Dünya kupasının 6. gününe geldiğimizde, seyir zevkinin yavaş yavaş da olsa belli standartların üstüne çıktığını görüyoruz. Honduras-Şili karşılaşması bu açıdan önemli idi. Maç Şili'nin 0-1 üstünlüğüyle sona erdi ancak maçın temposunu düşündüğümüzde yalnızca 1 golün vuku bulması izleyenleri pek de rahatsız etmedi sanıyorum.
Şili hakkında herkesin ezber ettiği ilk ve en önemli bilgi Güney Amerika eleme gruplarından Brezilya'nın ardından ikinci çıkmış olduğu gerçeğiydi. Benimse, Şili ile ilgili hatırladığım ilk sahne Fransa 98'e dayanıyor. Grup maçlarında kimseye yenilmeyerek dikkat çeken bu "uzun ince" ülke, topladığı 3 puanla B Grubu'nu İtalya'nın ardından ikinci olarak bitirmiş, ikinci tur mücadelelerinde Brezilya'nın rakibi olmuştu. O zaman, daha ikinci turda Brezilya ile eşleşmeleri talihsizlik olarak nitelendirilmişti. Yine aynı tablo gerçekleşebilir. Dilerim Şili aynı talihsizliği bir kez daha yaşamaz ve çeyrek finale ulaşabilir. Bunu hakediyorlar zira... Alexis Sanchez- Mauricio Isla ikilisi, Lahm-Müller ikilisiyle birlikte turnuvada izlediğim en iyi arkalı-önlü hücum organizasyonlarını oluşturdular. Şili'nin çok teknik ismi var fakat İspanya'nın başına gelen onların da başına gelebilir, İsviçre savunmasını açmakta zorlanacakları açık. Öte yandan, Honduras'ın ciddi tecrübe eksikliği göze çarpıyor. Böylesi büyük turnuvalara pek sık katılamıyor oluşları, hücumlarının cılız kalmasına, son vuruşlarda beceriksizliklere yol açıyor. Buna karşın mücadeleci bir takım. Oynayacakları hiç bir maçta rakiplerine ezilmezler.
İspanya-İsviçre karşılaşmasında beklediğim sürpriz gerçekleşti. İsviçre'nin bu turnuvada bir umudu varsa tamamını Hittzfeld'e borçludur. Bir teknik direktör takımının başarısında ne kadar etkilidir sorusunun cevabını en iyi Hittzfeld'e bakarak cevaplayabiliriz. Eğer Hittzfeld gibi bir teknik adamınız varsa, rakibiniz ne kadar iyi paslaşırsa paslaşsın istediği pozisyonları yaratamayabilir ve siz gol bulmak için rakibinizin savunmada bıraktığı boşluklardan faydalanabilirsiniz. Sanıyorum iki ya da üç pozisyon buldu İsviçre. Biri gol oldu. İspanya, turnuvanın ilk günü Meksika'nın yakalandığı tuzakla karşı karşıya kaldı. Topa hakim olmak bir süre sonra beyhude top çevirişlere, açık arama oyununa dönüştü. Dediğim gibi, Hittzfeld İsviçre'ye ikinci tur umudu getirdi. Bakalım Şili karşısında ne yapacaklar?
Günün son maçında sürpriz olmadı. Uruguay'ın G.Afrika'yı zorlanmadan yenebileceği belliydi fakat ev sahibinin turnuvanın açılış maçında Meksika karşısında gösterdiği direnç ve disiplin çoğumuzu şaşırtmıştı. İlk maçın yıldızlarından Tshabalala bu akşam ortada yoktu. Zaten Pienaar turnuvanın başından beri "yok". Bir tek poisyon dahi üretemedi G.Afrika. Bu anlamda, şimdiye kadar oynanan maçlar arasında bir tek pozisyon dahi yakalayamayan bir takım yoktur sanıyorum. O kadar kötüydüler. İlk maçın ardından Khune hakkında çok iddialı sözler sarfetmiştim. Kırmızı kart gördü. Yüksek ihtimalle turnuvayı kapattı. Onun gibi bir kaleciyi daha fazla izleme imkanına sahip olmak isterdim. Uruguay'da ilk maç hayal kırıklığı yaratan hücum ayakları Forlan ve Suarez bu akşam yanlarına Palermolu Cavani'yi de almışlardı. İlk dakikadan itibaren ölçülü de olsa pozisyon üretmeye, rakip kaleyi yoklamaya başladılar. Nhayetinde, Forlan rakibin sırtına çarpmış olsa da çok şık bir gole imza attı. İkinci yarı, maçın en hareketli ismi Suarez, Khune tarafından düşürüldü. Forlan riskli olsa da penaltının nasıl atılacağını gösterdi adeta. Öylesi bir vuruşun kaleciler tarafından kurtarılmasının imkanı yoktur. Maçın son dakikasında, düdük yerine, Suarez'in zarif ortasında Pereira'nın golü geldi. Forlan'ın kaydettiği iki gol ona gol krallığı yarışında çok büyük bir avantaj sağlayacaktır. En büyük rakipleri ise Podolski ve Klose olacaktır diye düşünüyorum.
İlgili Yazılar : Dünya Kupası,
Güney Afrika,
Honduras,
Ispanya,
İsviçre,
Şili,
Uruguay
2 yorum:
Şili'yi elemelerin başından beri takip ediyorum, çok hızlı ve dikine bir oyunu seviyorlar bunu da acayip keyifli yapıyorlar. Özellikle orta sahaları [ Valdivia- Fernandez - Vidal] üçlüsü çok başarılı. Aynı durum forvette de söz konusu, Suazo'nun sakatlığına rağmen Sanchez boşluğu iyi dolduruyor şu anda. Fakat defans konusunda sıkıntı var. Bugün Honduras çok zorlamadığı için defansın durumu pek göze çarpmadı. Ama bu sorunu da orta saha-forvet çalışmasıyla kapatırlarsa çeyrek final görür bu takım..
Sili Maldonado'nun eksikligini yasiyor. Bir de o olsaydi mihenk tasi msiali, daha derli toplu olurdu takim...
Saka maka Sili keyifli bir Dunya Kupasi takimi, siradan takimlar yerine bu takimlari izlemek zevk veriyor insana... Urugay ise Lugano'dan oturu zaten guzel:)
Yorum Gönder