Inter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Inter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6.05.2010

Kaptanın İntiharı


Kaptan nasıl bir hırs yaptıyla, yaradana sığınmış basmış tekmeyi Balotelli'ye! Karşı takımın günah keçisine saldırdığı için olaylar çok da büyümemiş ama aynısını misal Zanetti'ye yapsa herhalde sahada kan gövdeyi götürürdü.


Totti bu hareketi niye yaptı, açıkçası maçın hepsini izlemediğim için bir fikrim yok. Yalnız, İtalya'da kendi şehri Roma'da bile üstün zekasından parıltılar(!) gösteren Totti fıkraları pek meşhur. Kaptan iyi futbolcu, yetenekli ve karizmatik fakat sanırım göründüğü kadar zeki değil. Zaten bu Totti'nin yediği ne ilk ne de son halt.


Roma'nın ve Totti'nin kazanacakları bir şampiyonluk bu gece Balotelli'nin baldırlarında sona erdi. Kaptan gayet Roma tarzına uygun şekilde, kendi gladio'sunun üstünde intihar etti.


Devamı - Kaptanın İntiharı

29.04.2010

Muro di Gloria (Non-Epic Inter)

Oyuna 2 uç nokta yaklaşımın savaşı oldu; Hollanda imzalı ‘pas futbolu’, ve tabir-i caizse Italyan ‘watchball’u. Pilot kamera tüm ilk yarı boyunca 30 derece sağa, ikinci yarı boyunca 30 derece sola dönük bir şekilde pas tuttu. Futbol tarihinde bir takımın rakibini üst düzey bir mücadelede topa sahip olma konusunda bu kadar ezdiği bir maç pek az görülmüştür. 10 kişi kalınmasına rağmen maçı almasını, az once Inter’li bir arkadaşımın elime tutuşturduğu La Gazetta della Sport, 3. sayfasında ‘Epik Inter’ olarak ifade etmiş. Inter, değil 10;14-15 kişi oynasa bile maçın Barca’nın üçüncü, Inter’in 1. bölgesine sıkışarak geçeceği zaten bekleniyordu. O yüzden ‘epik’ ten çok, Plevne savunması kıvamında bir futbol vasıtası ile, manşetteki ‘Muro di Gloria’ (Zafer Duvarı) tamlamasını hakeden bir mücadele sergilediler. Yüzde yüz defansif mantalitenin, yüzde yüz hücuma kafa tuttuğu bir maç oldu. Interliler’in Barca’yı tuttuğunu iddia ettiği hakem son dakikada, ele çarpma pozisyonuna devam dese dün gece Milano sokaklarındaki klakson sesleri, yerini sessizliğe bırakacak, Barselona -kendi futbol zevkime gore- hakettiği yeri, finali bulacaktı. Bunun üzerine birçok skor yazarı, son dakikada yazdıklarını çöpe atacak, Barca’nın bir sağa bir sola yapılan, ancak dün itibariyle ceza sahasına giremediği için hiçbir anlam içermeyen paslaşmalarına methiyeler düzeceklerdi.


Dün ufak çaplı bir stratejist-sanatçı tartışması yaşamıştık. Mourinho, elinde dünyanın en iyi defansif oyuncularını içeren kadrosuna uygulatabileceği en başarılı strateji ile 2 maça çıktı. İlk maçta rakibin baş döndürücü paslaşmasını 2. bölgede keserken, Camp Nou’da hayata geçirilmesi imkansız olan bu ilk maç taktiğini, daha geride çakılı kalarak, kadrodaki uzun boylu ve yüksek kalitedeki defans oyuncularına ceza sahası içi ve önüne yığılmalarını emrederek 4-5-0 / 5-4-0 arası gidip gelen bir taktik ile uyguladı. Yine Inter’li bir arkadaşımın dediği gibi Barca, standart oyununu oynarken; Inter, kapasitesinin yüzde yüzellisini ortaya koyarak turu geçmeyi başardı. Inter’li taraftarların/teknik kadronun maça yaklaşımını, yaşadıkları haklı Barcelona korkusunu, ve rakibin gücünü kabullenmelerini herhalde en iyi şu 2 resim açıklar:

- Tüm maç çıt çıkarmadan izlenen, ancak Messi’nin ayağından her top alındığında ortalığı naralarla yıkan bir taraftar topluluğu.
- Çok daha zor mali koşullarda, Porto’yu Şampiyonlar Ligi Şampiyonu yaptığında bile yüzünden mutluluk ifadesi okunmayan Mourinho’nun, dün akşamki ‘Uçan Sabri Bey’ tarzındaki maç sonrası şovları

'Sabri' Mourinho

Dünkü mücadelenin Hollanda-İtalya 2000 Avrupa şampiyonası yarı final karşılaşmasını hatırlattığı kişiler olmuştur. 30. dakika civarlarında 10 kişi kalan İtalya, mucizevi şansının ve klasik muhteşem defans anlayışının sayesinde finale çıkan takım olmuştu. Başta bahsettiğim gibi, her ne kadar teknik direktörler ve oyuncular bahsedilen pasaportları taşımasa da, 2 ülkenin yerleşik olarak görüldüğü futbol kültürünün çatışmasında 'catenaccio', 'total''i yine yendi.

