19.04.2010

Taraftar Demişken...

Kendi takımdaşlarımın Beşiktaş taraftarlığını aşırı romantize etmesi ve sanki Fuzuli'nin beyitlerinde dolaşır gibi takım sevgilerini ifade etmeleri bana hep garip gelmiştir. Tribünlere ve taraftarlara bakınca açıkçası, takımların çok da farkettiğini sanmıyorum. Sahada ana avrat düz giden adamın nasıl bir farklı taraftar profili olur bir türlü anlamam. Neyse bu Beşiktaş'ın romantize edilmesi konusu ayrı bir yazı dizisi olur, buradaki asıl problem dünkü "balon olayı". 

Fenerbahçeli taraftarların yaptığı kalitesiz espriye zaten gülecek insanla işim olmaz. Kötü fikir, kötü tasarım (bir kere köpek çok sevimli ulan!) ve berbat bir mesaj kaygısı. Fakat, Fenerbahçe'ye saldırma alışkanlığı üzerinden kendi taraftarlığını tanımlayanlara gün doğmuş, hemen ahlak zabıtası üniformalarıyla cezayı kesivermişler. Şimdi ben bu taraftarlar ile, yeri geldi stad önünde, yeri geldi Kazan'da "fenere operayı" söylemedim mi? Ya da bu taraftar, maç esnasında yeri geldi kendi Başkanına bile ana avrat düz gitmedi mi? Anlayamadığım bir durum; bu kadar çelişkiyle yaşayabilmek, kendi mutfağın pisken, başkasınınkine karışabilmek... 

Fenerbahçe camiası, Beşiktaş caiması neyse odur aslında... Merhum "ırkçı" yazarımız İslam Çupi'nin bayat sözlerine ihtiyaç yoktur Fenerbahçe'nin büyüklüğünü anlatmak için, Beşiktaş ve Galatasaray ne kadar büyükse o kadar büyüktür işte... Diğerleri ne kadar ahlaklıysa, o kadar ahlaklıdır; ne kadar dürüstse, şikeci değilse, diğerleri kadardır... "Ayrı mahallenin çocukları", "Suyun öteki tarafı" edebiyatı yapmanın alemi yok, CHP ne kadar solcu, ne kadar düzen karşıtı, ne kadar farklıysa, Beşiktaş da o kadar farklıdır, düzen karşıtı ve solcudur işte. Bu "Beşiktaşlılık duruşu" da yeni icat oldu: zannedersin herkes yanlış, bi biz doğruyuz... 

Eğer kendini illa "ayrı bir mahallede" tutmak istiyorsan, gel hep beraber iyi futbolun, ahlaklı sporun peşinden giden   futbol dilencilerinin mahallesine taşınalım. Taraf tutmayan anarşistler onlar, bu futbol düzeninin bugları, göz önüne getirilmeyenleri... Ne taraftar, ne müşteri olmak isteyen, seyirciler onlar... Sayıları az, adresleri bulanık ama gerçekten de "ayrı mahallenin çocukları" olanlar onlar.. 

13 yorum:

Gökçe dedi ki...

Tebrikler, gercekler bu kadar basit ve yalindir...

Alp dedi ki...

taşın bir kısmı bana gelmiş, cevap vereyim.

"edebiyat" falan yaptığımız yok, blogu takip edenler -ki siz takip ediyorsunuz bildiğim kadarıyla- edebiyat yapmak gibi paçavra bir kalıpla yargılanamayacağımızı da bilirler. öncelikle bunu netleştirelim. ortaya somut tahliller koyarak yazıyoruz yazılarımızı, bu yazıdaki gibi "biz neysek sizde osunuz" indirgemeceliğini kullanmıyoruz. bir de şu "hepimiz aynıyız" diyenlerin neden aynı olduğumuzu anlattığı bir dünyada yaşamak istiyorum artık. niye aynıyız kardeşim, konuş, örnek ver. bak ben örneklerle anlatıyorum niye aynı olmadığımızı, 10 tane yazı yazmışım.

klasik ezber saçmalıkları. ve bu saçmalığı görmeyi beklediğim son blog, açık ara son blog burası iken gördüğüm yer de yine burası. esasen kimseye bir şey ispat etmek zorunda de değiliz. ben farklıyız derken iyinin kötünün ayrımını yapmadım. varsın ortak sarılar her birimizden daha ahlaklı insanlar olarak kabul edilsinler, umrumda bile değil. ama ortada gelenek diye bir şey varken, geçmiş sap gibi ortadayken kalkıp da "dur ben şunlara ayar vereyim" anti-klişeciliğine girmek yakışıksızdır.

"fenere opera" bu mudur yani olayın indirgendiği son nokta. "beşiktaşlılar da küfür etmiyor mu?" ediyor, ben de ederim, bayılırım hatta küfüre. ama bir gün de çıkıp "küfürsüz inönü örnek stadyum bizimki" demedim. ama sorsan asırlardır örnek olan bir saraçoğlu stadyumu varki dün anaların nane yemediği bölge kalmadı orada. bizim derdimiz bu ikiyüzlülük.

ve yönetim tarafından organize edilen rakibe hakaret amaçlı kareografiler ile yarramıyefener'i de bir tutmak bambaşkaymış, belirtmeden geçemeyeceğim.

bildiğim kadarıyla beşiktaşlısınız, bu yazdığınız yazıya eleştiri mi dersiniz özeleştiri mi bilemem. ama en azından tırnak içerisinde attığım başlıkları kullanmak yerine isim vererek sataşsaydınız da ben de bu bloga olan saygımı kaybetmeseydim.

iyi günler.

Gökçe dedi ki...

Selam Alp,

zaten senin blogunuzda yazdigin yaziya isimlerimizi saklamadan yorum yapmistik ve kendi adima ben elestirmistim.

Hicbir gercekci zemine basmayan hayalleriniz ve romantik tavriniz bir sure sonra itici geliyor acikcasi.

Blog arkadaslarimi bilmem ama ben sikildim artik Turk futbolunun geldigi bu noktadan ve nefret kusan yazilar oldukca fazla rahatsiz ediyor beni. Bu bakimdan yazmamaya dikkat ediyorum, mesela igrenc Bilica insani icin yaziyorum yaziyorum siliyorum cunku bir guzellik katmayacak.

Yasiniz kac bilmiyorum ama cok hayaperest geliyor tavriniz. Sizin gibi dusunen cok iyi tanidigim bir cok Fenerbahceli Fenerbahce'nin neden bir baska buyuk oldugunu, Galatasaraylilar neden herkes bir yana Galataray@in bir yana oldugunu anlatan hayallerini okuyup gerceklerle eslestirememek bunaltici bir is.

Benim babam cok iyi bir Besiktas'li. Kardesimi ve beni goturdugu Inonu'deki bir Fenerbahce macinda, bizim yuzumuzden deplasman tribununde oturup, sokakta gorsen yolunu degistirecegin Fenerbahceliler arasinda Besiktas sahaya cikarken ayaga kalkip alkislayacak kadar iyi bir Besiktas'li. Annem Galtasaray'li ve iyi Galtasaray'li bir aileden. Biz kardesimle Fenerbahce'liyiz. Iyi Fenerbahce'liyiz. Karim Galatasaray'li en son macta Telsim tribunudne Hakan Balta'nin golune sevinecek kadar Galatasarayli.

Biz bir aileyiz, yok birbirimizden farkimiz...

Saygilar...

Yok birbirimizden bir farkimiz

Volkan dedi ki...

Sevgili Alp,
Tek ornek uzerinden gitmemi elestirebilirsin dogrudur ama yaziyi uzatmamak icin yaptigim bir tavirdir bu... yoksa x takimin taraftarinin yedigi haltlar listesi yapmak istesem, emin ol 3 buyukler burada da lig gibi basa bas giderler...

