Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7.05.2010

Futbol Blogları Amsterdam'da Toplanıyor


Flying Dutchman'ın organize ettiği "FD Avrupa Organizasyonu" kapsamında bu cumartesi akşamı Amsterdam'da buluşuyoruz. Sanırım şu an altı blogger geliyor ve FD ilgili yazısında katılmak isteyen olursa rezervasyonda boşluk olduğunu söylüyor. Heyecanlı ve güzel bir gün olacak...
Devamı - Futbol Blogları Amsterdam'da Toplanıyor

27.04.2010

Takip Edilesi Bloglar 3 - Beykoz1908 & Semtimizsevdamız

İstanbul Anadolu yakasını Türkiye Süper Ligi'nde Fenerbahçe ile temsil etme başarısı göstermiş tek futbol takımı...

3 büyüklerden hemen sonra, 1908 yılında İstanbul’da kurulmuş 3 kulüpten biri...

Taraftarsız, siyasi rant kaygılı belediye kulüp(!)lerinin fink attığı Türkiye Süper Lig’inde aynı dönemde kurulduğu 3 büyük semt takımının kazandığı başarılara gıpta ile bakarken, bir yandan 2. lig Klasman grubundan düşme korkusu gerçeğe dönüşmüş olan; 14 oyuncusu kulüple ilişkisini kesmesine, tamamen amatör oyuncularla sahaya çıkmalarına rağmen takımını desteklemeyi kesmeyen, ancak yönetimle yıldızları barışmayan, iç saha deplasman demeden takımının maçlarına koşturan az ama öz bir taraftar grubuna sahip kadirşinas bir semt kulübü...

2008 öncesine kadar TTNet desteği ile Beko Basketbol liginde boy gösteren, ancak basketbol liglerindeki sponsor gerçeğine uygun olarak, 2. lige düşmesiyle ismi Beykozspor olarak kalıp, bir orta sıra takımı haline gelen bir kulüp...

Boğazın Yargıçları

Beykoz 1908 kulübü ile ilgili yakaladığım 2 blog var. Bunlardan ilki:
http://semtimizsevdamiz.blogspot.com/

Kulübün durumunu ve taraftarın şu anki ruh halini en iyi şekilde ‘Semt Aşığı’ adlı yazarın bu yazıdaki paragrafından anlayabilirsiniz:

“Artık yeter 102 yıldır sabrediyoruz, sabretmek istemiyoruz, başarı istiyoruz, modern tesislerimiz olsun istiyoruz, tertemiz adı hiçbir şekilde kirlenmemiş,her mağlubiyetten sonra topçularını şuçlamayan başkan istiyoruz, kümede kalma mücadelesi yapsak bile onuruyla mücadele eden iyi niyetiyle çırpınan topçular istiyoruz, 17 yıl başkanlık yapıp şampiyonluk görmemiş başkan değil ilk yılında şampiyonluk yaşatacak başkan istiyoruz....”

İkincisi ise Beykoz 1908 blogu:
http://beykoz1908-talipercan.blogspot.com/
Talip Ercan, gelinen noktada sorumluların nerede olduğunu, ve bu kişilerin aslında sorumluluktan nasıl kaçtığını şu yazı ile belirtmiş. Bir alıntı yapmak gerekirse:

"Bir gemi düşünün ki hızlı bir şekilde su alıyor. Bütün mürettebat çoktan gemiyi terk etmiş . Ama bir kaptan düşünün ki yaşanan bütün bu olumsuzluklara karşın ısrarla gemiyi terk etmek istemiyor. Bu kaptanın ismini söylemeye gerek yok sanırım. Yalnız geminin VİP konukları bu gemiye hiç binmemişler.Nedenini şahsım olarak kendilerine hiç sormadım. Bu saatten sonra da sormaya hiç niyetim yok. İlçenin önde gelmiş onlarca ismi var. Maalesef hiçbir işadamı bu güne kadar bir maça dahi gelme tenezzülünde bulunmamışlar. Sırası gelmişken söyleyeyim İstanbul’un toprak yüz ölçümünde en büyük ikinci ilçesi olan Beykoz’un Belediye Başkanı bu yıl kaç defa gelip takımını izledi..."

Daha fazla uzatmadan sözü şu aralar pek sakin olması beklenmeyen kulüp ‘sakin’leri, 'Boğazın Yargıçları'na bırakalım...