Tam istatistikleri bilmiyorum ancak matematiksel bir yaklaşımla bitirelim, topla oynama yüzdeleri üzerinden:

Barcelona - %80 --> 0.8 ≈ 1
Inter - %20 --> 0.2 ≈ 0

Ne diyelim, tarih, antipatik olsa da kazananları yazar...
Devamı - Muro di Gloria (Non-Epic Inter)

Barselona da Eziklik Yapar

Kendini tanrılarını yaratıp tapınanlar için olmasa da benim için çok güzel bir maçtı. Yazının başlığına değinmeden önce kısaca bir maça bakalım: Yarı Final serisinin ilk ayağında 3-1 galip gelmiş ve daha farklı bir skoru kaçırmış Inter Camp Nou'da sizin evinizdeyiz alın topla oynayın dedi Barselonalılara. Barça olayı yanlış anlamış olacak ki kendi kale önü ve orta sahada yaklaşık yüzde seksen bir topla oynama oranı tutturdu ve İnter de neredeyse güle oynaya turu atladı.

Uzun uzadıya yazılacak şeyleri bir çok arkadaş yazıyor zaten, benim için en büyük zevk Eto'o gibi bir adamın yaptığı savunma Milito gibi çoğumuzun burun kıvırabileceği bir adamın verdiği mücadeleyi izlemekti. Takım adeta birbirine bağlı gibi hareket etti sahada. Ha Barselona ne yaptı derseniz ben bir şey göremedim sahada, geçen seneki yarı final ikinci ayak mücadelesi gibi on iki kişi oynamaları dışında.

Gelelim yazının başlığına; maçın bitmesinin üstünden beş dakika geçmeden saha sulama sistemi fıskiyeleri açıldı otuz sekiz yıl sonra gelen finali kutlayan ve hakeden Interlilerin üzerine. Hadi biz de görmeye alışığız bu tip eziklikleri yok ışıkları söndürmeler, adam kovalamalar ama uzay takımına yakıştı mı bu eziklik. Bir de resmi siteden "çimlerin sulama zamanları çok hassas ve sistem otomatik çalışıyor"diye açıklama yaparlarsa tam bizden olurlar...


Devamı - Barselona da Eziklik Yapar

Barcelona - Inter Maçının Ardından: Galeri & Videolar

Tarihi zaferden bu akşamlık bulduğum fotoğraf ve videolardan oluşan ufak bir galeri hazırladım. Umarım bu sevinç, Barselona'dan sonra Madrid'de de devam eder. 

Sona eklediğim Mourinho sevinci bana bundan 13 yıl önce yine o statta yaşanan bir olayı hatırlattı. Onun da videosunu en sona koydum.

Fotoğraflar: BBC & Reuters









Devamı - Barcelona - Inter Maçının Ardından: Galeri & Videolar

Barcelona 1 - Inter 0 : 2. Şanlı Barselona Direnişi

İç savaştan beri Barselona kenti böyle bir direniş görmedi. 60 yıl önceki direnişten farklı olarak, bu sefer saldıranlar ile savunanların yer değiştirmişti. İç savaşa, Franco yanında giren, uçakları ile kentleri bombalayan İtalyanlar, bu sefer Katalanlara karşı kazandıkları mevzileri korumak zorundaydılar. Franco döneminin mazlumları, şimdinin ekonomik ve sportif süpergücü Katalanlar ise kendileri için ünvanlarını koruma maçına dönen bu mücadeleyi en az 2-0 ile kazanmak zorundaydılar. Bu şartlar altında herkes savunma ağırlıklı bir maç bekliyordu ama kimse 2. bir Barselona Direnişi'ni öngörmemişti. 

