25.04.2010

Galatasaray-Bursaspor 0-0: Ruhumuz Yeşil, Bedenimiz Kırmızıydı



"İşte Süper Lig Bu!" tarzı spot bir maça tanıklık ettik bu akşam hep beraber. Ligimizin ortalamasının üzerinde bir tempo ve hücum anlayışı vardı sahada. İki takımın da en güçlü oldukları tarafları hücumdu ve ortada bir şampiyonluk artı şampiyonlar ligi pastası vardı. Bu şartlar, haliyle, ligin en güzel maçını bizlere sundu... Açıkçası, iki takımın da taraftarı olmayan biri için, maç ikilemlerle doluydu: bir tarafta İstanbul'a başkaldıran asi ruh yeşil-beyaz, diğer tarafta ise, düşmanımın düşmanı dostumdur şiarına karşı çıkan ve sahada son dakikaya kadar ölümüne mücadele eden sarı-kırmızı... Geçen hafta yaşananlardan sonra bu haftasonu önce Şerey Bey'de olanlar, sonra bugün sırasıyla Kasımpaşa ve Mecidiyeköy'deki maçlar, hepimizin ruhunu açtı.

Bu tarz maçların değişmeyen bir formülü vardır: ya hiç gol olmaz, ya da bir gol oldu mu, devamı gelir...  Bugün hiç gol olmadı ama her iki kalede de sürüsüne bereket pozisyon yaşandı. Sahadaki oyunculara baktığımızda, iki takımda da ligin en süratli ve en iyi top süren oyuncuları olduğundan bu kadar gol pozisyonuna denk gelmek  sürpriz sayılmaz. Bursaspor asla bir Şampiyonluğa-Koşan-Sivasspor değil; geçen sene aynı zamanlarda maçlarını izlediğim Sivasspor'a göre çok daha soğukkanlı ve akıllı oynuyorlar. Bir kere kadroları daha zengin ve kenardan da maça girip oyunu etkileyecek oyuncuları var. Misal, bugün Sercan çıktı, yerine giren Turgay ile yine tehlike yarattılar. Zapo kart görünce, yerine giren İbrahim de ligin kalburüstü stoplerlerinden biri. Bursaspor herşeyden önce tempolu ve açık oynamayı seven bir takım, oyuncularının çoğu çizgide etkin, süratli oyuncular, hatta en önemli forvet oyuncuları Sercan bile aslında salt golcünün ötesinde dikine oynayabilen ortasaha forvet arası boşlukta da etkin bir oyuncu. Zaten dikine oynayabilen yerli oyuncuların varlığı Bursayı ligin son düzlüğüne kadar şampiyonluk potası içinde tuttu. Şu an 4 büyükler arasında yerli oyuncu kalitesi Bursaspor kadar iyi olan bir takım yok. Bu da Bursa'nın başarısının tesadüf ya da büyüklerin başarısızlığından çok, kendi kadro yapılarının başarısı olduğunun en iyi kanıtı.

Bu akşamın en kahredici yanı, geçen hafta sözde şampiyonluk mücadelesi veren iki takımın olaylı maçından sonra, bu akşamki muazzam mücadelenin iki takımın da işine yaramamış olmasıydı. Geçen hafta, kötü bir maç ve sahada çukur kazan, saç çeken, adam döven oyuncular varken, bu hafta sahada canını dişine takarak mücadele eden ama yenişemeyen iki takım vardı. Sonuçta kazanan Fenerbahçe oldu, tıpkı filmlerdeki kötü adamlar gibi; hani şu hiç olumlu bir şey yapmayıp filmin sonunda iyi adamların çanına ot tıkayan kötü adamlar olur ya, aynen onlar gibi... Fakat hayatın adaleti de böyle bir şey işte, zaten Fenerbahçe'yi seven de nefret eden de bu özelliğinden dolayı bunları hissetmiyor mu? Fırsatçılık, "1-0 olsun bizim olsun"culuk, ne olursa olsun kazanmak mübahtır felsefesi işin sonunda kupayı da başarıyı da götürmez mi? Aziz Yıldırım'ın kupaların parlak metaline yansıyan gülümsemesi bize bunları öğretmedi mi? Öyle bir nefret ki o parlak metale aksaden gülücükte gizlenemeyenler: bu hafta düşen Anadolu'nun en düzgün camialarından Denizlispor'un ardından zafer naraları, ezeli rakibine daha oynanmamış maçı satmakla suçlayan ağızların köpük saçarcasına bir nefret saldıranlar...

Ama yine de milyonlar biliyor ki bu gece sahada boks maçı tabiriyle "şampiyonların maçı" vardı... Ve iki camia bugün kendilerini tanımayanlara sahadaki futbolları ile önemli bir ahlak dersi verdiler, sonuç ikisini de şampiyonluktan uzaklaştırsa bile...

Fotoğraf: NTVSpor.net

7 yorum:

Gökçe dedi ki...

