Arsene Wenger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arsene Wenger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13.04.2010

"EL CLASICO"

Devamı - "EL CLASICO"

30.01.2010

Fletcher-Scholes-Carrick Orta Sahasının Büyüsü ya da Wenger'in Fletcher Korkusu


Manchester United yarın Emirates'e gidecek...Ferguson'a göre yarın akşam Manchester açısından sezonun en önemli maçı oynanacak.İki takımın da oynadıkları maç sayısı eşit,puanlarda ise Manchester'in 1 puan fazlası var.Bunun dışında,Manchester son lig maçında Hull'a 4 gol birden atarken,Arsenal Hull'dan çok daha iyi bir durumda olan Villa ile 0-0 berabere kaldı.

Bunlar maçın önemini anlatmak için verilmiş bilgiler.Bu bilgilerin ötesinde,yarın akşamki maçın rekabetini kızıştıran en önemli etken,araları zaten pek iyi olmayan iki hocanın maç öncesi demeçleriydi...Ferguson henüz hafta içi Manchester City'e karşı Rooney'nin arkasında Fletcher-Scholes-Carrick üçlüsünü kullanmış(ki üçünü birlikte kullanmak pek adeti değildir.) ve belki de tamamen bu hamlesi sayesinde turu United'a getirmişti.O gün,Scholes ve Carrick birer gol atmış Fletcher ise Carrick'in golünün hazırlayıcısı olmuştu...Zaten halihazırda,başlı başına bir tartışma konusu olabilecek potansiyele sahip oyuncular Carrick veya Fletcher(Scholes'u burada yaşı ve tecrübesi sebebiyle tartışmanın dışında bırakmayı doğru buluyorum).Fletcher'ın 16 yaşından beri United altyapısında olduğunu ve o günden beri Ferguson'un "prens"lerinden biri olduğunu biliyoruz.Aynı şekilde,Ferguson Carrick içinde göünü karartmış ve yanılmıyorsam onu getirebilmek için Tottenham'a 17 milyon pound gibi bir bedel ödemişti.Carrick geldiği günden beri sorgulanır,tartışılır oldu sürekli.Hatta,Türkiye'den bakacak olursak;Güntekin Onay'ın dahi Carrick hakkında,17 milyonluk bir adam olmadığı,yalnızca topu sağdan alıp-sola aktarmak gibi basit,işlevsiz işler yaptığı yönündeki yorumlarını çok net hatırlıyorum ki Güntekin Onay bildiğiniz gibi,bir pozitif futbol aşığıdır.Bu yüzden,bu tip oyuncuların Manchester United gibi büyük takımların bürünmesi gereken oyun anlayışına ters düştüğüne inanmaktadır.Ancak burada,daha önce de tartıştığım,"pozitif futbol","total futbol" gibi kavramların aslında neye işaret ettiğini iyi tahlil etmenin önemi ortaya çıkmaktadır.Yani,Carrick'in tüm oyun vizyonunu,oyunun akışını ters-düz eden "diagonal" paslarını,sakin ,güçlü oyun yapısını sırf Iniesta'nınki gibi yeteneklerle donanmadığı için kaldırıp çöpe atmak kuşkusuz ne total futbola ne de bizlere bir şey kazandırmayacaktır.Tam burada,asıl tartışmaya geçmeden önce,ne yazık ki ülkemizde "total veya pozitif" futbol kavramlarının gerekli altyapıdan yoksun olduğunu söylemek gerekir diye düşünüyorum.Türkiye sınırları içerisinde,total futbol,pozitif futbol kesinlikle bir masaldan,bir efsaneden öte bir şey değildir.Yoksa herkesin ağzında bu kadar şekil değiştiremezdi kuşkusuz...

Kendi ülkemizde süregelen bu saplantının ötesinde,total futbol ve onun ekseninde ortaya çıkan "anti-futbol" kavramının da tartışılır olduğunu gördük Arsene Wenger sayesinde.Wenger yarınki büyük maç öncesi "anti futbol" eleştirisini Manchester United üzerinden,Fletcher özelinde yapmış durumda.Ona göre Fletcher,rakibin pas trafiğini engellemeye yönelik,çirkin-kaba müdahelelerde bulunan ve oyunun kalitesi açısından büyük bir takoz görevi görmekte imiş.Bu noktada,Wenger'in kendi kadrosuna bakmadan,rakiplerinin mevcut olanaklarıyla ilgili tespit veya eleştirilerini Stoke City'nin taç atışlarına yönelik kışkırtıcı ve yıkıcı yorumlarıyla örneklendirebiliriz(Stoke City hakkındaki yorumunun üstünden çok geçmeden,Stoke karşısında taç atışından bir gol yediğini ve maçı 3-1 kaybettiğini belirtelim.).Yani,Wenger'in 15-16 yaşlarındaki safi yetenekleri,milyonlarca paralarla,çeşitli ülkelerden getirip oluşturduğu haksız rekabet yeri geldiğinde daha çok bir idealizm,taktiksel deha olarak adlandırılıyor ama 31 yaşındaki,teknik kapasitesi gayet sınırlı fakat uzun taç atışları atabilen bir oyuncuyu kırk yılın başıneda gelebilecek bir gol için sahada tutmak çaresizliği "anti futbol" olarak nitelendirilebiliyor.Wenger'in son yıllardaki yontulmamış,süzgeçten geçirilmemiş,karşısındakini provoke etmekten başka bir amaç taşımayan yorumları veya eleştirilerini yıllardır beklediği başarının bir türlü gelmemesinin verdiği strese bağlamak istiyorum yoksa durum çok daha vahimdir,pek yakında ikinci bir Mourinho'muz olacak demektir.

Wenger'in Fletcher hakkındaki "tespitleri" Ferguson'u kızdırmış olacak ki hemen Fletcher'ın meziyetlerini saymaya başlamış.Halbuki,sistemimin sürekli işler hale gelmesi için kullandığım bir figür dese çok daha makul olabilirdi.Çünkü Fletcher gibi bir oyuncunun,bir "anti-futbol" temsilcisi haline gelmesine izin vermek en baştan yanlıştır.Öncelikle Fabregas'ı tamamen ayrı bir yerde tutarak,Diaby'nin de gelişimini bu düzeyde devam ettireceğini düşünürsek,henüz Arsenal orta sahasında topa Fletcher kadar çabuk basabilen,başarılı müdaheleler yapabilen,topu saklayabilen,sanılanın aksine başarılı bir şekilde taşıyabilen ve nihayet hemen her pasında isabet elde edebilen bir oyuncu olmadığını görebiliriz.Eğer burada,sorun Fletcher'ın göze hoş gelen yeteneklerden yoksun olduğu konusu ise tartışma anlamsız bir hal alacaktır.Çünkü,Fabregas,Iniesta,Gerrard gibi isimlerin dışında,orta sahanın göbeğinde çok yetenekli futbolculara sahip olduğumuz veya olmamız gerektiği düşüncesi tam bir safsatadır.Wenger'in ısrarla uyguladığı,bol paslı,bol ataklı,tekniksel kapasite ile doğrudan bağlantılı oyun yapısını takdir ediyorum ancak Ferguson'un yıllarca uğraş verdiği ve nihayetinde bu sezon Ronaldo'nun da gidişiyle daha görünür bir hal alan,orta sahayı Scholes-Carrick-Fletcher gibi mental yönü kuvvetli isimlerle kontrol altına alma düşüncesine yönelik eleştirilerini anlamsız buluyorum.Sonuç olarak,Frguson ve Wenger'in orta sahada kontrolü ele almak için kullandıkları yöntemler farklıdır biri tekniği kullanarak oyunun hakimiyetini ele almak isterken,öteki mental özellikleri kuvvetli,güçlü futbolcularla oyunu kontrol altına almak istemektedir.

Yazıyı bitirirken ,ön liberoların ya da orta saha futbolcularının işe yaramaz,yetenek fakiri futbolcular olarak görülmelerine karşın Maradona'dan örnek vermek yararlı olacaktır diye düşünüyorum.Maradona küçükken en çok oynamak istediği mevkiinin libero mevkii olduğunu çünkü sahanın tümüne hakim olduğunuzu ve oyunu sizin yönlendirebildiğinizi söylemiş.Ancak zamanla kendisinin o mevkide oynayamayacak kadar teknik olduğunu ve bir anlamda da oyunu geriden kurma ve okuma konusunda eksik olduğunu farkettiğinden hücumda oynamaya başlamış.O zamanın liberosunun yükümlülüklerinin değişerek günümüz ön liberolarına geçtiğini düşünürsek,Fletcher,Carrick ve Scholes gibi isimlerin oyun içinde oynadığı rol çok daha açıkça ortaya çıkacaktır.Oyunu okuyabilme,yönetebilme,topu doğru yerlere aktarabilme meziyetleri ciddi bir vizyon gerektirir ve Ferguson bu vizyonda tam 3 oyuncuya sahiptir eğer bunları kullanmak bir "anti-futbol" aracıysa,rahatlıkla bir anti-futbolist olduğumu söyleyebilirim.

Devamı - Fletcher-Scholes-Carrick Orta Sahasının Büyüsü ya da Wenger'in Fletcher Korkusu

10.01.2010

Her Yerde Kar Var





Britanya'da bu haftaya damgayı kar vurdu. Pek çok yarış ve karşılaşma ertelendi, ertelenmeyenler ise kar ve soğuk altında yapılmak zorunda kaldı. Bloglardan topladığım bu fotoğraflar sanırım durumu anlatmaya yeterli. İlk iki fotoğraf, İngilizler'in bir başka tutkusu olan at yarışlarından: jokey kendini korumak için maske ve gözlükle, ata binmekten çok Everest'e tırmanacakmış görüntüsü veriyor.

Diğer fotoğraflar ise futboldan. İlkinde Brittannia stadının temizlene çalışmalarını görüyoruz. (Stoke-on-Trent) Diğerinde ise Wenger, her zamanki umursamaz tavrı ile pozunu veriyor. Umursamaz dediğimize bakmayın, imajını herkesten fazla önemseyen biri aslında...

Fotoğraflar: The Guardian Blog / Dirtytackle

Devamı - Her Yerde Kar Var

28.12.2009

Taç Atışları Ayakla Kullanılsın (mı)



Söz bana ait değil, Arsene Wenger'in... Taç atışlarının ayakla kullanılmasının oyuna daha fazla tempo getireceğini söylemiş. Frikiklerde bazen kaybedilen zamanları düşündüğümde, Wenger'in açıklaması bana çok samimi gelmedi. Zaten, açıklamasının devamını okuyunca derdi anlaşılıyor: Rory Delap'in yarattığı uzun taç fenomeninin ligde yeni bir trend başlatmasından korkuyor tecrübeli hoca. Delap, şu an Premier Lig'in uzun taçlarda açık ara en tehlikeli oyuncusu, topu 38 metre uzağa kadar sert bir şekilde fırlatabiliyor. Takımı Stoke City bu sayede pek çok gol kazandı, hatta kaybedebileceği maçlardan (geçen sezonki Everton maçı gibi) zor da olsa puan almayı başardı.

Aşağıda, Delap hayranı İrlandalılar tarafından hazırlanmış bir "tribute" videosu var. Burada da görüldüğü gibi, Delap taç atmadan önce geriye çekiliyor ve takımın ceza sahası içinde pozisyon almasını bekliyor. Stoke onun bu kornervari taçları sayesinde ciddi ekmek yedi. Tabii bütün bu hazırlık süresince oyunun temposu düşüyor, fakat Delap'in bu fenomen hale gelmiş taçlarının da oyuna ayrı bir hava kattığı kesin. O kadarcık bekleme de, için heyecanı yükselten anı oluyor.



Delap'in taçları Premier Lig'de o kadar ciddi bir problem yaratmış ki, the Guardian Blog'da "Delap'ı Taçlarından Stoke'un Gol Atması Nasıl Engellenir?" başlıklı uzunca bir makaleyi geçen sene yayınlamışlar.

Delap ile ilgili bir başka güzel yazı da Noatsamisa'da, orada da kendisinden detaylı olarak bahsediliyor.

Biz zamanında, Mutlu Topçu'nun taç atışlarına hayranlıkla bakardık. Fakat Delap, Mutlu'nun en uzun tacının bile yaklaşık 1,5-2 katı uzak mesafelere topu fırlatıyor. Düşündüm de, keşke 100. yıl kadrosunda Delap Beşiktaş'a gelseymiş; böylece Cordoba'nın degajlar ve Delap'ın taçlar ile hiç korner ya da frikik kullanmadan bile şampiyon olurmuşuz.
Devamı - Taç Atışları Ayakla Kullanılsın (mı)