Sahada bugün futbol yoktu, onun yerine savaş vardı ve her savaş gibi bu da, sayısal üstünlük ya da teknikle değil, akılla ve psikolojik saldırılarla kazanıldı. Motta'nın oyundan atılması maçın kırılma noktasıydı. Her kırılma noktası aynı zamanda bir lidere kendini kanıtlama fırsatı verilen anlardandır. Mourinho takımı 10 kişi kalınca, gururu bir kenara bıraktı ve ölümüne bir savunmaya girişti. Görüntüde Barcelona'yı oyunun mutlak hakimi gibi gösterip, içten içe yaptığı direnişle morallerini ve inançlarını kırdı. Aslında bu strateji iki yönlü ve uzun vadeli bir plandı, zaten Mourinho'yu da deha yapan özellikleri bunlar. Birincisi, oyuna Barça hakimmiş gibi göstererek rakibinin psikolojik üstünlüğünü kırdı, Barça her an gol atabileceğini düşündü, maçın son 10 dakikasına kadar da bu ruh hali devam etti. İkincisi, Barça'nın bu üstün oyunu ile es kaza 2-0 yenilseler bile, özrü çoktan hazırdı: kendilerinden üstün bir takıma, hem de deplasmanda, 10 kişi ile aslanlar gibi mücadele etmişler ama işte birileri -hakem, UEFA, Katalan lobisi, siz seçin birini- Inter'in ipini maç başlamadan önce çekmişlerdi, zaten Barcelona dünyanın en iyi takımı değil miydi, ona kim 10 kişi 70 dakika dayanabilirdi ki? 



Mourinho'nun bu kazan-kazan stratejisi bugün işe yaradı. Sahadaki en ilginç an, iki takımın da aynı anda liberolu sisteme geçmesiydi. Yalnız ufak bir fark vardı; Inter'de Lucio dörtlü savunmanın arkasına geçerken, Barcelona'da kaleci Viktor Valdes liberoya geçmişti. Bu kadar ciddi baskıya rağmen, Barcelona'nın son dakikalara kadar uzaktan şut bulamaması, Inter'in kademe derinliğini nasıl başarılı yaptığının kanıtıdır. Barcelona golü ya uzak bir şuttan ya da sürpriz bir golcüden bulacaktı, Pique geldi. Pique, Beckanbauer'den beri gelişen topla ileri çıkabilen defans oyuncusu tipinin günümüzdeki bayraktarı. Barcelona'nın en etkili ismi, hatta kanımca Iniesta-Xavi'den bile daha fazla katkısı var takıma. Bu akşam da gemisini kurtaran kaptan olmasına az kalmıştı fakat yetmedi. Kendisi bu arada Manchester United'tan ayrılıp kariyeri daha iyi noktaya gelen çok az oyuncudan biri, bunu da bir kenara not etmekte fayda var. (Bir diğeri de Forlan)


Barselona takımına açıkçası üzülmüyorum. Açık alanda bozkır savaşçılarının hilal taktiği ile ilk defa karşılaşan Haçlı ordusu gibiydiler: ağır ağır İnter'in göbeğine kadar girdiler, bu arda Inter'in forvetleri bile onları arkadan sarmıştı. Guardiola herhalde forvetsiz bir oyun beklemiyordu Mourinho'dan, bu da onun ölümcül hatası oldu. 70 dakika boyunca Barcelonalılar orta saha çizgisi ile Inter ceza sahası arasında hiç bir şey yapamadan top çevirdiler. Bu arada topla oynama oranları %75'lere dayandı. Fakat Pique'de hedefi biraz ıskalamış olan Sir Ferguson istatistiklerde hiç yanılmamıştı: oranlara bakan sahadan tarihi farkla ayrılacak bir Barça beklerdi, fakat mini etek bu, her şeyi gösterip, asıl gözükmesi gerekeni göstermiyor yani Mourinho'nun deha planını...

Hem Barcelona'yı hem de Inter'i çalıştırmış olan Helenio Herrera bu akşamki maçı görse sanırım Inter'i tutardı.  Catenaccio'nun mucidi ve bir anlamda da İtalyan Futbolu'na ana karakterini veren Herrera'nın mirasını bugün Milanolılar taşıyordu. Sahada sadece catenaccio yoktu, çok farklı savunma taktikleri adeta bir satranç oyunu gibi iki hoca tarafından titizlikle uygulanmaya çalışıldı. Mesela, İlker Yasin-Hikmet Karaman ikilisinin ısrarla anlamak istemediği şey Toure'nin Barça adına ön savunma hattını nerdeyse tek başına kurmasıydı. Bu ikili tarafından oyunu yavaşlattığı söylenen Toure'nin bu konuda yapacağı bir şey yoktu aslında. Messi gibi oynadığı her maçta oyunun vitesini elinde tutan bir oyuncu bile peygamber vitesinden çıkamadı. Sahada Mourinho ve Guardiola gibi hocalar varken, kimse darılmasın ama insan TV'nin başında da kendi ülkesinin en bilgili spiker ve yorumcularını görmek istiyor. Star TV, rating'i garanti olan bu maçlar için tek maçlık Fatih Terim ya da Mustafa Denizli gibi hocalarla anlaşamaz mıydı?

Maçın adamı ise fıskiyelerdi... Kullanım zamanlarındaki fark bile iki takım ve iki hoca arasındaki farkı gösteriyordu: Eğer bu maç Milano'da olsaydı, gol yememek için her şeyi yapacak Mourinho fıskiyeleri maç sonunda değil, maç öncesinde açtırır, sahayı iyice ağırlaştırırdı. Fakat, Mourinho'nun hareketini hazmedemeyen  Barçalılar, sahadan Interlileri kovmak için fıskiyeleri açtılar. Mourinho'nun hareketine gelirsek, burada da Kurt Hoca istediğini aldı. Bizim spikerler olaya duygusal açıdan yaklaşmaya çalışsalar da burada iki mesaj vardı: sahadaki tek general benim ve Madrid'e gidişim kalıcı olabilir...

Fotoğraflar: The Guardian / Getty İmages
Devamı - Barcelona 1 - Inter 0 : 2. Şanlı Barselona Direnişi

28.04.2010

Mourinho'dan "Savaş Sanatı"

"Barcelona için Londra, Roma ya da Paris'te bir final oynamak gerçekleşebilen bir hayal olabilir. Ama konu Madrid'te final oynamaya gelince, Barcelonalılar bu konuda saplantılılar. Onlar için Bernabau'da Barcelona ve Katalan bayrakları açmak bir saplantı, bir anti-Madridlilik saplantısı, bunu başarmak için de herşeyi yapacaklardır. O yüzden de özellikle bu akşam hakemin son derece dikkatli olması lazım."
Jose Mourinho, 2010

"Bütün mücadeleler (savaşlar) aldatma üzerine kuruludur"
Sun Tzu, "Savaş Sanatı Bölüm 1"

Bu akşam bir sanatçı ile bir generalin mücadelesine tanık olacağız. Stratejik akıl mı, yoksa estetik akıl mı kazanacak hep beraber göreceğiz. Maçı StarTV'nin yayınlacağı söyleniyor. Umarım son dakika sürprizi olmaz da, yılın maçını rahatça seyredebiliriz. İlk maç için tahminim tutmuştu, umarım ikinci maç için de tahminim tutar da, bence yılın en başarılı takımı olan Inter, hakettiği finale çıkar. 


Devamı - Mourinho'dan "Savaş Sanatı"

20.04.2010

Futbolun Not Defteri - 01 - The Lisbon Lions



25 Mayıs 1967'de Lizbon'da oynanan finalde, Glasgow Celtic rakibi Internazionale'yi 2-1 yenerek Şampiyon Klüpler kupasını kazandı. Celtic bu başarısı ile, Avrupa kupası kazanan ilk İskoç ve ilk Britanya takımı oldu. Dönemin devi ve katenaççio ustası Helenio Herrera'nın yönetiminde yenilmez bir armadaya dönüşen Inter takımı adı üstünde teknik direktöründen oyuncularına kadar kozmopolit bir takımdı. Buna karşılık Jock Stein'ın takımının tamamı aynı mahalleden gelen gençlerden oluşuyordu ve hepsi Celtic Park'ın etrafında büyüyüp, futbolu öğrenmişlerdi. Bu zaferin anısına, kupayı Britanya kıyılarına getiren takıma "Lizbon Aslanları" lakabı verildi ve bugün bile o zamanlar doğmamış olan Celtic taraftarları Lisbon Aslanları'nın tamamını ezbere söyleyebilir. 


Tarihi başarılarına rağmen, Celtic'in taraftar tüm zamanlar 11'ine Lisbon aslanlarının forvetleri yerine daha sonra gelen iki efsane isim, Kenny Dalglish ve Henrik Larsson girmiştir. 

Lizbon bozgunu ise Inter'in en büyük hocası olarak anılan Helenio Herrera'nın kariyerindeki en önemli mağlubiyettir. 


Devamı - Futbolun Not Defteri - 01 - The Lisbon Lions

19.04.2010

Iki Inter arası Çerez


Günün espirisini de böylelikle yapmış olalım, biraz rahatlayalım...
Devamı - Iki Inter arası Çerez

7.04.2009

Mourinho ve Bitmeyen İstekleri Sorunsalı


5 Nisan tarihli Mourinho açıklaması

"5 galibiyete daha ihtiyacımız var."

Ertesi gün bir başka Mourinho açıklaması

"4 yeni transfer lazım."


Inter'in Serie A'da lider olduğunu hatırlatırım. Takımı büyük olasılıkla şampiyon olacak ama Mourinho'nun istekleri bitmeyecek buna eminim.
Devamı - Mourinho ve Bitmeyen İstekleri Sorunsalı