(Resim: http://beykoz1908-talipercan.blogspot.com/)
Devamı - Takip Edilesi Bloglar 3 - Beykoz1908 & Semtimizsevdamız

23.04.2010

Takip Edilesi Bloglar - Beşiktaş Formaları

Serimizin 2. yazısında bu sefer benim için çok özel bir blog'u tanıtıyorum. Blog'un adından aslında herşey anlaşılıyor: Beşiktaş formalarına gönül vermiş iki yazar, buldukları formaların fotoğraflarını ve hikayelerini bize aktarıyorlar. Bir spor blogundan çok bir koleksiyoncunun günlüğü gibi olan bu blog, özelde Beşiktaş taraftarlarına, genelde de nostalji ve forma konusunda takıntısı olanlara birebir. 

Özellikle 7 numaralı Metin Tekin formasını görünce gözlerim doldu ve o günlere geri döndüm. Sanırım 7 numara benim için hep Metin Tekin olarak kalacak... 

http://besiktasformalari.blogspot.com/
Devamı - Takip Edilesi Bloglar - Beşiktaş Formaları

20.04.2010

Takip Edilesi Bloglar - Kırmızı Siyah Kültür

Okuyucularımız bilmez haliyle ama kısaca bahsetmek lazım, bizim blog'dan Eren aynı zamanda sıkı bir Gençlerbirliği taraftarıdır. Hatta Ankara'da yaşadığı dönemde, Gençler kombinesi alır, vakit buldukça maçlara da giderdi. Benim de Gençler sempatim hem kendisinden hem de Tanıl Bora'dan kaynaklanmaktadır. Geçen günlerde blog araştırması yaparken bu blog'a denk gelince açıkçası çok sevindim. Ne zaman, Anadolu takımlarıdan birinin blog'una denk gelsem okurum, çünkü bilirim ki orada küçük ama samimi bir camianın havası vardır. Belki biraz romantikçe bir tavır ama, Anadolu'daki takımlar büyük olmaya uğraşacaklarına kendileri olsalar zaten hep istedikleri başarı kendiliğinden gelecektir. Neyse lafı fazla uzatmayalım, kırmızı siyah kültür güzel bir blog, özellikle de Gençlerbirliği ile ilgileniyorsanız. 
Devamı - Takip Edilesi Bloglar - Kırmızı Siyah Kültür

15.04.2010

Blog = Bedavacılık (Mı?)

E-posta adresime gelen bir çağrı: "Efes Pilsen Blog Yazarını Arıyor". İyi, güzel, arasınlar bakalım... Meraktan, bu işin içinde neler var diye sitelerine giriyorum, blog yazarının yapacağı işler var orada: festivallerden, maçlara, sahne arkası röportajlardan, ürün tanıtım yazılarına kadar dev bir "iş listesini", allayıp pullayıp fırsat listesi olarak sunuyorlar. Sitenin sağına, soluna; altına üstüne bakıyorum; detaylı bilgiyi tıklıyorum, ama asıl bulmak istediğimi bulamıyorum. Seçilen blog yazarlarına ne kadar maaş/ödül verilecek? Bu sorunun cevabı yok, ama Efes'in yazılar hakkındaki hukuksal haklarını anlatan detaylar bile var... Herhalde, Efes bir ticari marka için reklam, pardon blog yazarlığı yapmanın kendisinin bile, paradan öte bir ödül olacağını düşünmüş ki, seçilen yazarın yapması gereken işleri allayıp pullayıp ödül olarak sunuyor. 

Anlaşılan blog işini bizim kapitalisler yine bildikleri dilden anlamışlar, boşu boşuna sevinmişiz, reklam sektörü ve firmalar blogları keşfetti diye...
Devamı - Blog = Bedavacılık (Mı?)

27.12.2009

Nette Bir Başka Fenomen: Vassell's World


Malumunuz, geçen aylarda Colin Kazım'ın Tweetter sayfası bayağı bir sükse bir yapmıştı. Özellikle Beşiktaş maçı öncesi yaptığı açıklamalarla pek çok kişinin de hedefi olmuştu. Kazım'ın formu düştükçe açıkçası tweetinin de eski tadı kalmadı. Şimdilerde ise yeni net fenomenimiz Darius Vassell'in blogu.