Biz blogda uzun sure turkiye futbolu hakkinda yazmak istemedik, sebeplerinden biri de gokcenin bahsettigi bu aynı kan davalarini sıkılmadan gutme meselesi... Bunları konusmaktan futbolun kendisinden zevkle bahsedemez olduk. Zaten bu tarz yazıları her yerde yazıyorlar, bizi okuyacaklarına gitsinler basından, sozluklerden, taraftar forumlarindan takip etsinler...

Yazına belaltı saldırdıgımı dusunmuyorum, zira orada da yorumumu yazmistim. Yazı senin soylediklerine direkt bir cevap niteligi de tasimamaktadır, sadece denk geldi de o benzetmeyi yaptım.
fakat yine bu senin yazının burada linkini vermenin dogru olacagi dusunuyorum:

http://stalker-21.blogspot.com/2010/04/ayr-mahallelerin-cocuklaryz.html

Ortega dedi ki...

Türkiye'de futbol üzerine konuşacaksak aynı mahallenin çocukları olma olasılığı günümüzde çok güç. Aynı evden çıkan iki kardeşten biri Fener tribününe, diğeri Beşiktaş tribününe gitti misal dün gece. Bunlar istisna da değil. Çok var benzerleri.

Geçmişte "Rıza efendi..." pankartını savunan da vardı, eleştiren de. Benzerlerini Beşiktaş için de söylemek mümkündür.

Bu bakımdan Sevgili Alp'in (medyada böyle konuşuyorlar ya, onlara özendim) yazısındaki teoriyi çürütmek çok kolay.

bonaventure dedi ki...

bu da bu yazıyı kopy paste ettiğim 4üncü yer olsun. yakışıyor zira bu bloga. özellikle de bu yazının üzerine bir kenarlarına.

"İmansız bir dinselliğin, ticarileştirilmiş maneviyatın, bireysellikten yoksun bireyselciliğin teselli edilemez kaderine, farklılıkların standartlaştırılmasına ve kanaatlerin formatlanmasına maruz bulunan bu batan dünya, ne 'ihtişamlı güneş doğuşları' ne de muzaffer sabahlara tanık oluyor artık"

Daniel Bensaid

not: özel bir insan olduğunu düşünüyorum volkan. zira böyle kötü bir mağlubiyetin üzerine böyle bir yazı yazabilmek her insanın harcı değildir. takdir ve tebrik ederim kendi çapımda.

Stringer dedi ki...

yazi cok dogru, cok rasyonel.

ancak futbolda, ozellikle futbol taraftarliginda soyle bir problem var: taraftarligin kendisi rasyonel degil.

hic kimse bilincli bir sekilde, 18 yasina gelince bir takim tutmaya baslamiyor. Cocuk yasta verdigin bir kararin nesi rasyonel olabilir ki yahu? daha cisini tutamiyosun.
ondan sonra da biz farkliyiz. kardesim, mahallenin bakkali bedava kola veriyor diye fenerli, abin forma aldi diye besiktasli, avrupa kupasi kazandiniz diye gaassarayli olmussun. simdi trabzonlu biri sana kola alsa, forma alsa ya da trabzon avrupa kupasi kazansa degistirecek misin takimini?

hayir.

o yuzden dogru, yok birbirimizden farkimiz. peki o zaman neden bir takimi tutup ugrunda uykusuz kaliyor, agliyor, kavga ediyoruz?

Volkan dedi ki...

söz çok çarpıcı ama düşünmeden edemiyorum acaba bu asr-ı saadet hasreti her topluma özgü bir şey mi?

belki eskiden de herşey şimdiki gibiydi fakat olayları anlatanlar, yani hikayeleri yazanlar ve söyleyenler farklıydı belki... şimdi o yüzden "biz büyüdük ve kirlendik dünya" makamından çok çalmaktayız.

ayrıca güzel sözlerin için teşekkürler bonaventure, soğukkanlı olmaya çalışıyorum diyebilirim daha ötesi olduğunu sanmıyorum...

Volkan dedi ki...

@Stringer
sorunun 3 cevabı olabilir:

a-bir takımın futboluna ve başarısına aşık olmak
b-bulunduğu sosyo-ekonomik sınıf ile tuttuğu takımın örtüşmesi
c-toplumda ötekileştiremediklerini futbol yoluyla yapmak ve nefretini bu ötekilerden çıkarmak...

a ve b şıklarına kapılıp da takım tutanların oranları az işte, zaten b şıkkının bu ülkede olmadığını düşünüyoruz blogdaki cogu yazar olarak...

geriye c'ye sarılan milyonlar kalıyor işte...

bakın dün akşam taraftarın birisi cinsel organını göstermis karşı tribüne... bloga koyamıyorum fotosunu ama arayan bulabilir...

bu da mı münferit olay? bu da mı gol değil ha?

münferit diye diye zaten bugünlere geldik...

Gökçe dedi ki...

Bakin Twente macina gittik bu sene Hollanda'da... Tribunde bir cocuk(cocuk derken 25 yaslarinda) Galatasaray esofman ustu ile oturuyor, devre arasi gittiler cocugun ustundeki yaktilar, tum tribun de alkis tuttu. Cocuk abisiyle gelmis abisi Fenebahceli...

SK anlatiyor en son Barnebau'da Real Madrid - Barselona macinda RM tribununde oturdular onlerinde Barca esofmanli biri oturuyor rahat rahat.

Biz ise onlarin bile icine bulasip yok Franco yok halkin takimi. Onlarin kendi arasinda yapmadigi muhabbeti biz yapip birbirimize giriyoruz...

SK dedi ki...

Acikcasi Madrid macina Barca formami giyip gitmeyi dusunmus idim. Basima hos seyler gelmeyecegini dusunerek vazgectim.

Stada geldigimizde etrafta Barca formali insanlari gorunce bayagi bir sasirdim. Etrafda cok rahat bir sekilde dolasiyorlardi.

Yanlarina gidip 6 isareti filan yapip eglendim hatta. Barnebau'da Ultra-Sur tribunu haric her tribunde efendi gibi macini seyredersen bir sorun cikmaz. Onumde oturan adamin barca montu ve kaskolu var idi. Gollerde ayagi bile kalkmadi. Ben bile Madrid'li futbolculara kufur eder gibi kalktim :) Sadece gollerde asiri sevinen barca formali bir kac kisiyi tepkilerden dolayi disari attilar.

Diger konuya gelince. Gokce bilir, ben senelerdir soyluyorum. 3 buyuk kulubun birbirlerinden yaptiklari pislik, sike, hakem satin alma etc konusunda hic bir farki yokdur. Hic bir kulubun her zaman sadik kaldigi bir durusu hic yokdur! Cirkef oyuncusu sayisi bir donem Gs'da fazla olur diger donemde Fenerbahce veya Besiktas'da. (Soylemeden gecemeyecegim, Blica bu konuda Oscar'i uzak ara alir)

Gökçe dedi ki...

@SK

Hakikaten Bilica nasil bir yaratiktir... Simdi bizim cenahtan Torres falan diyorlar. Torres gitmis sadece bir kere hizlica vurmus. Sinirle bir anlik yapilabilecek birsey kimse birsey demez. Ama bu adamin yaptigi on bes saniye boyunca IGDAS gibi kazdi yahu.

stalker dedi ki...

"Fenerbahçeli taraftarların yaptığı kalitesiz espriye zaten gülecek insanla işim olmaz. Kötü fikir, kötü tasarım (bir kere köpek çok sevimli ulan!) ve berbat bir mesaj kaygısı. Fakat, Fenerbahçe'ye saldırma alışkanlığı üzerinden kendi taraftarlığını tanımlayanlara gün doğmuş, hemen ahlak zabıtası üniformalarıyla cezayı kesivermişler."

fb yönetimi bu kepazeliği organize eden merci. ortada kurumsal bir ahlaksızlık var. senin kulübünün bayrağını stada asmayacak kadar ileri de gidiyor bu ahlaksızlar. rakibine saygı duymuyor, yöneticisini azarlıyor vs..benim derdim bununla. yoksa operaymış bilmemneymiş geçin bunları. tribünde küfür edilir hem de ana avrat edilir.