Volkan macta Bursaspor'u destekledim hala da Bursa'nin sampiyonlugunu istiyorum ama yine ortada tek kotu Fenerbahce kaldi diyorsunuz ya inadina Fenerbahce be kardesim:)))

Volkan dedi ki...

Gokce,
Senin Fenerbahcen ile hicbir sorunum olmadı biliyorsun, ama burada bahsettigim fenerbahce aslında benim artık tanıyamadığım sevgilim besiktas gibi... sadece besiktasima son yazılarda yeterince saydırmıstım bu sefer de isin diger tarafını biraz anlatayim dedim...

Bak dikkat et, iki camia da (fenerbahce ve besiktas) dususe geciyor, su an bunu farkedemeyebiliriz ama gercekten de kafa yapısı olarak gittikce kopuyoruz... bunu ayrıca tartısırız...

Volkan dedi ki...

Hatta inadina Fenerbahce olsun...
Ama inadına olsun, kazanmak icin degil sadece, inadına olsun... O zaman anlarım işte...

snnbnn dedi ki...

Fenerbahçe'nin maçını izlememişsin anlaşılan.. Eğer bir izleseydin, hiçbir futbolcunun hakeme sert itirazlarda bulunmadığını, Fenerbahçe'nin birçok gol pozisyonu olduğunu görürdün. Galatasaray-Bursa maçını stadda izledim ve çok keyif aldım. Hakeden taraf Bursa'ydı. Bursa kazansın istedim ama kazanamadı. Sizin takıma teşekkür ederim, bizi şampiyonluğa bir adım daha yaklaştırdı ;) bu arada, sizin ilk 2 için umutlarınız da bitti galiba, seneye inşallah ilk 2ye girebilecek bir takım olmayı başarabilin de bizde Galatasaray ile Şampiyonlar Ligi platformunda da yarışabilelim..

Volkan dedi ki...

Fenerbahçe maçı derken bugünkü maçtan bahsediyorsunuz sanırım, yoksa emre belözoğlu, diego lugano ve fabio bilica'nın oynadığı bir takımın sezon boyunca centilmenler gibi mücadele ettiğini söylemek abesle iştigal olur. Ayrıca Bursa hakeden taraf değildi kanımca, maç ortadaydı. Taraftarlık üzerinden yapılan kinayeli yorumlara da birşey söyleyemeceğim, ironiden kim ölmüş... Ama hazır uğramışken biraz blogda takılın eski yazılara da bakın derim.

Kerem dedi ki...

Fenerbahce bu sene diger buyuk takimlarla oynadigi maclarin cogunu ustun oynayarak ve mucadele ederek kazandi. Hic bir sey yapmadan lider oldu demek pek dogru olmamis.

Bunun disinda Galatasaray'in ve Bursaspor'un goze daha guzel gelen bir futbol oynadigini ben de dusunuyorum ama basarinin tek kriteri bildigin gibi bu degil. Fenerbahce son 8 haftadir komple olarak iyi oynuyor ve ozellikle ikinci yaridan beri de centilmenlik konusunda da diger takimlardan daha fazla bir sorunu oldugunu dusunmuyorum.

Benim seyrettigim cogu derbide evsahibi takim ve seyirci hakem uzerinde inanilmaz baski kuruyor ve sonuca mudahele ediyor. Bunun bir komployla alakasi oldugunu dusunmuyorum, hakemler korkuyor sadece. Gecen hafta Kadikoy'de yasananlar tabiki hos degildi, ama bu Fenerbahce'yi kotu adam yapar mi? Zannetmiyorum.

Son olarak, aaha disi olaylarla veya demeclerle pek ilgilenmiyorum. Fenerbahce yonetiminden de pek hazetmiyorum. Ama yonetimle futbol takimini ayni kefeye koymak haksizlik olur. Yoneticilerin bu kadar kendilerini bir sey zannetme nedeni de surekli demeclerden konusmak. Sahadaki futbola bakalim.

Volkan dedi ki...

Kerem,
Komplo teorileriyle isim olmaz, sadece bu aksamki mactan sonra hissettiklerimi yazdım. zaten 2. yarıda fenerbahcenin ciddi bir fikstür avantajı vardı buna artan form grafiklerini de eklersek bu anki puan tablosu cok sasırtıcı degil. Fakat bursaspor su anki fenerbahce kadrosundan cok daha iyi bir takım ve gonul onları sampiyonlar liginde görmek istiyor. 2. olan takımın sampiyonlar liginde oynama sansı yok, bunun hangi takım oldugu önemli degil, Türk futbolu kagıt üstünde 2, gercekte tek takımla sampiyonlar liginde temsil ediliyor. Bursanın oyuncuları ve futbol yapısı sampiyonlar liginde oynamaya daha uygun, farklı tempolarda oynayabilen oyuncuları var, pek cok oyuncusu farklı mevkilerde oynayabiliyor, futbolumuzun temel eksigi olan ön liberoya da düzgün bir oyuncu alırlarsa disli bir rakip olurlar...