Vassell.net sitesinin blog bölümünde, Ankaragücü ile geçirdiği zamanlardan ilginç tespitlerini yazana Vassell, blogunu yorumlara açık tutuyor ve çoğu zaman da yorumlara karşılık yazıyor. Bir edebiyat üstadı olmasa bile, samimi tarzı ile çok cezbedici bir blog olduğunu söylemeliyim. Blog'dan gözüme çarpan bir kaç önemli post ise şunlar:


ISTANBUL

"Was the last time i played here (istanbul) for England against Turkey???
Reminds me of Alpay, i hear that he is coach at a Turkish 2nd division team.
Must ask some more questions about Alpay, a very charismatic teammate when we were at Aston Villa...."

"En son ne zaman burada oynamıştım, sanırım Turkiye'ye karşı oynarken... Milli takım derken aklıma Alpay geldi, duyduğuma göre ikinci ligde bir takımı çalıştırıyormuş. Aston Villa günlerinden karizmatik takım arkadaşım hakkında daha çok şey öğrenmeliyim."

BAYRAM

"Ok today is a special day Bayram.... Apparantly if someone younger than me kisses my hand then i must give them money and candy???? Could be an interesting day because im the oldest in the team!! still only 29 of course!"

"Anlaşılan bugün bayram ve özel bir gün... Eğer bugün benden genç biri elimi öperse ona şeker ve para mı vermek zorundayım? Bugün gerçekten de ilginç bir gün olacak gibi çünkü takımdaki en yaşlı oyuncu benim! Tabii sadece 29 yaşındayım!!"

KURBAN

"Couple of thoughts today, this whole sacrificing goat situation?? What is this ? :(

I watched a goat get sacrificed at training camp a few months back and it was at this moment i realised i am an animal lover..."

"Bugün birkaç konuya değinmek istiyorum, öncelikle tüm şu keçi kurban etme olayı, nedir bu allah aşkına?

Birkaç ay önce kamptayken, bir keçinin kurban niyetine kesilmesine tanık oldum ve o an farkettim ki ben bir hayvanseverim..."

Blog çok samimi ve çok özgün. Bu sayede, Türkiye'ye gelen yabancı bir oyuncunun, buradaki yaşam, kültür ve futbol hakkındaki fikirlerine de tanık oluyoruz. Bence, Vassell'in sitesinden bizim yönetici ve menejerlerin de futbolcu psikolojisi hakkında öğrenecek çok şeyi var.

Bu da blogunun adresi:

http://www.vassell.net/Darius/Blog/Blog.html

Devamı - Nette Bir Başka Fenomen: Vassell's World

6.10.2009

Futbol Blogları'ında İrtifa Kaybı

Hıncal Uluç yazısı belki de son damla idi... Fakat artık sabrın sonuna geldim. Kendi yazdığım blog dahil olmak üzere, bugün blog listemde bulunan bütün bloglar sektirmeden Uluç'a yüklenmiş. (ArsenalTurkiye hariç, Uluç şimdilik onların kapsama alanına girmiyor.) Bloglar artık iyice taraftar forumlarına dönmeye başladı. Futboldan çok, futbolu tartışanların tartışıldığı bir ortama dönmüş durumda bloglar alemi. Sanki, insanlar keyif aldıkları konulardan bahsetmek yerine keyifsizliklerini ve kızgınlıklarını kaleme dökmeyi tercih ediyorlar. Futbol bloglarının bir medya olarak geçerlilik kazanması, zaten şu an eleştirdiği ortodoks spor medyasına alternatif olmasından kaynaklanıyordu. Kimse bloglardan kapsamlı ya da iğneleyici medya-yazar eleştirisi beklemiyor ki, güzel yazılar, ilginç bilgiler ve zekice araya sıkıştırılmış kişisel notlar bu blogları değerli yapıyor benim ve pek çok takipçinin gözünde.

Bir ufak not da, Galatasaraylı dostlarımıza; arkadaşlar üzgünüm ama Franck Rijkaard dünyanın en iyi hocası değil ve size oynattığı futbol "total futbol" değil. Bunu kabul ettikten sonra, Fenerbahçe'nin 8de-8 yapması o kadar da rahatsız etmiyor, inanmayan denesin bedavaya...
Devamı - Futbol Blogları'ında İrtifa Kaybı

21.08.2009

Yeni Yazarlar Arıyoruz

"Yazmasaydım Delirecektim..."

Sevgili okuyucularımız,
Blogumuzun kurucularından Garrincha ile yaptığımız bir görüşme sonrasında, yazar kadromuzu genişletmeye karar verdik. Fakat bu sefer, daha önce yaptığımız gibi, tanıdıklarımızdan yazar olmalarını rica etmek yerine, blog üzerinden duyuru yaparak, yeni yazar dostlarla tanışma fırsatı yaratalım dedik. Eğer, futbol başta olmak üzere sporun herhangi bir dalı ile ilgili yazmak istiyorsanız, lütfen bize civilikrampon@gmail.com adresinden ulaşınız. E-mail'de yazmak istediğiniz konular, ne kadar sıklıkla yazmak istediğiniz ve varsa yazdığınız blog(ların) adresini de mailinize eklerseniz seviniriz.

Hepinize bol sporlu günler,

ÇK Ekibi Adına
Volkan


Devamı - Yeni Yazarlar Arıyoruz

3.08.2009

BJK Blogları ve Yazarları Nerede?

Bir süredir gözlemliyorum da blogun Türkiye ile ilgili yazılarının ağırlık merkezi Fenerbahçe ve Galatasaray'a kaymış, blogun Beşiktaşlı yazarlarından biri olarak artık takımımım ile ilgili daha çok yazı yazmaya karar verdim. Bu arada bir süredir de BJK hakkında yazı yazan blogları araştırıyorum da sonuçlar çok da tatminkar değil, izleyicilerimizden de ricam şu, bildikleri, kendi yazdıkları, önerdikleri bloglar varsa onları da takip listemize almak istiyoruz.


Takip ettiğimiz blogları, yazdıkları konulara göre ayırıp listeleyeceğiz, ya da en azından Beşiktaş bloglarına böyle bir kıyak çekeceğim, Garrincha, Mu ve Jupi de kendi takımlarının bloglarını o şekilde tasnif edebilir tabii.

Hadi Beşiktaşlı yazarlar ve yorumcular gösterin kendinizi, sezon başlamadan blog dünyasında ağırlımızı hissettirelim!


Devamı - BJK Blogları ve Yazarları Nerede?

29.07.2009

Bloglarında Türkçe Karakter Sorunu Yaşayanlar!!

Yurtdışından İngilizce klavye ile yazan sevgili blogcular!! Bu siteye bir bakın pişman olmayacaksınız...


Devamı - Bloglarında Türkçe Karakter Sorunu Yaşayanlar!!

24.07.2009

RSS'den Blogumuzun Takibinden Şikayeti Olanlar?

SEVGİLİ OKUYUCULAR:

RSS'den takip edenler bir süredir yazılarımızın hepsinin RSS'lerde yayınlanmadığından yakınıyorlardı. Bizi RSS ve Blog Reader'lar üzerinden takip edenlerin kaç kişi olduğunu bilmiyorum fakat, bu konuda şikayetiniz varsa lütfen buraya yorumlarınızı yazın. Takipçilerimizin blog'a girmek yerine reader'dan bizi takip etmelerine de saygı duyarım, gelecek 5-10 tane fazladan ziyaretçi için bizi okuyanları üzmeye değmez.

Futbol Sizinle Olsun,
ÇK Ekibinden Volkan



Devamı - RSS'den Blogumuzun Takibinden Şikayeti Olanlar?

14.06.2009

Yazı Hırsızlarına Karşı Bloglar Birleşin!

"Poltrona 36" yazısının kaynak gösterilmeden haber sitelerinde yayınlanması üzerine pek çok blog yazarı haklı olarak tepkisini gösterdi. Tepki yazılarından gördüğüm kadarıyla da, haber sitelerinin bu konudaki sicilleri hiç de parlak değil; pekçok yazı, yaratıcı başlık ve yorum kaynak gösterilmeden haber sitelerinde kullanılmış. Peki bu emek hırsızlığına karşı ne yapılabilir?

Benim konuyla ilgili bir önerim var. Şu an blogları birleştiren 2 önemli ağ var, Blog İdman Yurdu (BİY) ve Futbloglar. Zaten popüler blogların çoğu bu iki blog ağına da üye. Bu ağlar, bloglara ziyaretçilerin artması, yazıların değerlendirilmesi, eğer reklam alınıyorsa, bu gelirlerin adil şekilde paylaştırılması gibi pek çok işlevi barındırıyorlar. Bu işlevlerinin yanına niye "çalıntı içerik ihbar platformunu" da eklemeyelim? Yapılacak şey çok basit: her blog bağlı olduğu ağlara konuyla ilgili ihbarlarını göndersin, ağ editörleri de durumu kontrol edip, uygun görürse ana sayfasında yayınlasın. Ufak bir banner sistemi ile, tıpkı bizim banner değişim programında yaptığımız gibi, her blog uygun gördüğü bir yere koyduğu banner ile de ağdaki ihbar sayfasına linklenebilir. Evet belki spor medyasını bir anda hırsızlıktan vazgeçmez ama, blog okuyucuları ve internetin viral yayılım hızı gözönüne alındığında, koyulacak tepki medyadaki vicdan sahibi kişileri rahatsız edebilir. Medyada pek çok ismin bloglara karşı ciddi bir sempatisi olduğu ortada, eğer o kişilerden insiyatif sahibi olanlara bu tepkimiz ulaşırsa, en azından işini ciddi yapan haber servisleri bu hatalarını düzeltirler. Peki ya diğerleri diyeceksiniz? Ee, diğerleri de bizim ve takipçilerimiz için "diğerleri" olarak kalmaya devam edeceklerdir, sitelerini protesto ederiz olur biter.

Konuyla ilgili düşünen ve duyarlı davranan bütün blog yazarlarının, okuyucuların fikirlerini yorumlar bölümüne bekliyorum. Daha uzun ve detaylı bir şeyler yazmak istiyorsanız civilikrampon@gmail.com adresine mail de atabilirsiniz.




Devamı - Yazı Hırsızlarına Karşı Bloglar Birleşin!

4.05.2009

Medyadan Mecraya: Spor Bloglarının Geleceği -1

Blogların sosyal etkisini en çok da matbaanın bulunmasına benzetebiliriz. Matbaa sonrasında, kitaplara erişim arttı, kitap yazan, basan ve okuyanlarda inanılmaz bir artış sağlandı, matbaadan önce de bu "kutsal üçlü" vardı, fakat matbaa kolay bir arayüz yaratarak süreci kolaylaştırıp işin aslına, yani yazmaya, daha çok odaklanılmasını sağladı.Matbaa sonrası olanlar malum, reform, aydınlanma çağı ve uzun vadede bugün Batı Uygarlığı'nın temelini oluşturan hemen hemen herşey. Bloglar da internet yazarlığının patlamasını sağladı benzer bir şekilde, tabii ki blogların devreye girmesinden önce de kurumsallaşmış bir web tasarım ve yazarlık işi vardı fakat bu bir şekilde bu teknolojiye hakim insanların yaptığı, bir çeşit ayrıcalıklı bir işti. Blog ile internet, içinde entellektüel üretim yapılabilen bir sosyal alana dönüştü. Bireyin medya karşısında kırılan pasifliğinde blog yayıncılığı pivot noktadır. Artık bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Matbaa bu topraklara ne kadar geç ve zor bir süreçle geldiyse, weblog ise o kadar kolay ve sancısız bir süreçle geldi. Tahmin edileceği gibi bunun birinci sebebi, internetin başta kendi teknolojileri olmak üzere her türlü bilgiyi kolay erişilir ve kolay paylaşılabilir kılmasıdır. Pek bilinmeyen ikinci sebebi ise, Türkçe içerikli internet medyasının alamet-i farikası olan sözlük siteleridir. Ekşisözlük ile başlayan bu süreçte, ki kendisinin kurulumu ilk weblog'un kurulmasından sadece 2 yıl sonrasıdır, blog kültüründen haberdar dahi olmayan bireyler, sözlük yazarlığı ile tanım, olay ve durumlara karşı öznel duruşlarını test etme imkanı bulmuşlardır. Hatta bu sözlük yazarlarından bazıları, tavırları ve yazarlık becerileri ile binlercesinin arasından sıyrılıp, kendi altkültürlerinin yıldızları haline gelmiştir. Başarılı-başarısız, ünlü ya da sıradan, sözlük yazarlığı sayesinde insanlar internete "entry" girme alışkanlığını kazanmış, hatta olay öyle bir boyuta varmıştır ki, futbol maçları gibi saatler süren aktivitelerin neredeyse dakika başı entryler ile raporlanması gerçekleşmiştir.

Bu yumuşak süreçte, Türkiye'deki kayda değer blog yazarlarının hemen hepsinin sözlük yazarı ya da sıkı bir sözlük okuyucusu (burada sözlük, artık sayısı 100e yaklaşan ekşisözlük türevleri siteleri de kapsayan geniş anlamda kullanılmıştır.) olması tesadüf değildir. Düzenli olarak sözlüğe "entry" girme alışkanlığı blog'a "post" atma alışkanlığına, günü gününe sözlükleri takip etme alışkanlığı da favori bloglar arası bloglamacaya dönüşmüştür. Spor ve Türkiye özelinde futbol bloglarının da yazar ve okuyucu kadrolarının benzer bir dönüşümden geçmesi o yüzden tesadüf değildir.

"Ekşisözlük ile başlayan bu süreçte, ki kendisinin kurulumu ilk weblog'un kurulmasından sadece 2 yıl sonrasıdır, blog kültüründen haberdar dahi olmayan bireyler, sözlük yazarlığı ile tanım, olay ve durumlara karşı öznel duruşlarını test etme imkanı bulmuşlardır. "

Sözlük ne kadar önemli bir etkense de, ilk kuşak blog yazarları diyebileceğimiz şu an yaşları 27-37 arasında değişen grubun bazı ortak paydaları da bu blogların içeriklerini belirlemiştir. Bizim kuşağın yaşadığı en önemli medya olayı, özel televizyonların ortaya çıkışıdır; bu sayede dünyanın neredeyse bütün liglerinin TV'den takip edilebilir hale gelmiştir. İşte tam da bu yüzden bahsi geçen kuşağın öncüllerinden farkı, futbol ve diğer ilgilendikleri sporlarla ilgili görgülerinin Türkiye ölçeğinde sıkışıp kalmamasıdır. Futbol bloglarında yazanların hemen hepsi ekseriyetle Avrupa Futbolu'nun yakından takip ederler, hatta Brezilya ve Arjantin liglerini de düzenli izleyenleri vardır. Televizyon devriminin yanısıra, ayrıca hep arkada kalan bir gerçek de, Championship Manager (CM) Serisi ile zirveye çıkan futbol menejerlik simülasyonlarıdır. CM oyuncusu olmak, dünyanın en saçma sapan liglerinde bile genç yetenek bulmak için sabahlamak, oynanan ligin (İtalya, İspanya ya da başkası) kalburüstü oyuncularını ezbere bilmek ve en önemlisi gelecek vaadeden oyuncularla daha TV ekranında görmeden tanışmak demektir. CM'nin gerçek hayatta star olmuş oyuncuları, daha 15-16 yaşlarındayken, gelişmiş izleme ağı sayesinde bulduğu doğrudur, fanatik cm oyuncuları da ekran karşısında harcadıkları saaatlerin sonunda, çoğu sanal da sayılsa, belli bir taktik birikime ve dünya futbolu hakkında genel bir kanıya sahip olur. Canım oyun bu diye geçmeyin, İngiltere başta olmak üzere pekçok ülkenin amatör liglerinde tek antrenörlük tecrübesi CM olan genç adamlar takımların başına geçmektedir.

Bu kuşak için takdir edeceğiniz gibi, konvansiyonel spor medyası çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Eski kuşak spor yorumcuları Dünya'daki sporu onlara göre yeterince takip etmemektedir. Asparagas transfer haberlerine kanmamaktadırlar çünkü bahsi geçen oyuncunun zaten başka bir klübe gittiğini takip ettikleri yabancı internet sitelerinden öğrenmişlerdir. Futbol özelinde, misal bir Premier Lig'de oynanan futbolu gördükten sonra, bizim liglerde oynana oyuna "süper, mükemmel" atıfları yapanları da ciddiye almamaktadırlar. İçinde bizim yazar kadrosunun da bulunduğu pek çok kişi, işte bu tatminsizlik yüzünden, kendi mecralarını yaratma yolunu gitmişlerdir. Sonuçta, medya da kelime anlamı olarak mecra anlamına gelmektedir.

"Blog İdman Yurdu, Futbolblogları gibi bloglararası yapılanmalar, yakında bloglarüstü yapılanmalara dönüşüp, üye blogların tasarım, yazı, içerik kriterlerini belirleyebilir."

