19.04.2010

Derbinin Ardından: Milyonların Gönül Göçü

Sahada futbol olmayınca, derbi hakkında konuşulanlar hakemle başladı, Bilica ile devam etti ve her zamanki gibi komplo teorileri ile sona erdi. Maçın yönetimi ile fikrimizi belirttik, Gökçe maçın tek güzelliği hakkında da güzel bir gönül yazısı yazdı. Bunlardan geriye de tatsız, tuzsuz, futbolun oynanmadığı bir maç kaldı. 

Ligdeki futbol kimseyi memnun etmiyor, kabul... Hatta bu memnuniyetsizlik öyle bir boyuta vardı ki, her hafta milyonlarca futbolsever, sırf güzel oyundan bir parça seyredebilmek için, bedenini burada bırakıp, gönlüyle İngiltere, İspanya, İtalya ve Almanya'nın yolunu tutuyor. Futbolumuzun yaşadığı bu "gönül göçü" aslında bir yandan satış rekorları kıran Süperligimizin ne kadar kağıttan aslan parçası olduğunu da göstermekte. Ligin para ederi şu an arena kavgaları, futbolu izlemek için sürgüne gidiyoruz, geri gelip birbirimizle doyasıya kavga ediyoruz. Bugün sebep Göçek, Bilica olsun, yarın da başkaları olacak... Artık taraftar olarak bizim başarıyı değil, iyi futbolu talep etmemizin zamanı geldi. Kalbi Camp Nou'da, bedeni Sami Yen'de tipi şizofren taraftarlık halinden çıkıp, bize fahiş fiyatlarla, kötü kalitede izletilen bu futboldan hakettiğimizi talep etmenin zamanı geldi. Madem futbolun beyleri, bize endüstriyel futbolu satmak istiyor, madem taraftar değil müşteri istiyorlar, o zaman bizler de "müşteri her zaman haklıdır" deyip, hakkımız olan iyi futbolu burada kendi memleketimizde, kendi stadlarımızda görmeyi talep edelim. 

Bitsin artık bu gönül göçü...

0 yorum: