"Kulüpler Birliği Başkanı ve Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav, Türkiye’de teşvik primlerinin olmadığını söylememenin hata olduğunu belirterek, “Teşvik primi verilebilir, buna karşı değilim.” dedi. Bu sözler 2005 yılına ait.
Şimdi de 2 hafta sonrasına bakalım: ligin lideri ve şampiyonluk adayı Bursaspor, Ankara'ya Gençlerbirliği deplasmanına gidiyor. 29. hafta, elde zaten 33. haftadan bir Ankaraspor maçı var, yani o haftadan sonra Bursa'nın, sadece 4 maçı kalıyor. Şampiyonluk iddiası süren 3 büyük takım var, hiçbirinden de bugüne kadar teşvik primi konusunda net bir tavır görmedik! Elde de, başkanı bu işe sıcak bakan bir takım var... Sizce ben mi paranoyaklaşıyorum, yoksa futbolun içinde görmediğimiz çanta hareketleri mi şampiyonu belirliyor?
Basın zaten birlik olmuşcasına, haftalar azaldıkça Bursa'nın şampiyonluk baskısını kaldıramayacağını söylemeye başladı. Hatta bu haftaki Büyükşehir maçından sonra hala 3 puan farkla lider olan takım için "Avrupa'ya bile zor gider" diyenler var... Her şey Bursa'nın psikolojik çöküşü için hazırlanmış durumda. Tek gerekli olan, rakiplerinin Bursa'yı biraz sıkıştırması. Bunun için de kesenin ağzını açmaktan kolay ne var? Sonuçta kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez!
Teşvik primi etik mi değil mi diye tartışıyoruz kaç sezondur. Kim bilir bizim tartıştığımız onca sezon boyunca, ne kadar siyah Bond çanta el değiştirdi? Aslında teşvik primi, şike sayılmasa bile onu yakalamanın başka bir yolu daha var: el altından, kayıt dışı verilen paralar, yasa dışı ödemelerdir. Sırf bu yüzden bile teşvik primi denilen nane yasaklanabilir. Bunun tespiti kolay mı? Cevabı hem evet, hem de hayır... Teknik anlamda kulüplere ve futbolun işindeki kişilere ödenen paraların sıkı bir kontrolü gerekiyor ki, bu yapıldığında aslında teşvik priminin ötesinde başka bir problemle daha karşılaşıyoruz: ne kulüplerin, ne başındaki yöneticilerin, ne de bu sektörden ekmek yiyenlerin sağlıklı bir para transfer sistemi var. Teşvik primini yakalayacağım derken, aslında iflas etmesi gereken ama bir şekilde el altından akan paralarla komalık yaşayan kulüpler mi radara girer, yoksa federasyona 1 bildirip, açıktan 5 alan futbolcular mı ifşa edilir, artık gerisini siz düşünün. UEFA ve FIFA'nın çarpık mali düzenle ilgili kararları artık çok net: cüzdanını denkleştiremeyen takıma, ligde oynama izni yok! Federasyon, buna şimdilik göz yumuyor. Eğer bu kurallar uygulanmaya başlarsa, Süperligimiz 4 takımlı (ki büyükler olmayacak bu dörtlüde) ilginç bir yapıya kavuşacak! Federasyon da teşvik primi takip edeyim derken, elindeki ligden olacak...
Bunca lafın özeti şu: Anadolu'dan şampiyon çıkması, para piramidini ters çevirir. Şu ana kadar hep, ekonomik programda çalışmaya alışmış Anadolu ile, müsrif Bizans'ın kurduğu ve ağırlıklı olarak yüzeyden bonservisler, derinden de teşvik ve primlerle işleyen düzen bir kez yıkıldı mı, bunun altında kalanlar uzun süre kendilerini toparlayamaz.
Biz yine de uyarımızı yapalım çok geç olmadan: Sayın Federasyon Yetkilileri, 29. haftadaki Gençlerbirliği-Bursaspor maçına dikkat edin, iki takımın da her türlü spekülasyondan uzak durmasını sağlayın...
0 yorum:
Yorum Gönder