivallerden çuvalla ödülle geri dönmüş bir film. Bana yer yer birinci Rocky'i hatırlattı ki, tadından yenmez. Zaten adamın lakabı da Rocket değil mi? Rocky vs. the Rocket. Neyse, filmin en güzel sahnelerinden biriyle de bitirelim. Karşı takımın psikopat oyuncusu sopayla Ricard'ın kafasına kafasına vurunca, bizimki sonunda kafayı sıyırıyor. Evet bu bir hokey filmi ve bol bol kavga sahnesi var. Hokey ve kavga konusuna ise daha detaylı olarak başka bir yazıda girebilirim.


0 yorum: