9.01.2010

Sana Dünya Kupası Yolları, Bana Kurşunlar


Togolu futbolcuların otobüsüne ateş açılmış; aslında haber değeri olmasının tek sebebi Adebayor'un da aynı araçta bulunması. Afrika ile ilgili haberler, belgeseller ya da filmler artık Batı'nın ekseninde çok da değer teşkil etmiyor: bir "Hotel Rwanda" ya da "Blood Diamond" çıkıyor arada o da politik doğruculuğundan yenmeyen Holywood'un vicdan hesabını, gişe hesabıyla denkleştirmeye çalışmasından beyhude bir çaba değil.


Angola, güvensiz bir ülke... Portekiz'den bağımsızlığı kazandığı günden beri aralıksız 25 yıl süren bir iç savaş savaş yaşadı. Ülkeyi mahveden bu savaşa, Varşova Paktı'nın ve kapitalist dünyanın bütün ordu ve istihbarat birimleri de katıldı. Batı, komünist hükümete karşı, bölgenin en "beyaz" ülkesi Güney Afrika'yı maşa olarak kullandı. O zamanlar apartheid rejimi ile yönetilen Güney Afrika da sağolsun, ordusunu ve özel kuvvetlerini Angola'nın üzerine saldı; topraklarını fiilen işgal etti, kalıcı garnizonlar kurdu.


Güney Afrika, Angola'dan 1984'te fiilen çekilse de, ülkeyi karıştırmaya devam etti. Apartheid rejiminin devamı için Angola ve devamındaki Namibya'da çıkan olaylar ciddi birer katalizör görevi gördüler. Sonrasındaki hikaye ise malumunuz: Soğuk Savaş sona erince, iki paktın dünyayı paylaşma savaşı da sona erdi. Angola meselesi hasır altı edildi, Angolalılar birbirlerini öldürmeye devam ettiler. Bu arada, Batı'nın işine artık yaramayan apartheid'in sonu geldi: Mandela hapisten çıkar çıkmaz devletin başına geçti. Beyazlar, zengin mahallerine geri döndüler, gel zaman git zaman bir zamanların "tu kaka" devleti Güney Afrika Dünya Kupası'nı düzenlemeye aday oldu. Fifa'nın nicedir devam eden futbol ekonomisini bütün kıtalara yayma planına uygun bir davranıştı bu, ödülü de 2010 Dünya Kupası oldu.


Zamanın işgalcisi, ırk ayrımcısı ülke, Soğuk Savaş sonrasında nasıl bir role büründüyse, geçmişini bir çırpıda temizleyip, uluslararası spor organizasyonlarına imza atmaya başladı. Komşusu sayılan, bir zamanlar topraklarını iğfal ettiği ülke hala 30 yıllık bunalımından kurtulabilmiş değil. Togolular, Angola topraklarında şut yerine kurşun yerken, birkaç yüz kilometre aşağıda, kanlı geçmişini bunlardan ayırmış bir ülke (ki Executive Outcomes* hala devam ediyor), barış şarkıları ve vuvuzelalar eşliğinde yazın gelecek misafirlerini beklemeye şimdiden başlamış bile...


* Executive Outcomes: Dünya'nın bir dönem en büyük paralı ordusuna sahip olan Güney Afrika kökenli güvenlik şirketi. Afrika'daki pek çok savaşta aktif rol alan, eski G.Afrika özel kuvvetleri askerlerinden oluşmuş bu organizasyon, devletin girmek istemidiği pek çok kirli işi üstlenmesiyle tanınmaktadır.

2 yorum:

Kerem dedi ki...

Cok guzel bir karsilastirma. Tabi Angola'daki ic savasi ve gelismis ulkelerin didiklemesini tetikleyen en onemli etkenin de ulkenin zengin petrol yataklari oldugunu unutmayalim.

Volkan dedi ki...

@ Kerem,
Bu Angola ile ilgili 3. postumuz ve yine petrol meselesini atladim, hatirlattin icin saol.