Blog Yazarlığının Kökenleri
Ülkemizdeki spor blogu yazarlarının üç ana kökeni var, bunlar:

1 - Profesyonellerin Blogları : Aceto başta olmak üzere, zaten aktif olan ya da zamanında spor medyasında görev almışların, biraz kendini tatminden, biraz da çalıştıkları kurumun genel tavrının dışına çıkma isteğinden dolayı yazdıkları bloglar bu kategoriye girer. Bunların sayıları az, fakat etkileri çok büyüktür. Mesleki avantajları sayesinde, her ne kadar kişisel çalışmalar gibi gözükseler de, çoğu amatör blogcu'nun çok zor ulaşabileceği konulara, fotoğraflara ve bilgilere ulaşıp, bunları blog camiası ile paylaşıyolar. Yazım dilleri genel olarak çok iyi, ayrıca yılların getirdiği tecrübe, yazıların içindeki analiz derinlikleri ile kendini belli etmektedir.

2 - Taraftar Blogları : Belirli bir takımın taraftarlarının, tekil ya da grup olarak kurduğu bu blogların yazı ağırlığı haliyle tuttukları takım ve onların maçları hakkında oluyor. Blog dünyasında izleyici çekmenin en garanti yollarından biri taraftar blogu açmak çünkü yanlı yazılar ile pek çok kişinin olumlu ya da olumsuz tepkisini çekmeniz kolay oluyor. Bu blog yazarlarının çoğu zaten takımlarının taraftar forumlarına da üye, yazdıkları postların o forumlarda linklerini veriyorlar. Aralarından çok iyi bloglar çıksa da, genel olarak bu bloglarda sezilen hep taraftarlığın o hezeyan hali oluyor; coşkulu, gözyaşı döktüren ya da sevinçten bağırtan yazılar, takımın mağlubiyetleri hakkında kızgın yorumlar, uzun lafın kısası taraf olma hali bu blogların başat noktası. Bu bloglara yazı yazılma sıklığı, tuttukları takımın performansı ile doğru orantılı: takım kötü gittiği zaman yazı sayısı azalıyor, hatta uzun süre sessiz kaldıkları bile oluyor, fakat takım başarılı ise, günde birkaç yazının girildiği dönemler de oluyor.

3 - Profesyonel Ruhlu Amatörler : Bu blogların sayısı 1. kategoriden fazla fakat 2. kategoriden az. Genelde futbolla, özelde de Avrupa Futbolu ile yakından ilgilenen bir yazar kadrosu var. İzleyici sayıları inanılmaz rakamlara ulaşmıyor fakat, yazarların hepsi birbirlerinin bloglarından haberdar ve adı konmamış bir blog kardeşliği içinde birbirlerini takip eden sıkı bir kitle halindeler. Bazı bloglar daha kişisel bir içeriğe sahip olup, kendi zevklerine uygun sinema, müzik ve edebiyat yazılarına yer verirken, bazıları nerdeyse profesyonel bir tavırla sporun bir alanı ya da bir ülkenin bir ligini (Fransa Ligi mesela) yakından takip edip içeriğini de sadece bunun üzerine kuruyor. Bu kategorideki bloglar, izlendiklerinin farkındalar, o yüzden de 1. kategorideki profesyonel rakipleri kadar özenli ve dikkatli davranıyorlar yazıları konusunda. Zaten bazıları çoktan blog aleminin "celebrity"leri oldular bile. (Bkz. Borges'in Top 10 Blog yazısı)

Görüldüğü gibi, bir tarafta konvansiyonel anlamda spor medyası içinden gelenler, diğer tarafta da bu medyayı yıllarca takip edenler var. Bunların buluştuğu ortak nokta blog medyası, daha doğrusu blog mecrası oluyor. Bu ara bölge, şu an için çok tanımsız ve başıboş gözüküyor, fakat son zamanlarda yaşanan gelişmeler gösteriyor ki, çok yakın bir gelecekte, 2010 yılı içinde belki de, bloglar arası adı konulmamış bir standartlaşma yaşanacak. Blog İdman Yurdu, Futbolblogları gibi bloglararası yapılanmalar, yakında bloglarüstü yapılanmalara dönüşüp, üye blogların tasarım, yazı, içerik kriterlerini belirleyebilir. Sonuçta izlenilme ve beğenilme kritik etkenler olarak blogçunun aklında kaldıkça, yazıların da belirli standartlara sokulması kaçınılmaz oluyor. Özel televizyonların ilk çıktığı dönemleri hatırlayın: çoğunun belirli bir yayın politikası yoktu ve buldukları boşluklara sızar halleri vardı, ne zaman ki, varlıklarını kanıtlama dönemi sona erdi, TV kanalları sanki toptan anlaşmış gibi benzer içeriklere kavuştular; tematik olanları, genel yayın yapanlardan ayırdılar, aynı saatlerde benzer programları yayınlar oldular. Yanisi, ne zaman standartlaşma geldi, o zaman deneysellik öldü...

