30.10.2009

Kelebek Etkisi: Bir Top, 22 ‘Adam’ ve Meydan Muharebesi


GS-FB derbilerinin Saraçoğlu/Sami Yen ayrımı yapılmaksızın benzer formata girdiği artık aşikar. Forumlarda, bloglarda ve gazetelerde (ve gazete altındaki çerez yorumlarda) aynı konular, her sezon özne değiştirerek 2 kez gözümüze sokuluyor. İşin ilginç yanı, son 2-3 senedir nerdeyse her derbi sonrası ortalama 3-4 maç stad kapatılması hikayesinin standartlaşması, ve bunun bize artık normal gelmesi. Kulağa şimdilik biraz aşırı gelebilir ancak, yakında 2 takımın stadları da her sezon 1 maç için kullanılır hale gelecek, derbi sonraları bir sonraki sezona kadar kapanmak suretiyle. Nitekim, 3 sezon önce Sami Yen’deki organize rezil olaylar bir Avrupa Kupası maçında yapılmış olsa, ceza 5 maçla kalmayabilir; aynı şekilde Saraçoğlu’ndaki gibi bir hakemin başı yarılsa, futbolcuların üstüne yumurta, şişe gibi maddeler atılmış olsa, bir yönetici sahaya atılan bıçağı kameranın önünde alıp ceketinin içine saklasa, o takımın sahası tüm sezon Avrupa Kupaları için kapanabilirdi. (Tabi bu durum bize hiç koymaz, Almanya’ya gideriz, Gelsenkirchen’de 60 bin Türk önünde maçlarımızı yaparız, aynı durumun Türkiye içindeki versiyonu da İzmir Atatürk’tür. Sonuçta daha bile çok işimize gelir, bir de UEFA/TFF uçak biletlerimizi ayarlasa şamda kayısı...). Geçen sezonki Sami Yen derbisinin son dakikalarında aklıma ilk gelen Hillsborough ve Heysel olaylarının yaşanması yakındır, ki Heysel olayı, daha önceki İngiliz mimlenmeleriyle beraber tüm İngiliz takımlarına başlı başına 5 sezona mal olmuştur. Böyle bir durumda, saha kapatılması/men edilmesinin etkisinden çok, Kerem’in ‘Hillsborough Faciası Ali Sami Yen Faciası Olur mu?’ yazısında da belirttiği gibi, onuncu senesinde hatırlanacak olay, coşkuyla şunun bunu X-Y skorla yendiği değil de, sus-pus bir saygı duruşu vasıtasıyla fındık beyinliler yüzünden 10 sene önce o gün, Z sayıda vatandaşın hayatını yitirdiği gerçeği olacak. (Aslında sus pus yerine 'Ya Allah Bismillah Allah-ü Ekber' nidaları eşliğinde demek daha olası bir senaryo)


FB yönetimi bu stadı ülkemizde UEFA finali oynanması için mi yaptırdı? Ya da GS yönetimi -afedersiniz- eşşek mi de onca tartışmaya gebe, defalarca ihaleye sunulmuş 52 bin kişilik, Avrupa’nın en konforlu stadlarından birini yaptırmak için bir taraflarını yırtıyor?

Böyle mi devam edecek, dahası her sezon futbol dışı olaylar çığ gibi büyüyecek, yoksa derbi sonrası tekrar futbolun konuşulacağı sezonlar yakında mı? ‘Celebrate the game’ felsefesini Türkçe’ye çeviremeyen (bkz. Volkan’ın Kaybedençekipgiderspor yazısı), rekabet değil de nefretten gücünü alan bir futbol kültürünün parçası olarak pek umutlu değilim, 1.ci şıkkı işaretliyorum.

0 yorum: