Real Madrid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Real Madrid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21.05.2010

David Villa: Hadi Bakalim Hayirlisi...


Nihayet sonunda gerçeklesen David Villa transferi Barça için bir tasla birkaç kus vurmak anlamina geldi. Ilk olarak Ispanya'nin en iyi forvetlerinden birinin ezeli Rakip Madrid'e gitmesi engellendi. Bu kalibrede bir oyuncuyu istemeyecek takim yoktur sanirim. Ikincisi ise daha lig biter bitmez ilk bombayi patlatip transfer sezonunu açmis oldular, boylece Barça gundemde kalmaya devam etti. Ucuncu neden ise biraz daha farkli: yeni formalar tanitildi! Bu yesil olan deplasman formasi benim pek hosuma gitmedi acikcasi. Bircok kez bir takimin kendi renkleriyle alakasiz formaya geçmesinin dususun baslangici oldugunu gozlemledigimi hatirlarim (ornekleri yorumlara yazabiliriz isterseniz).

E tabi Valencia'da -ki kendileri fena halde krizdeler- nihayet oyuncusunu iyi bir fiyata satmayi basardi. Bu ise en çok uzulenler de Bojan ve Jeffren olmuslardir sanirim. Valenciali Mata da biricik hucum esini kaybetti, bakalim onlar bu boslugu kiminle doldururlar. Hala geçen sene Madrid'in bu oyuncuyu neden al(a)madigini anlamis degilim açikçasi, forma girer ve yeni takimina rahat alisirsa muthis bir transfer dogrusu...

Bu moralle Villa'dan Dunya Kupasinda muthis bir performans beklenebilir bence. Hadi bakalim hayirlisi...
Devamı - David Villa: Hadi Bakalim Hayirlisi...

5.05.2010

La Liga'da Günün Maçı: Mallorca - Real Madrid


FC Barcelona dünkü Tenerife galibiyetiyle Real Madrid üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. Şayet eğer bugün RM deplasanda Mallorca'yi yenemezse, cumartesi Barça kazanıp (Sevilla deplasmani, dikkat) şampiyonluğunu ilan edebilir. Şampiyonluk yarısının yanında Mallorca ve Sevilla'nin 4.luk mücadelesi kalan son 3 haftada çok çetin geçeceğe benziyor.

Mallorca ligde bu senenin sürpriz takımı, şu anda 4. durumdalar ve tarihlerinde ilk defa Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya bu kadar yaklaştılar (ilk 4 ŞL'ye gidiyor) ve evlerinde yaptıkları 17 maçın 14'unu kazandılar. Sadece Barça ve Madrid'in daha iyi iç saha performansı gösterdiklerini unutmayalım - ki bu takımların Mallorca'dan 30 puan fazlaları var.

Gecenin maçı budur arkadaşlar. Madrid bu gece Mallorca'dan 3 puanla dönemezse kanımca Pellegrini son bir adios der, ve artık bütün yaz Madrid'in başına Maurinho mu Benitez mi geçecek diye konuşup dururuz. Fakat yine de biz Sevilla'nin bu haftasonu Barça'nın basını epey ağrıtacağını unutmayalım.

Son hafta hem Madrid hem de Barça düşmemeye oynayan Valladolid ve Malaga'yla oynayacak. Şampiyonluk yarışının yanında 2. lige düşmemeye çalışacak takımlar ve son ŞL biletini kapma mücadelesi son haftaya taşınabilir.

İyi seyirler, keyifli maçlar herkese...
Devamı - La Liga'da Günün Maçı: Mallorca - Real Madrid

13.04.2010

"EL CLASICO"

Devamı - "EL CLASICO"

12.04.2010

Real Madrid 0 - Barcelona 2



Ordaydim...
Devamı - Real Madrid 0 - Barcelona 2

Valdez ve Pedro da milli takıma !!!


Önce istatistiklere bir bakalım: Bu sene Barça'nın (Valdez'in) yediği gol sayısı 31 maçta 19 iken Casillas Real Madrid formasıyla 28 gol yemiş. Tabi RM defansında Pepe'nin beklenmeyen sakatlığını da unutmayalım, ne kadar çirkef bir oyuncu olsa da ısırganlığıyla ve fiziğiyle defansta iyi iş görüyordu. O kadar parayı harcarken yahu şu defansa da 1-2 adam alsak mı acaba diye düşünmeyi beceremeyen ve Barça'nın ekmeğine yağ süren F. Perez yönetimini de kutlayalım.

Şimdi Casillas'a bakalım, saç-sakal birbirine karışmış, artık şampiyonluktan, başarıdan belli ki o da ümidi kesmis, geçen seneki kurtarıcılığını da yapamaz olmuş. Bu haliyle adeta FB kulübesindeki depresif bir Guiza'yi andırıyor.

Bu durumda İspanyol milli takımında Valdez-Puyol-Pique-Xavi dörtlüsünü görmemiz çok mantıklı olur, hem en formda olanlar onlar, hem de yaklaşık 10 yıldır beraber oynamaktan birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Hatta gerekirse yanlarına hiçbir zaman çok parlamayan ama dengeli Busquets'i koymak bile akılcı bir yaklaşım olur. Senna, Xabı Alonso ve Fabregas da çabası tabi. Şu zenginliğe bakın hele, bizde bir tane bile şu ayarda oyuncu yok...

İniesta'ya da bir paragraf açalım, bu kadar yetenekli bir oyuncunun çok genç yaşta sakatlanmasını çok üzücü buluyorum. Kanımca İniesta 1-2 sene daha Barça'da oyuna sonradan giren adam rolünü oynar, muhteşem zeki-kıvrak birkaç hareket yapıp tribünlerin sevgilisi olmaya devam ettikten sonra başka bir kulübün yolunu tutar. En sevdiğim bir Barçalıdır kendisı, ancak geçirdiği onca sakatlıktan sonra ilk 11'e geri dönmesi zor görünüyor. Milli takımda her zaman onun yeri olmalıdır ama.

Biraz da Pique'den bahsedelim: geçen sene başında Barça'ya gelmeden heredeyse hayatında hiçbir önemli maça çıkmamış bir oyuncunun Şampiyonlar Şampiyonu bir takımın temel taşlarından biri olması gerçekten şaşkınlık verici ve takdire şayan. Yerinde müdaheleleriyle, çabukluğuyla ve İngiliz stili uzun paslarıyla 2 senedir Barça defansı için vazgeçilmez bi oyuncu o. Milli takımda da Puyol'la yanyana banko oynamalı diye düşünüyorum.

Bu arada Raul ve Guti'den de bıktık artık. F. Perez 3-5 milyon da onlara verse de kurtulsak artık şu modası geçmiş oyunculardan.

Ayrıyeten İspanyol milli takımının Pedro'nun kıvraklığına ihtiyacı olacağı fikrindeyim (evet Sevillalı Navas ve Valencia'lı Silva'nın da kadroda olmalarına rağmen) gencecik yaşına bakmadan hem kalabalık hem de öne çıkmış defansların en korkunç bir başbelası artık o.

Bütün bu yıldızların yanında Villa'lı, S. Ramos'lü, Joaquin'li (ayriyeten Mata (bkz. geçen seneki istatistikleri), F. LLorente, Toquero, Capdevila, Reyes, Capel, hatta Soldado, Negredo, Bojan) İspanyol milli takımı bu seneki Dünya Kupası'nın bariz favorisı. Sanırım deneyimli (ve BJK yönetimi sayesinde çok daha zengin) Del Bosque'de elindeki cevherin farkında, ve sonuçta kimi oynatırsa oynatsın bu kadar yetenekli bir futbol jenerasyonunun şampiyon olma isteğinin önünde dur(a)mayacaktir.
Devamı - Valdez ve Pedro da milli takıma !!!

11.04.2010

Real Madrid 0 - FC Barcelona 2 : Hierro'yu Aramak

Barcelona'nın niye yendiğinden çok, Real Madrid'in niye kaybettiğini merak ediyorum. Defansa bakıyorum, takımın aradan neredeyse 10 yıl geçmesine rağmen Hierro gibi bir lideri bulamadığını görüyorum. Sergio Ramos bu bölgede tek başına oyunu topla katılmaya çalışıyor fakat çizgi adamı olduğundan etkinlik alanı sınırlı kalıyor. Zaten ikinci yarıda, Guardiola Puyol'u kenara çekti Ramos'un koridorunu da, hayatını da kararttı. Stoperler, ortalamanın biraz üstü oyuncular, fakat değil Hierro, Rafael Alkorta düzeyine bile çıkmamış oyunları. Zaten topla da oyuna katılımları sıfıra yakın... 

Ortada Gago var, Redondo çakması diyebiliriz kendisine. Fakat Redondo ile tek ortak yanları aynı pasaportu taşımaları. Orta sahada herşey Alonso'ya bağlı aslında; hücumda etkinliğini tek başına o koordine ediyor. Marcelo ne yaptı onu da çok anlayamadım, oyun temposu takımın genelinden farklı o yüzden de hücumda attığı toplar ve boşa kaçmalarında hep bir metronom uyumsuzluğu var.

Real Madrid'de sezon sonuna geldikçe, başarısızlıklar artıyor ve problemler ortaya çıkmaya başlıyor. Ronaldo bugün çok kötüydü, bunun da tek sebebi kafa olarak maça hazır olmamasıydı. İşte, böyle maçlarda Alex Ferguson'un farkını anlıyoruz: kendisinin ne sihirli bir antrenman programı var, ne de başka bir galaksiden futbolcu getiriyor. Bu oyuncuları alıp, birer yıldız haline getiren o ve onun beyin yıkama taktikleri. Anlaşılan Fergusonsuz Ronaldo, Real'e sürülen Beckham gibi; yetenekli, heyecanlı ama odaklanmaktan ve liderlik etmekten uzak.. Son iki sene içinde, Messi'nin katettiği gelişme ile kendisinin katettiği gelişme kıyaslanınca durum daha net şekilde ortaya çıkıyor. Maçı uzaklarda bir yerde evinden sakız çiğneyerek izleyen Sir Ferguson da eminim Ronaldo'nun bu haline gülüyordur.


Çok transfer yapan takımların uyum problemi olacağı doğrudur ama Madrid'in durumunda problem transfer sayısından çok daha derinde zihinlerde. Takıma liderlik yapacak bir oyuncu yok. Eskiden Raul vardı, Guti vardı. Şimdi ise: hala Raul var, hala Guti var! Harcanan o kadar paraya rağmen, -bakın bu uyum sorunu değil daha da ötesi- ortada ezeli rakiplerine 2-0 yenilirken, arkadaşlarını gaza getirecek, toparlayacak, onlara liderlik edecek bir oyuncu yok. Ronaldo ve Kaka müthiş becerilerine rağmen bu yetenekten yoksun oyuncular. Ronaldo, bir kuşak öncesinin Figo'sundan çok daha teknik fakat Figo'nun başardığı kadar oyunu kenardan domine etmeyi başaramıyor. Bunu en iyi yapan oyuncu, doğal bir kanat oyuncusu olmayan rakibi Messi... Maç 2-0 olmuş, o kadar transfer yapan takım, kurtarıcı olarak iki yaşlı kurdu, hem de altyapıdan yetişen kendi çocukları Guti ve Raul'u alıyor. Demek ki, yapılan transferlerde popülerlik kadar liderlik olgusu düşünülmemiş. Bugün sahada Zidane ve Figo'nun mirasını devralanlar, Kastilyalılar değil, Katalanlardı. Messi, Figo gibiydi; Xavi de Zidane... NTV'deki canlı yayında durmadan Messi övüldü de, iki golün de mimarı Xavi'den nedense pek bahsedilmedi; attığı her iki pas da adrese teslimdi, Pedro ve Messi de bu pozisyonları affetmeyecek kadar iyi oyunculardı. Herkesin durdurulamaz dediği Messi'nin niye Milli Takım'da aynı performansı gösteremediğinin de cevabı gibiydi Xavi'nin ayağından çıkan toplar. 


Real Madrid, daha maç başlamadan Barcelona'nın üstünlüğünü kabul etmiş. Barcelona karşısında büyük takım gibi oynamadılar, hatta çoğu maçlarına göre son derece acemi bir görüntü sergilediler. Barcelona ya da Messi durdurulamaz değil, bilakis durdurma formülü de gayet açık: önce topa sahip ol, sonra kanatları kullan. Fakat, Sun Tzu'nun dediği gibi savaş kafada yaşanan ve biten bir şey, eller ve ayaklar ise sadece angaryayı yapan taraf. Madrid'de bu akşam, daha maç başlamadan kafalarda maç da skor da çoktan belliymiş, biz boşu boşuna 90 dakika beklemişiz sonucu öğrenmek için. 

Fotoğraflar: BBC Sport & the Guardian web sitelerinden
Devamı - Real Madrid 0 - FC Barcelona 2 : Hierro'yu Aramak

29.03.2010

LA LİGA'NIN HAZİN SONU



Real Madrid'in başlattığı çağımızın en büyük transfer harekatı, her şeyin başlangıcı ve sonu oldu. Real artık ezeli rakibi ile rekabet edebilecek konumda ve Barça-Real ikilisi şu an diğer bütün takımların kat be kat üzerinde yıldızlarda mücadele etmekteler. La Liga öldü, yaşasın yeni kral: El Classico! 

Madrid-Barcelona derbileri her zaman İspanyol futbolunun en önemli maç serisi olmuştur fakat son yıllarda bu maçların önemi sanki daha da arttı, zira artık İspanyol ligi yavaş yavaş iki kentin, iki takımın ve iki rakip kültürün hegemonyasına giriyor. Diğer maçların sonuçları hemen hemen önemsiz, arada hala güçlü ekipler bu ikiliden puan kapmaktalar ama uzun maratonda hiçbiri bu takımlara yaklaşamıyor. 

İspanya Ligi hep böyle değildi. Real Madrid benim çocukluğuma denk gelen 80'lerde en güçlü klüptü ama bir sürü rakibi vardı. O zamanlar hala takımlarda yabancı sınırlaması olduğu için, Bilbao gibi takımlar da lig şampiyonluğuna oynayabiliyordu. Zaten futbol içindeki yabancı oyuncu trafiğini arttırdıkça, önce Bask takımları gitti: Bilbao'nun son şampiyonluğu 80'lerin başında yaşandı, Sociedad Nihat-Kovaçeviç ikilisi bir ara şampiyonluğa yaklaşır gibi oldu ama çöküşleri çok sert oldu: ikinci lige yuvarlandılar. Bask futbolu da, Katalanların aksine ligdeki başaltı iddiasını kaybetti, 17-7 arasına oynamaya başladılar. 


İkinci dalgada diğer büyük sayılabilecek iki takım: Atletico ve Deportivo da zamanla etkinliklerini yitirdiler. Bu iki takım da hala 3. sıraya oynayabilecek güçte fakat artık La Liga'da üç sıra demek, ikinciden en az 15 puan geride olmak anlamına gelmekte. 3. ve 4. sıradaki takımlar da Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazansalar da mali fark o kadar açıldı ki artık puan tablosuna yansıması en iyi ihtimal 15 puan fark oluyor. 

Başaltı takımlar olan Betis ve Valencia ise kötü mali yönetimleri yüzünden asla yakaladıkları başarıları uzun vadeye taşıyamadılar. Şu an Valencia'nın ligde 3. sırada olması bile, mali tablo göz önüne alındığında büyük başarı. Takımın bütün yıldızları satılık durumda ve gelecek sene kimler kalacak belli bile değil. Betis ise, Atletico Madrid ile beraber ligin en dengesiz takımı ünvanına oynar: ya 2. lige düşüyorlar, ya da ilk 8 mücadelesi veriyorlar. Fakat her düşüş, onlara en az 2 sezona maloluyor. 



Bu süreçte iyi şeyler olmuyor mu? Sevilla bu tablodaki tek olumlu takım. Sınırlı kaynaklarını başarılı altyapı politikası ile yıldız oyuncular yetiştirmeye harcadılar. Fakat bu bile uzun vadeli bir başarı için yeterli değil. Real Madrid - Barcelona altyapısının ortak üretimi, sadece bu iki takımı değil, Liga'daki pek çok takımı da beslemekte. Real ve Barça, bizdeki büyük takımların aksine, sadece üst takımda değil, altyapı ve genç oyuncu yetiştirmede de kendi ülkelerinin liderleri durumundalar. 

Biz kendi ligimizi eleştirirken, dünyanın en pahalı liglerinden olan Liga'da işler gittikçe ikili-dominasyona doğru gidiyor. Yakında tıpkı İskoç liginden aklımıza sadece Old Firm maçları geldiği gibi, Liga'dan da El Classico'lar gelecek, gerisi ise ancak "ender gelişen Osasuna atakları" kıvamında heyecan katabilecekler. 
Devamı - LA LİGA'NIN HAZİN SONU

28.10.2009

Guti'den Hareketin Kralı!



Real kaybetti kupa maçında, zaten bloglar bundan uzun uzun bahsetmişler. Ben ise oyundan alınan Guti'nin rakip taraftara yaptığı "güzel hareketi" burada sizinle paylaşmak istedim.





Devamı - Guti'den Hareketin Kralı!

13.09.2009

Espanyol - R.Madrid : Barselona'da İlk Galibiyet

Armasında kraliyet tacını taşıyan iki takımın maçından, favori olan Madrid rahatça sıyrıldı. Pellegrini, elindeki kadronun bir ideal 11i olamayacağını erkenden farketmiş gibi. Benzema, Ronaldo, Raul, Alonso, Guti, Kaka... Hangisini yedek bırakacağım, hangisini oynatacağım derdine fazla girmeden, rotasyonla bu işi çözmeyi düşünüyor Madrid'in Hocası.

Dün, 4-2-3-1 oynayan takımda, Guti ortada Alonso'ya yardım ederken, Raul forvet arkası oynuyor, Benzema (sonrasında Ronaldo) da tek forvet oynuyordu. Tabii, hücum gücü bu kadar üst düzey bir takımda, tek forvet mevkii sadece tahtaya yazılan, gerçekte ise sahadaki oyuncuların Metzelder ve Albiol dışında hepsi skora etki edebilecek oyuncular. İşin daha ilginç yanı, Real Madrid oyun tarzı ile belki de Barcelona'ya rakip olmak yerine, ona yaklaşacak, ilk los Galacticos döneminden farklı olarak takım oyunu ön planda olacak, Barça'ya göre yedek klübesinin daha güçlü oluşu da cabası.. Bakalım, şimdilik Real'i daha test edecek ekipler karşısına çıkmadı, gerçi La Liga'da kim test edebilir diye sorarsanız, Barça dışında aklıma başka da bir takım gelmiyor. Valencia'nın maddi çöküşü futboluna nasıl yansıyacak bilinmez ama, David Villa'nın intikamı acı olacak diye düşünüyorum. Atletico Madrid ise eğer tarih tekerrürden ibaret ise, geçen seneki iyi performanslarından dolayı, bu sene küme düşmemeye oynar... Sevilla ve Deportivo ise ancak kendi evlerinde zorlayabilirler gibi geliyor.

La Liga yıldızlarla doldu deniyor da, ne yazık ki bütün yıldızlar aynı yerlerde toplandı. O yüzden EPL kadar bir rekabet şu aşamada beklenmemeli, rekabetin olmadığı bir lig ne kadar global ilgi çeker bilinmez. EPL'de ortalama takımların maçları bile diğer ülke kanallarında yayınlanıp izlenirken, La Liga'da içinde Barça ya da Real Madrid olmayan maçların izlenir mi diye insan kendine sormadan duramıyor.
Devamı - Espanyol - R.Madrid : Barselona'da İlk Galibiyet

30.07.2009

Elano da değil, UEFA ligi de: Günün diğer satır araları

  • Athletic Bilbao sahası San Mames'in çimlerini 24 saat gibi rekor bir sürede yeniledi.
  • Vieira Arsenal'a mı dönüyor???
  • Manchester City "hack" edilmiş sınırsız parasıyla nihayet forvet olmayan bir oyuncu aldı: Kolo Toure. artık 1-1-8 yerine 2-1-7 taktiğiyle oynayabilirler.
  • Beckhenbauer Ribery'i satılığa çıkardı: 81 milyon pounda!
  • İtalyan ekibi Bologna'yı Arnavut petrol milyoneri Rezart Taci'ye 20 milyon Euro (gibi düşük bi ücrete!) satın aldı. Geçen sene bir Amerikan konsorsiyumu kulübü satın almak istemiş, fakat anlaşma son anda suya düşmüştü. Bologna'nin daha önceki başkanı (Ingilizce Wikipedia'ya gore) İtalya'daki ikinci kadın kulüp başkanıydı. İlkini ben bulamadim, bulabilene aşkolsun.
  • Beykozspor'u Yılmaz Vural satın aldı mı, almadı mı? Geçen gün Ntvspor'da yorum yapıyordu kendisi?!?
  • Real Madrid Liverpoollu Arbeloa ile 5 milyon Euro'ya imzaladı. Milli takımda da banko oynayan bir arkadaş.
  • Morientes'ten sonra Heinze için de Marsilya yolları dar, daaar... 3 senelik kontrat, senede 1.5 milyon Euro. Biraz ucuz değil mı ?!?
  • Hleb Inter yerine Stuttgart'a bir sene kiralık gitmeyi seçti, Barça İnter'e 3 milyon Eurocuk daha verecek. İbrahimoviç her geçen gün daha da değer kazanıyor!
  • Xabi Alonso, kulübü Liverpool'a Real Madrid'e gitmek istediğini söyleyen yazılı dilekçe yazdı. Zorla güzellik olur mü?
  • Son 5 senede Villarreal'den sonra Atletico Madrid'de de gol kralı olan (ve ikisinde de son maçta goller dolusu atıp son anda Eto'o'yu geçen Forlan Atletico Madrid'de kalıyor. Barça ve RM dedikoduları uçuşuyordu son 2 aydır.
  • Veee, Liverpool taraftaki kulübü Amerikalılardan geri satın almak için parayı denkleştiriyorlar, yaşa ShareLiverpoolFC grubu !!
Devamı - Elano da değil, UEFA ligi de: Günün diğer satır araları

28.07.2009

Bizim de bir zenginimiz var(dı)


Deloitte Spor Sektörü Grubu’nun her yıl gerçekleştirdiği “Futbol Para Ligi” araştırmasına göre geçtiğimiz yıl Fenerbahçe dünyanın en çok gelir elde eden klüpleri arasında 111.3 milyon Euro geliri ile 19. sırada yer aldı ve bu listedeki 20 takimdan Top 5 lig (İngiltere, İspanya, Fransa, Almanya ve İtalya) dışından giren tek takım oldu. Stuttgart ise
listeye ilk defa giren bir başka takım.
Rapora göre, 366 milyon Euro ile dünyanın en çok gelir elde eden futbol kulübü Real Madrid, ikinci 325 milyon Euro ile Manchester United, üçüncü ise 309 milyon Euro ile Barselona. 20. sırada ise Manchester City'nin olması listenin şimdiden değişmiş olduğunu göz önünde bulundurmaya başlamak için iyi bir nokta. RM dört yıldır bu listeyi birinci sırada tamamlıyor.
Gözüme çarpan bir başka nokta da ilk 8'de 4 İngiliz takiminin bulunması. (2 senedir Şampiyonlar Ligi'nin çeyrek finallerinde olduğu gibi). 8-12. sıralar ise tamamen İtalyan takımlarından oluşmakta. Raporda ana gelirler, genel olarak 3'e ayrılmiş: Maç günü gelirleri, Yayın gelirleri ve reklam gelirleri.
Listede 7 İngiliz, 4'er İtalyan ve Alman, 2'şer İspanyol ve Fransız, ve Fenerbahçe var. Aslında aşağıdaki toplam gelirlere göre dizilmiş dünya ligleri tablosu bize bunun sebebini biraz da olsa açıklıyor, (bu arada 9. sıraya dikkat):

1. Premier League 700 M
2. Serie A 490 M
3. Bundesliga 389 M
4. La Liga 275 M
5. Meksika 1. Ligi 160 M
6. Fransız Ligue 1 150 M
7. Japon J League 129 M
8. Hollanda Eredivisie 125 M
9. İngiliz 2. ligi 125 M
10.Brezilya Campeonato 124 M

Top 5 liglerin gelirlerinin kabaca yüzde 40'ının TV gelirleri olduğu belirtiliyor. Gişe gelirlerinin de en fazla olduğu lig ise İngiliz ligi, en fazla stadda izleyici Alman ligi maçlarina ilgi gösterse de... Birinci Borussia Dordmund ortalama 74bin seyirciye oynarken, 2. Barça, 3. RM ve 4. Man U.'nun maçlarına ortalama 70bin kişi geliyor. Bu arada B. Dordmund'un son 5 senede herhangi bir başarısını hatırlayan var mı, sanırım en cefakar seyirci onlarda... Ayrıca Man U. ve RM'in bu rakamlarla stadlarının yuzde 99 ve 90'ı dolarken, Barça'nın doluluk oranı yuzde 70; Camp Nou'yu büyütmek istediklerini düşününce biraz garip geliyor tabi, ama herşeyi kazanana kim ne diyebilir. Bu arada doluluk oranları ilk 20'sinde B. Münih, Schalke ve Chelsea ortalama yüzde yüz (!) doluluk oranıyla maçlarını oynuyorlar, Tottenham, Hamburg ve Arsenal da yüzde 99 iken ve bu ilk yirminin genel ortalaması yüzde 87 iken, Fenerbahçe yüzde 82 doluluk ortalamasıyla oynamış.
Man. U, maç günü gelirlerinde 140M Euro civarı gelir elde ederken RM ve Barça 80M civarlarında gelir elde ediyor. Şampiyonlar ligi TV anlaşmalarında ise raporda 06-08 sezonlarındaki anlaşmalar ile gelecek yıldan başlayarak yapılan yeni anlaşmalar karşılaştırılmış. İşin ilginç yanı, Fransızlar ve İtalyanların yeni ŞL yayın anlaşmaları yaklaşık yüzde 15 oranında ucuzlarken, İngilizlerde yüzde 67'lik, Almanya ve İspanya'da ise yüzde 30 dolaylarında bir pahalılaşma var. (Tabi Pound-Euro paritesinin değiştiğini de göz önünde bulundurmak lazım...)
Bir paragraf da forma reklamlarıyla ilgili yazayım. Ortalama 6 yıllık anlaşmalar yapmış bu 20 kulup, genel olarak da 3 ila 8 senelik anlaşmalar var; 2 takım dışında. Biri tabi ki 14 senelik yapılmış olan İnter Milan-Pirelli anlaşması (tabi buna anlaşma demek zor, parayı bir cepten alıp öbür cebe koymak demek daha doğru olur), diğeri ise 18 senelik bir Liverpool-Carlsberg evliliği. Bu arada Danimarkalı bira şirketi Anfield Stadı'nın adına da isimlerini iliştirmek istiyor.
Bir özet yapmak gerekirse, raporda da belirtildiği gibi ŞL gelirlerinden mahrum kalan Fenerbahçe'nin seneye bu listeye girmesi zor görünüyor. İngilizlerin ve Real Madrid'in de dominasyonu sürecek gibi. Peki ekonomik kriz bütün bunları nasıl etkiliyor, futbol sevgimiz kulüpleri ayakta tutmaya yeter de artar mı, bu da başka bir yazının konusu olsun.

Kaynaklar:
http://www.deloitte.com/dtt/cda/doc/content/Turkey-en_cb_FML2009_120209.pdf (Sayfa 27-Fenerbahçe)
http://www.deloitte.com/dtt/cda/doc/content/Turkey-tr_cb_Footballmoneyleague_140208.pdf
http://en.wikipedia.org/wiki/Deloitte_Football_Money_League
Devamı - Bizim de bir zenginimiz var(dı)

18.06.2009

Ispanyol Basinindan Gunun Satir Aralari

Bugunun Marca'sindan ve El mundo deportivo'sundan satir aralari:
- Ispanyol basbakani Zapatero (ilk Barça taraftari Ispanyol basbakani) CR7ye (CR9a terfi etti sanirim) verilen parayi abartili buldugunu soyledi. Gecen gun de Madrid'li Metzelder ayni seyi soylemisti. Altinda da 1800 tane yorum kisvesi altinda "sayin basbakan, hadi oradan" yaziyor Marca'nin sitesinde (Madrid basini)
- Valdez gidici mi? yillik 9M euro istiyor. Barça en fazla 7 veriyor. Bugun Laporta'yla gorusecekler. Genel olarak Barça'daki ust limit Messi (12 sanirim), Xavi ve Iniesta 9 aliyor. Kaleci uvey evlat mi, Katalan ustelik, bakalim ne olacak?
- Brezilya milli takimi eriyor, futbolcular, Dunga herkes 35 derece sicakliktan ve uzun bir sezon gecirmis olmaktan sikayetci. Doktorlar maçtan once 10 saat uyuyun demis.
- Barça'nin Villa için Valencia'ya yaptigi teklif hileli çikti. Mata'i da kapsiyormus - ki muhtesem bir sezon geçirdi kendisi.
- Zidane: Ribery'i Madrid'e getirmek için elimizden geleni yapacagiz.
- City Etoo'yla Aston Villa'da Drenthe ile ilgileniyor. mussss.
- Espanyol Nakamura'dan sonra Chelsea'li Ben Sahar'la da anlasti.

Simdilik bu kadar, yeterince yorum gelirse yine yaparim bundan...


Devamı - Ispanyol Basinindan Gunun Satir Aralari

17.06.2009

Pérez Hollandalıları Uçuruyor...

Royston Drenthe-Fenerbahçe'nin gündeminde olan Hollandalı sol kanadın iki yönünü de oynayabiliyor.

Real Madrid tam dokuz futbolcusunu satmak için çalışmalara etkili bir şekilde başladı. Kaka ve C.Ronaldo için yüz elli milyon Euro harcayan Real Madrid hem bu maliyeti düşürmek hem de yeni 'Los Galacticos' üyeleri için kaynak yaratmak için bu futbolcularından getirili bir şekilde kurtulmak zorunda.Başkan Pérez zaten daha seçilmeden Hollanda ekolünün takımdan uzaklaştırılacağını söylemişti ve operasyon başladı. Peki ama kim bunlar:
Royston Drenthe, Arjen Robben‚ Ruud Van Nistelrooy‚ Klaas-Jan Huntelaar‚ Wesley Sneijder‚ Rafael van der Vaart, Mahamadou Diarra‚ Javier Saviola ve Gabriel Heinze için Real Madrid özellikle Premier Lig pazarında çalışmalara başladı. Liste adeta iştah kabartıyor ve Real Madrid'in bir nevi bunları satmak zorunda olması pazarlık gücünü oldukça düşürüyor. Bu oyuncuların her biri (Hadi Heinze'yi hariç tutalım) bir takımın içine oturtulduğunda ciddi etki yapacak adamlar. Avrupa transfer piyasası belki yüzyılın açılışını yaptı ama durulacağa da benzemiyor...