Tabii blogların maddi getirileri, televizyonlar ile kıyaslanamaz, bu yüzden de maddi parametrelerin dayatması bloglar için o kadar acımasız olmayacaktır, fakat blog yazarlarının popülerleşme isteği, beğenilme dürtüsü, yani "manevi parametreleri", blog mecrasının popülerliğinin artması ile vasatlaşmasını da beraberinde getirecektir. Alt kültür grupları bunun dışında kalacaktır büyük ihtimalle, fakat yakın gelecekte çıkacak çoğu blog izlenmek için daha önce denenmiş metodları takip edecektir. Bugün bile pek çok futbol blog'unun bırakın içeriği, şablon olarak bile aceto'yu taklit etmesi bunun güzel bir örneğidir.

Peki spor blogları, spor medyasını etkileyebilir, onların değişimine önayak olabilir mi? Buna da yazının ikinci bölümünde değineceğim.
Devamı - Medyadan Mecraya: Spor Bloglarının Geleceği -1

27.04.2009

hola

Bloga merhaba derken son birkac senedir bu kadar heyecanli bir futbol ayi yasamamistim demek istiyorum. Bu kadar cok onemli mac bu kadar mi biraraya gelebilir?



Barcelona'nin ve Madrid'in takvimleri Sampiyonlar ligi yarifinalleri ve Turk ligindeki heyecanla da birlesince ortaya 2 gunde bir onemli ve cekismeli bir mac cikiyor. Herkese cumlemize afiyet seker olsun bence...

Hosbulduk,
-Kaiowas
Devamı - hola

25.04.2009

Civili Krampon'da Transfer Bitmez

Sevgili arkadasimiz REM de bundan sonra engin futbol bilgisi ve derin analiz yetenegiyle aramizda olacak. Hosgeldin REM!!!
Devamı - Civili Krampon'da Transfer Bitmez

24.04.2009

Transfer Sezonunu Erken Başlattık.

Aramıza Önal'dan sonra Mu da katıldı... Brüksel şubemiz de böylece açılmış oldu.

Transfer sezonunu erken başlattık, darısı bizim takımların başına...

Hoşgeldin Mu...
Devamı - Transfer Sezonunu Erken Başlattık.

Krampon Giyenler Çoğalıyor...

Civili Krampon olarak futbolun Mekke'sine şube açtık. Brezilya futbolu hakkında Onal arkadaşımız haftalık yazıları ile bizimle birlikte olacak.

Böylece çivili kramponumuz, Avrupa ve Kuzey Amerika'dan sonra Latin Amerika'nın da çimlerine basacak.

Hoşgeldin Onal...
Devamı - Krampon Giyenler Çoğalıyor...

9.04.2009

Teşekkürler

Sitemize uğrayanların sayısı bugün itibarı ile 10binin üzerine çıktı. 10bininci şanslı kişi kim diye kontrol ederken hoş bir sürpriz ile karşılaştım: bir süredir işleri sebebiyle Belçika'da yaşayan kadim dostumuz Eren blogumuza 10bininci tek tıklayan okuyucumuz olmuş. Blog'a başladığımız günden beri bizi takip eden Eren, iyi bir bir galatasaraylı olmasının yanı sıra, türkiyenin en eski ve en iyi CM-FM oyuncularından biridir. (Bir CManyak da tabii ki, yazarımız, kurucumuz ve abimiz Garrincha'dır.)

Teşekkürler Erene, teşekkürler bütün ziyaretçilerimize.... (alkış tufanı kopar)

Duygusal oldum, birisi bana mendil getirsin...
Devamı - Teşekkürler