Bunu doğrulayan bir haber de Guardian'dan, buradan okuyabilirsiniz...
Devamı - Pérez Hollandalıları Uçuruyor...

3.06.2009

Real Madrid Wikipedia


Kaiowas'in yakaladigi hatadan esinlenerek bu gun gunduz saatlerinde Real Madrid'in Wikipedia sayfasinda karsima cikani sizinle paylasiyorum. Birileri Perez'den ve Pellegrini'den hosnutsuz olmali...
Devamı - Real Madrid Wikipedia

Huzurlarinizda Galacticos 2. Surum


Real Madrid yeni (ayni zamanda eski) baskani Florentino Perez sayesinde transfere yine bomba gibi girdi. Daha once TDA serilerinde Perez'in Xabi Alonso, Ronaldo ve Kaka ile ilgilendigini yazmistik. Uzun suredir devam eden dedikodular yavas yavas somut transfer haberlerine donusmeye basladi. Perez ilk is olarak Pellegrini'yi takimin basina getirdi. Simdi de Ispanya, Italya, ve Ingiltere'nin ciddi gazetelerinin yaptigi haberlere gore Real'in iki onemli yildizla anlasmasina ramak kaldi.
Bilindigi gibi Perez Barcelona'dan Figo'yu alarak Ispanya'da Galacticos donemini baslatmisti. Figo'yu Zidane, Ronaldo, Beckham, Owen ve Robinho gibi hem yetenekli hem de karizmatik oyuncular izledi. Bunun sebebi elbette futboldaki basarinin yaninda forma satisini ve reklam gelirlerini de arttirmakti. Hatta Perez'in 2003 yilinda Ronaldinho'nun yerine Beckham'i tercih etmesinin sebebi olarak Ronaldinho'nun fiziksel olarak pek cekici olmamasi gosterilir.
Perez'in Galactico'sunu dususe geciren belki de en onemli faktor Makalele'nin takimdan ayrilmasi oldu. Makalele'nin gidisinde en buyuk pay tabi yine Perez'indi. Defansif oyunculara pek onem vermeyen ve maaslarini dusuk tutmaya calisan Perez, Makalele'nin ucret artisi talebini redderek Chelsea'ye gitmesine neden olmustu. Bunun neticesinde Real Madrid muhtesem hucum oyunculariyla dolu ama defansif ortasahasi olmayan bir takim haline gelmisti. Perez basarisizliklarin ardindan 2006'da istifa etti. Fakat herhalde muhtesem bir donus yapmaya karar vermis olacak ki tekrar baskan secilmesiyle beraber transfer bombalarini patlatiyor. Tam olarak detaylari sekillenmese de Xabi Alanso ve Kaka buyuk ihtimalle seneye Madrid'de oynayacak.

Acikcasi ben Perez'in Ronaldo'yla da iletisim halinde oldugunu dusunuyorum ve bu transfer artik bu sene gerceklesecektir. Perez'in Xabi Alonso'yla ilgilenmesi belki de gecmisten ders cikardigini gosteriyor. Perez 2004'de Vieira gibi bir oyuncuyu bir defansif orta sahaya gore fazla para istiyor diye transfer etmemisti. Barcelona'nin bu sene dunyayi kazanmasindan sonra Perez elinde avucunda ne var ne yok harcayip muhtesem bir takim yapacaktir. Ilk Galactico's Ispanya'yi ve Avrupa'yi kasip kavurmustu bakalim bu ikinci jenerasyon neler yapacak...
Devamı - Huzurlarinizda Galacticos 2. Surum

3.05.2009

Çelsiyi de Yencez Valla (2-6)

Maç biteli 5 saat oldu ve Canaletes'den geliyorum (Çarsi'nin katalancasi). 20 yas ortalamasiyla duran Boixes Nois'un taskinliklari mi, etraftaki Pakistanli gocmenlerin millete gaz verisleri mi, Barcelona'nin ana turistik caddesi La Rambla'daki ana yolun atese verilmesi mi, daha dun istiklalde binlerce insana gaz bombalarini attilar da attilar, ne farkedermis ki. R Madrid'i Madrid'de 6-2 yenmissin yaptigin abarti cok mu?


Iki merkez defans oyuncun Puyol ve Pique de gollerini atarken, ilk defa Madrid'e deplasmanda 6 gol birden atmissin (18/1/1931 Athletic Bilbao 0-6 yenmis en son), 4 mac kalmis 7 puan fark atmissin artik sampiyonlugu kutlamissin ligde 100 gole, sezonda 8. defa mi ne artik bir macta 6 gole ulasmissin cok mu? madrid'in teknik direktoru mactan sonra bizden bir kumas ustunlerdi demis, cok mu? felaket bir macti sonucta, (http://www.marca.com/albumes/2009/05/02/aficion_madrid_barca_2009/index_4.html) izlememeis olanlar icin uzuldum, haftaya madrid kazanamazsa ve Barça kazanirsa su biiiiir.... ve uc kupa (triplete) sanslari hala suruyor. bakalim carsamba gunu Londra'da ne tip guzellikler yapilabilir celsi'nin pis defansina karsi. fakat ben sahsen boyle bir mactan sonra herseyi pespespembe goruyorum...

oleeleee, olaalaaaa, ser del Barça es, el millor que hi ha ...
Devamı - Çelsiyi de Yencez Valla (2-6)

2.05.2009

Quinta del Buitre


1980leri akli basinda yasayan bizler icin efsane Real Madrid'di ve o Real Madrid'in en onemli gucu "Quinta del Buitre" 5 Akbabalardi.

1980'lerin ikinci yarisina gelindiginde Real Madrid altyapisindan yetistirdigi yeni nesil ile Avrupa ve Ispanya sahalarinda boy gostermis ve 1980'lerin ikinci yarisinda 5 tane ustuste Ispanya sampiyonlugu, 3 Ispanya Super Kupasi, 2 UEFA kupasi ve 1 Ispanya kupasi kazanmisti...
Cocuktuk ve tek TRT'nin tek kanalli gunlerinde babamla oturup buyulenmis gibi yesil cimler uzerinde yari sahayi gecen tek bir rakibin uzerine akbabalar gibi saldiran 3 Real Madrid'liyi seyrediyorduk. Her rakibin karsisinda 3 Real Madrid'li vardi ve o zaman ki cocuk aklim bunu anlamakta zorlaniyordu.

Real Madrid kendi altyapisindan yetistirdigi futbolcularla Ispanya'yi ve Avrupa'yi fethediyor ben ise cocuk gozlerimle Hugo Sanches'in taklalarina odaklaniyordum.

Takimin alyapidan gelen 5 tane asil yildizi vardi ve Ispanyol gazeteci Julio Cesar Iglesias bu besliye en parlaklari olan Emilio Butragueno'nun lakabindan esinlenerek (El Buitre"Akbaba") Quinta del Buitre "Akbaba Beslisi veya Akbabalar Cetesi" adini verdi. Cetenin uyeleri Emilio Butragueno, Manuel Sanchis, Martin Vazquez, Michel ve sonradan Zaragoza'ya gecen Miguel Pardeza idi. 

Akbaba Beslisine eslik eden adamlara baktigimizda yine o yillarda sokaklarda taslardan kale yapip plastik topun pesinden kosan bizler icin idol olan adamlari goruyorduk: Francisco Buyo, Chendo ve tabiki Hugo Sanches...

Biz o zamanlar politika bilmezdik, hayallerimizin pesinden kosardik kim Katalanmis kim Kastilyaliymis anlamazdik ki. Saha da buyuleyici birseyler oluyor ve futbol denen seyi bize sevdiriyordu. Rakip basina dusen uc beyazli adam topu aliyor ve bir sekilde rovesataya kalkmis Hugo Sanches'in ayagina gonderiyordu ki saniyeler sonra Hugo Sanches'in taklalarini goruyorduk.

Biz futbola asik olduk o yillarda ve ben Real Madrid'li oldum kendime Fenerbahce'li demeden cok once... Onun icin Viva Real Madrid...
Devamı - Quinta del Buitre

24.04.2009

"You cannot do things like he did when you are wearing a Real Madrid shirt"


Real Madrid kaptanı Casillas dün bir takım açıklamalarda bulunmuş kendisine sorulan Pepe soruları üzerine:

"You cannot do things like he did when you are wearing a Real Madrid shirt"

"We could play better or worse, but Madrid will always have something great; the badge. That always provokes pride in every Madrid fan"


Açıkçası meşhur sözde büyüklerin maçından sonra ölesiye sevdiğim Fenerbahçe'nin yönetiminden veya oyuncularından benzer bir tepki beklerdim bazı "arkadaşları" için. Yıllardır bazı kulüplerin yaptıklarını yapmadığı için daha da fazla bağlandık Fenerbahçe'ye ama hayal kırıklığı devam ediyor...
Devamı - "You cannot do things like he did when you are wearing a Real Madrid shirt"

7.04.2009

Guti'nin Gelecegi Mechul


Tarafli tarafsiz herkesin sevdigi bir oyuncudur Guti. Ama hic bir zaman takimdaki kendinden daha havali yildizlarin golgesinden kurtulup tek basina Real Madrid'i surekleyen birisi olamadi. Ozel hayati ile ilgili ilginc dedikodular da isin cabasi oldu. Su anda Real Madrid'deki gelecegi de oldukca suruncemede gozukuyor. 2011'e kadar sozlesmesi olmasina ragmen teknik direktorle yasadigi sorunlar seneye Guti'nin Real Madrid kadrosunda yer bulamayacagini gosteriyor. Ama biliyorsunuz konu Real Madrid, ve yeni bir baskan geldiginde ne olacagi hic bilinmez. Ne olursa olsun Guti'yi seneye Turkiye Super Liginde gormek fena olmazdi aslinda.
Devamı - Guti'nin Gelecegi Mechul